ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞUUR YAZILARI
Okunma Sayısı: 5813
Yazar: Ahmet Ar
YÂR İÇİN OKUMAK, KÂR İÇİN OKUMAK!

Okumak… Rabbimizin ilk buyruğu…

Belâgat diye bir ilim vardır. Prof. Dr. Kaya Bilgegil bu ilmi anlatan çaplı bir eser yazmıştır. Eskiler, belâgatin, eskimeyen bir tarifini yapmışlar. Efradını cami, ağyarını mânî bir tarif: “Sözün fasîh olmak şartıyla muktezâ-yı hâle mutâbakatıdır.” Yani, “Sözün kulağa hoş gelmesi, kolay anlaşılması şartıyla, yerinde, zamanında ve adamına göre söylenmesi.”

Üniversite imtihanları kapıya dayanmış. Biz de “okumak”tan bahsedeceğiz. Sözü zamanına ve adamına denk getirmek çok zor şu anda. Çünkü herkesi imtihan telâşı kuşatmış. Bu hâlet-i rûhiye içindeki insana “okumak”tan bahsetmek, açlıktan kıvranan bir adama yemek tarifi yapmak gibi bir şey. “Bırak bu boş lâfları, sen bize bir parça ekmek ver!” Şimdi size “sınavda heyecan nasıl yenilir, beynimizi nasıl zinde tutarız, sınavdan önce neler yemeli, neler yememeliyiz” gibi mevzulardan bahsetmeli aslında. Belki o zaman “muktezâ-yı hâle mutabık” konuşmuş olurduk. Her neyse…

Biz yine de mümkün olduğunca sözü hâle ve adamına denk düşürmeye çalışarak “okuma”ya gelelim. Artık bu benim değişmez mevzûm oldu. Ben karşınıza çıkmadan, size ne konuşacağım sorulsaydı ekseriyetiniz hemen “Okumak!” derdiniz ve doğru derdiniz. Her insan bu dünyaya bir vazifeyle geliyor. Benim vazifem de okumayı sevdirmek; okumak, okutmak gibi görünüyor. Ben dünyayı terk ettiğimde -ki artık o gün çok uzak olmasa gerek- herhalde dostlarım ve talebelerim, “Okumaya ve okutmaya çalıştı, gitti!” diyeceklerdir. Doğrusu böyle bir vazifeden şikayetçi değilim. Rabbimizin son kitabındaki ilk emrini insanlar arasında sevdirmeye ve yaymaya çalışmaktan şikayetçi olunur mu? Üstelik, mü’mini-kâfiriyle bütün insanların “okuma”nın ehemmiyetinden bahsettiği bir çağda. Herkesin ehemmiyetinden bahsettiği, ama bir türlü hakîkî mânâda içine dalamadığı, fiil hâline getiremediği bir güzel işi sevdirmekten daha güzel ne olabilir? Siz beni böyle hatırlayın, râzıyım.

Aynı mevzûda defalarca konuşuyorsanız, yeni ve farklı şeyler söylemelisiniz. Aynı sözlerle aynı şeyi anlatıp durmak muhatabı da sıkar, hatibi de. Her defasında farklı sözler ve bakış açıları bulmak da pek kolay bir iş değil.

Bugün size iki türlü okumaktan bahsetmek istiyorum; daha doğrusu okuma gâyesinden:

1.Kâr için okumak

2.Yâr için okumak…

Okulda başarılı olmak, SBS’de, üniversite imtihanlarında yüksek puanlar tutturmak, iyi bir iş sahibi olmak, hayatta başarılı bir insan olmak… gibi dünyevî bir gâye için kitap okumak “kâr için okuma” kategorisine girer.

Gerçekten de kitap okumak insanı her bakımdan başarılı yapmaktadır. Eskiden okullarda kitap okutmak işi Türkçe öğretmeninin vazifesi sayılırdı ve diğer branş öğretmenleri asla bu işe bulaşmazlardı. Artık böyle değil. Kendi çocuğumun veli toplantısına gittiğimde matematik, fizik, kimya öğretmenlerinin bile yana yakıla “Çocuklarınıza kitap okutun!” diye feryat ettiklerini saadetle gördüm. Şimdi kitap okumanın, eğitimin temeli olduğunu öğretmenler, millî eğitim yetkilileri, anne-babalar… herkes anlamış durumda. Buna sevinelim mi? Sevinelim. Ama hemen bir şerh de düşelim: Adamın birisi “Beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı!” demiş. Mevzu “okumak” olduğuna göre, manzaraya bakıp şöyle demek hiç de zor değil: “Herkes okumanın ehemmiyetini anladı; ama yanlış anladı!” Niçin bu kadar keskin bir söz sarf ediyorum? Çünkü “okumak” gibi ulvî yönü çok yüksek tutulması gereken bir mübarek fiil, “okul başarısı, test imtihanlarında puan yükseltmek ve hayatta önemli yerlere gelmek” gibi basitin basiti, ulvî mânâlarından soyulmuş gâyelere vasıta yapılmaktadır. Demek gele gele buraya mı gelecektik? İslâm’ı dünyaya yaysın diye yüce ilimler okuttuğunuz insanın para karşılığı televizyonlarda Kur’an okuduğunu, cenaze merasimlerini kaçırmadığını düşünün. Gerçi bu da bir şeydir; ama hedef bu muydu? Bugün insanların “okumak”tan anladığı “kâr için okumak”tır. Cenâb-ı Hak’tan dileyelim, “kâr için okuma”ya başlayanlardan da asıl hedef için okuyanlar çıkarsın.

Hemen belirtelim ki insanların ekseriyeti “kâr”dan anlar. Ulvî gayelere yükselmek her yiğidin harcı değildir. Herkesi ille de yüksek gâyelerle okumaya zorlayamayız. “Kâr için okumak” da belli bir ölçüde faydalı olabilir. Hedefi okulda ve hayatta başarılı olmak olanların okuması “kâr için”dir. O halde okusunlar. Hedeflerine ulaşmak için bu şarttır. Mesela,

-Başarılı bir öğrenci olmak mı istiyorsun? Oku.

-İyi bir üniversite kazanmak mı istiyorsun? Oku.

-İşini iyi bilen, hastalarıyla çok iyi diyalog kurabilen bir doktor mu olmak istiyorsun? Oku.

-İyi bir avukat mı olmak istiyorsun? Oku.

-Büyük bir iktisatçı mı olmak istiyorsun? Oku.

-İyi bir tarihçi mi olmak istiyorsun? Oku.

-İyi bir edebiyatçı mı olmak istiyorsun? Oku.

-İyi bir şâir, hikayeci, romancı mı olmak istiyorsun? Oku.

-Hiçbiri değil, babamın işini devam ettirmek; bir çiftçi, bir esnaf; sanayide iyi ve çevresine etkili bir usta mı olmak istiyorsun? Belki şaşırtıcı, ama yine oku!

Bu gâyelerle kitap okumak acayip bir şey değildir; ama hepsinin dünyevî gâyeler olduğu ve bu gâyelerle okumanın “kâr için okuma” olduğu da bellidir.

Gelelim asıl ve olması gereken okuma gâyesine…

Dâvâsı İslâm olan, İslâm’ı yaşamayı, yaşatmayı ve yaymayı bu dünyaya geliş sebebi olarak gören birisinin “okuma” gâyesi elbette yukarıdakinden farklı olacaktır. Dâvâ sahipleri bir “kâr” elde etmek için değil, dâvâsını bir adım daha ileri götürmek için okuyacaktır. Yani “Yâr için” okuyacak! Yâr, kimdir? Allah’tır, Resûlullah’tır; Allah ve Resûlünün izine basa basa giden büyükler silsilesidir. İşte onların gösterdiği ve temsil ettiği dâvâyı yaşamak, yaşatmak ve yaymak maksadıyla okumak, “Yâr için okumak”tır. Ve bu, asıl okumaktır. Bu gâyeyle yapılan okuma ibadettir, başka değil. Kardeşlerimize ve husûsiyle talebelerimize telkin etmemiz gereken okuma gayesi “Yâr için okuma” olmalıdır. Bunu başarabilirsek geleceğimiz parlak demektir. Aksi hâlde…

“Yâr için okuma” devâsa bir cehddir. İnsanın içinde dâvâ volkanları kaynamıyorsa bu yükün altına giremeyecek, girmeye kalkışsa bile altından kalkamayacaktır. Yine de girmesi bile bir kahramanlıktır. Bu gâye ile okumaya girişen adam ne yapacaktır? Sezai Karakoç’u dinleyelim:

“Evet, müslüman aydının birinci ödevi, kendini, kendimizi bilmek.

İkinci ödev, doğuyu bilmek. Üçüncü ödev, batıyı bilmek. İslâm içi ve İslâm dışı doğunun bugün çektiği azabı tadmak. Yenilgilerin kaynağını aydınlatmak. Açık duran çıkış kapılarını aramak ve göstermek. Batı düşünce ve edebiyatını, güçlü ve zayıf noktalarına varıncaya kadar bilmek. Batıdan gelen şiddetli rüzgârın, çeliğin, uranyumun gücünü dengeleyecek madde ve ruh gücüne ermek için doğuyu, batıyı ufkî (yatay) ve şâkûlî (dikey) kültür katlarını açmak…

İslâm dini bir aydınlar dinidir. Onun için bilmek, müslümanın birinci ödevi. Bilmekten korkmamak. Tembelliğin telkin edeceği her türlü cehâlet saplantısından kurtulmak. “Oku!” diye başlayan Kur’an’dan başlayarak bütün İslâm klâsiklerini ve kaynaklarını okumak… Karanlığa gömülmüş olanları ışığa, gün yüzüne çıkarmak… Yarım kalmış düşünceleri geliştirmek… Daha derine gitmeye çalışmak; ne kadar kıvrım varsa açmak… Tohum hâlinde olan düşünce ve bilgileri ekmek… Tohumu ağaca doğru götürmek… İmâm-ı Rabbânîler, Muhyiddin-i Ârâbîler, Celâleddin-i Rûmîler, İmâm-ı Gazâlîlerle kitap sayfalarında olsun, akşamlamak, sabahlamak…

Sonra kitap sayfalarından gelen ve rûhun bilme susuzluğunu, her türlü derdini gideren bu âb-ı hayat bâd-ı sabâsını rûha geçirmek… Alında namazlardan bir aydınlık… Yüzde, oruçlardan bir ışık… Gönülde merhametten bir yumuşaklık… Davranışlarda bir ölçülülük ve kararlılık, bir denge… Kur’an ahlâkıyla ahlâklanma çabası…”1

İşte “Yâr için okumak” budur. “Yâr için okumak”, Allah için okumaktır. Mesela,

-Büyük bir dâvân olduğuna inanıyor ve dâvânı bütün insanlara ulaştırmak mı istiyorsun? Oku!

-Senin de söylenecek bir sözün olduğuna inanıyor ve bu sözünü insanlara, gelecek nesillere iletmek için kitaplar yazmak mı istiyorsun? Oku!

-Sonu cennet olan İslâm dinini, onu nasıl hayata geçireceğini bilmek ve cemâl-i ilâhiyeye kavuşmak mı istiyorsun? Oku!

-Derviş olmak, büyüklerin teveccühüne mazhar olmak mı istiyorsun? Oku!

Sırf dâvâya hizmet maksadıyla;

-Dünyada olup bitenlerin arka planını merak ediyor, öğrenmek mi istiyorsun?

-İnsanlık tarihi boyunca hangi medeniyetlerde hangi büyük insanlar hangi büyük fikir ve ideolojileri üretmiştir, öğrenmek mi istiyorsun?

-Başka değil, bilgilenmek, kazandığım bilgilerle kendi içimi aydınlatmak; içimdeki aydınlığı başkalarına da ulaştırmak, onları da aydınlatmak istiyorum mu diyorsun?

-İyi bir öğretmen, hukukçu, tarihçi, edebiyatçı, şâir, hikayeci, roman yazarı, sosyolog, iktisatçı, doktor… mu olmak istiyorsun?

Oku, oku oku!

Dâvâya hizmet için yapılan her okuma “Yâr için okuma” çerçevesindedir.

“Kâr için okuma” gayesi, kendi üzerine kapalıdır; çıkmaz sokak gibi… Oysa “Yâr için okuma”nın içinde “kâr için okuma” da vardır. Yani “Yâr için” okuyan bir insan, bu okumasıyla “kâr için” okuyanın elde edeceklerine de ulaşır. Hem de fazlasıyla…

İki mübarek insandan iki mübarek sözle düşüncelerimizi perçinleyelim:

Okumadan tekâmül etmek isteyene şaşarım. (İmâm-ı Gazâlî Hazretleri)

Okumak teveccühe sebeptir. (İmâm-ı Rabbânî Hazretleri) 

"Eninde sonunda, İslâm aydını yalnız kendi ülkesini kurtarmakla kalmayacak, insanlığa da yol aydınlatacaktır. Damarlarında çağın acısını duyan bir kan dolaşacak, kasları çağın ve insanlığın kurtuluşu için gerilecektir.

Müslüman aydınlar, gerin kaslarınızı bilgiye ve çağın kurtuluşuna!

Fedâkârlığa ayarlanın!"2

1 Sezai Karakoç, Günlük Yazılar II Sütun, Diriliş Yay., 4. Baskı, 1989, İst. "İslâm Aydını Olmak", s. 398

2 Sezai Karakoç, aynı eser


Yazar: Ahmet Ar
31-01-11
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 15
Hacer
Teşekkürler
Tarih : 13-04-11

Vel hasılı kelam, Dünyada yükselmek istiyorsan oku, Ahirette yükselmek istiyorsan oku. Okursak her iki dünyamız da güzelleşir, aksi takdirde karanlığa sürüklenir gideriz. Allah muhafaza eylesin. Amin.

 
TAC01
YÜREĞİNE, KALEMİNE SAĞLIK KIYMETLİ HOCAM!
Tarih : 04-02-11

" İNNEMEL A'MALÜ BİN NİYAT " Yol iki: DOĞRU ve FASİT... Doğruya iki yoldan gidilir: DİREKT ve ENDİREKT Tercih gidenin...

 
salih şahin
teşekkür
Tarih : 02-02-11

kaleminize, yüreğinize, bilgilerinize sağlık... inşallah devamını bekliyoruz

 
İbrahim Hoca
Yar için okumak
Tarih : 02-02-11

Hz.Allah bizleri yâr için okuyanlardan eylesin. Kutlu davanın yılmaz savunucusuna da selam olsun. Vur vur ki uykumuzdan uyanalım.

 
selman kıpık
gelecegin aydıncısı
Tarih : 02-02-11

Hocam öncelikle ellerinize, yüreğinize sağlık. Gerçekten şunu ögrendim: Önemli olan kitap okumak değilmiş; önemli olan okuduğunun ne oldugunu bilerek okumakmış.

 
hüseyin avsallı
Kârlı bir yâr okuması yaptık
Tarih : 01-02-11

Kaalde olanın kaleme intikali de çoook güzel olmuş. Abinin (Fakir-i Pürtaksir) ikazları doğruymuş. Baki selamlar.

 
ABDURRAHMAN YILDIRIM
TEŞEKKÜR
Tarih : 01-02-11

YAZAR AHMET AR'IN "OKUMAK" İLE İLGİLİ YAPMIŞ OLDUĞU TAHLİL BİZİ BİR DEFA DAHA OKUMAK HAKKINDA TEFEKKÜRE SEVK ETTİ. GAYESİ OLAN BİR OKUMAK YOKSA JAPONYANIN VE NORVEÇ'İN OKUMADA BİRİNCİ SIRADA OLDUĞUNU BİLİYORUZ. YAZARA TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİM KALEMİN DAİM OLSUN

 
Emre Küçükyanık
emre
Tarih : 01-02-11

Allah razı olsun. Kaleminize Sağlık....

 
İbrahim TUNCER
Teşekkür
Tarih : 01-02-11

Allah razı olsun aziz dostum. Bu köşede her gün yazacağın yazıları ve kitaplarını hararetle bekliyorum.

 
İhsan Efendioğlu
OKUMAK ÜZERİNE ÖZLÜ VE GÜZEL BİR YAZI
Tarih : 31-01-11

Ahmet Abi kaleminize sağlık. Herkesle paylaşılması gereken, derdi olanların derdine tercüman olan bir yazı. Yazılarınızı zevkle okuyor hasretle devamını bekliyoruz.

 
M.G.
TEŞEKKÜR
Tarih : 31-01-11

Ahmet Abi konferanstaki konuşmanıza bedel olarak her halde bu yazıyı yazmışsınız. Bu yazınızı herkese gönderiyorum. Fikriniz keskin, kaleminiz güçlü olsun (M.G)

 
OSMAN ALİHAN
TEBRİK, TEŞEKKÜR SİTEM VE TALEP
Tarih : 31-01-11

Yazı vardır, tazeliği ve tesiri birkaç günlüktür. Yazı vardır, tazeliği ve tesiri hiç kaybolmadığı gibi okundukça insana yeni ufuklar açar, idrâkini tekâmül ettirir... Muhterem Ahmet Hocam, yazılarınız eskimez, satırlardan sadırlara nakşolunacak kalite ve keyfiyette. Yahya KEMAL Sessiz Gemi şiirini bir rivayete göre 7 yılda tamamlamış. Şayet siz de O'nun gibi ilhamla yazıyorsanız fazla sözüm yok. Yok dağarcığınızdaki hazineleri gün ışığına çıkarıyorsanız o zaman neden daha fazla yazmıyorsunuz diye sormak lazım. Tebrik ve teşekkürlerimizi bildirirken sitemimizi hoşgöreceğinizi umut ediyorum. Selam ve dua ile.

 
veli
okuma böyle olmalı
Tarih : 31-01-11

okuma üzerine okuduğum en güzel yazılardan birisi. döne döne tefekkür ederek okunacak bir yazı. yazarını kutluyoruz. yazılarının devamını bekliyoruz.

 
FAZİLET ÇATAL
Tarih : 31-01-11

"Yâr için" okuyan bir insan, bu okumasıyla "kâr için" okuyanın elde edeceklerine de ulaşır. Hem de fazlasıyla... OKUYALIM ALLAH'IN ADIYLA OKUYALIM.

 
CYŞ
HER OKUYAN BİLEMEZ
Tarih : 31-01-11

Okumak fiilinin böylesine derin bir dikkatle tahlil, tafsil ve tasnif edilebileceğini bu yazıdan öğrendim. Kıymetli muharriri tebrîk ediyorum. Şu tesbitlere lütfen dikkat edelim: “Kâr için okuma” gayesi, kendi üzerine kapalıdır; çıkmaz sokak gibi… Oysa “Yâr için okuma”nın içinde “kâr için okuma” da vardır. Yani “Yâr için” okuyan bir insan, bu okumasıyla “kâr için” okuyanın elde edeceklerine de ulaşır. Hem de fazlasıyla…

 
YÂR İÇİN OKUMAK, KÂR İÇİN OKUMAK!
Online Kişi: 11
Bu Gün: 312 || Bu Ay: 8.125 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.156 || Toplam Tıklanma: 52.154.215