ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER
Okunma Sayısı: 5212
Yazar: Harun ŞAHİN
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER(Hasbi Tefekkür II)

 HASBİ TEFEKKÜR (II)

 b) ''Türkiye’de hasbi tefekkür'' devri kapanıyormuş. Ne büyük, ne sevindirici müjde! ''Zulmü alkışlamayan'' bir çağ başlıyor demek ki. Artık şair, ''bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et"1 diye inlemeyecek. Artık her yıldırımda ''bir gece bir gölge devrilecek''. Ve aydın bütün namussuzlukların karşısına dur diye dikilecek.

Hilmi Ziya Bey'in vefatına üzüldüm. Ama onunla bir şeamet2 dönemi sona eriyorsa ne mutlu memlekete! Şüphe yok ki, bu ölüm hepimize terbiyeli bir dost, kibar bir İstanbul efendisi ve nesli inkıraza3 yüz tutan bir İkinci Meşrutiyet, daha doğrusu mütareke4 devri aydını kaybettirdi. Fakat, zavallı üstat, bir fikir adamı olarak gerçekten yaşıyor muydu? Kaç kişinin şuurunda bir kıvılcım tutuşturabildi? Bir kıvılcım, bir fecir veya bir yangın. Hangi büyük düşüncenin-daha doğrusu hangi düşüncenin-taşıyıcısı veya yaratıcısı olabildi? Temsil ettiği veya kurduğu içtimai bir mektep var mı?

Bir kütüphane adamıydı o, bir fikir donjuanıydı5. Ne bir iddianın, ne inkârın temsilcisi. Çeşitli mabetlerin eşiğinde çile doldurmakla geçti ömrü. Pencereden seyretti içerisini. Hakimane bir teslimiyetti. En zinde mukavemetleri güve gibi kemiren bir teslimiyet. Reculiyetini6 kaybeden tefekkürdü. Ne marksizme7 kur yaparken ciddiydi, ne marksizme reddiye yazdığı zaman. Kütüphane raflarını çökerten eserlerinde, kendisine ait tek kanaat bulamazsınız; bulamazsınız, çünkü o her gün yeni kanaatin taşıyıcısıydı. Her okuduğu kitapta yeni hüvviyet kazanan, seyyal8 bir şahsiyet. 

Sayın Güngör, ''bugün otuz beş yaşının yukarısında olan ve sosyal ilimlere ilgi duyanlar arasında Hilmi Ziya'yı okumayan, ondan faydalanmayan yoktur'' diyor. Acaba? İçtimai ilimler bir tecessüs mihrakı olmaktan çok bir ''ekmek kapısı''. Otuz beş yaşını dolduranlar içinde bu ilimleri merak eden kaç kişi var? Sosyoloji, bir ithal metaı. Tarifi, manası, muhtevası meçhul. Sıkıcı bir yalanlar mecmuası. Belli bir çağın, belli bir medeniyetin müdafaa vasıtası olan bu sahte disiplinin Türk insanıyla münasebeti ne? Yaşayan düşünce, Hilmi Ziya'dan habersiz gelişti. Bir Ziya Gökalp'in9, bir Peyami Safa'nın10, hatta bir Mümtaz Turhan’ın11 şakirtlerinden söz edebiliyoruz. Hilmi Ziya'nın şakirtleri nerede? 

Hilmi Ziya, bir zihniyetin kurbanıdır. Üstadı mahveden, hasbi düşünce mitosudur12, üstadı ve hemen hemen bütün neslini. İçtimai ilimlerde hasbilik olmaz. Hasbilik, düşmana hizmet etmektir, kavgadan kaçıştır, yalanların devamını sağlayıştır. O nesle mabedin bekçisi olmak düşerdi, mabedin yani tarihin. Hangi değerin bekçisi oldu o nesil? Hangi haksızlığa dur diye haykırdı? Zavallı gençliğe, Avrupa'nın köhne ve tatsız yalanlarını tekrarlamak başlıca marifeti oldu. Maziye ihanet etti, istikbali kurmadı. Hilmi Ziya, olayların pek çabuk fosilleştirdiği o zümrenin en tipik temsilcisidir. Yetmiş yıllık hayatında tek kavga yoktur. Hiç bir soyguna katılmadı, doğru. Ama kırk haramilerin bahşişleri ve sadakalarıyla yaşamadığını ileri sürebilir miyiz? 

Hilmi Ziya, ülkemizin yangınlar içinde kıvrandığı bir devirde yaşadı. Mazi tasfiye edilirken, konuşmadı. İstikbal hazırlanırken, konuşmadı. Daha doğrusu, sükûtuyla kurulu düzeni müdafaa etti. Hayattan kitaplara kaçarak mesuliyetten kurtulacağını sandı. Filhakika, onda eksik olan şey kahramanlıktı, kahramanlık ve mesuliyet duygusu. Müstağripliğin itibarda olduğu devirde, felsefenin Ahmed Midhat Efendi'si13 oldu. Sonra müsteşrikliğe14 geçti. Bir Hıristiyan gözüyle gördü İslâmiyeti ve bir Hıristyan gibi anlattı.

Sayın Güngör, ona ''bir başka zaman, bir başka zemin lazımdı'' diyor. Çok doğru. Kumaşı mükemmeldi. Büyük bir tecessüs, yorulma bilmeyen bir çalışma aşkı, oldukça kuvvetli bir hafıza. Bir çağın kurbanı oldu, bir çağın ve kendi zaaflarının. 

Erol Güngör'ün şu hükmüne de katılmayacağım: ''Yeni nesiller sadece bedeni çalışmadan değil, zihni çalışmadan da kaçıyorlar; eğitim yerinde diploma, teori yerine reçete, kitap yerine broşür istiyorlar''. Buradaki yeni nesiller tabirini, ''efradını cami' âğyarını mani''15 bir tabir olarak kabul etmek güçtür. Sayın dostum, yeni nesiller derken bütün Türk gençliğini mi kastediyor, yoksa onun belli parçasını mı? Hükmü bu ifade içerisinde fazla mübalağalı, fazla gayri ilmi buluyorum. Sayın Güngör'e, bir an için hak versek bile içimizden bir takım sualler yükseliyor; bu zavallı nesiller meçhul bir diyardan ülkemize sürülen yabancılar mıdır? Onları kim yetiştirdi? Hilmi Ziya'lar ve şakirtleri değil mi? Henüz hiçbir ciddi imtihandan geçmeyen bu zavallı nesil, neden her türlü tefekkür kabiliyetinden mahrum olsun? Ağabeylerinden devraldıkları miras ne? ''Müdehane-i aliman''16 değil mi? Tanzimat'tan beri çiğnediğimiz hasbi düşünce afyonuna iltifat etmiyorlar artık. Hakları yok mu? Onlara, ecdatlarını hor görmeyi öğrettik, mukaddeslerini yıktık birer birer. Sığınacakları kale kalmadı. Tefekkürlere değil, ukalalığa düşmanlar. Düşünce, heyecandır evvela, bulanıktır, coşkundur, serseridir. Setler çöktü, insiyaklar köpürerek akacak elbette. Evet, yeni nesiller şuursuz, bağnaz, barbar. Ama samimi, ama dürüst, ama fedakâr. Bu haşin, bu serazat tabiat kuvvetini kemale ve fazilete kanatlandırmak, sizin gibi genç ve imanlı terbiyecilerin eseri olacak, aziz Güngör. Ben, dumanları hala tüten o bedbaht yangınları, mesut bir fecrin pırıltıları olarak görmek istiyorum.



] Mehmet Emin Yurdakul’un şiiri. … Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et; Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet, Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;…

2 Şeâmet: Uğursuzluk, kademsizlik, nuhuset.

3 İnkıraz: Batma, dağılma, çöküş, yok olma, son bulma.

4 Mütareke: Ateşkes. Mütareke Dönemi: Tarihi terim olarak Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan (30 Ekim1918) Müdanya Mütarekesi’ne(14 Ekim1922) kadar geçen zaman dilimi için kullanılır.

5 Don Juan:  Kökeni halk efsanelerine dayanan ve çapkınlığı simgeleyen edebiyat kahramanıdır. İspanyol oyun yazarı Tirso de Molina'nın yazdığı sanılan El Burlador de Sevilla(1630; Sevillalı Kadın Avcısı) adlı trajedinin kahramanı olarak edebiyata girmiş evrensel bir karakter haline gelmiştir. Dilimizde cinselliği ön planda tutan, dünyaya cinsi pencereden bakan, çapkın ve doyumsuz kişiler için kullanılan bir terimdir.

6 Reculiyet: Erkeklik, erkek olma.

7 Marksizm: Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşüncedir. Marksizm bir öğreti olarak siyasal, ekonomik ve felsefi bir manalar ihtiva eder. Marksizm, ideolojik alanda esas olarak sınıflar savaşımı teorisini ortaya atan ve bu savaşımın zorunlu sonucu olarak toplumsal eşitlik ve özgürlük dünyası diye kabul ettikleri komünizme varılacağını öngören bir öğreti olarak tanımlanabilir.

8 Seyyal: Akışkan

9 Ziya Gökalp: (1876-1924) Milli Edebiyat dönemi ebebiyatçi ve sosyologu. Aynı zamanda Türkçülük akımının en büyük temsilcilerinden biri.  Sosyolog olarak Yahudi Durkheim’in taklidinden ileri gidemediği için özelikle Nurettin Topçu tarafından ağır  şekilde tenkit edilmiştir.

10 Peyami Safa: (1899-1961). Cumhuriyet sonrası roman, hikaye, inceleme ve deneme yazarı. Psikolojik roman türündeki başarısı, Türkçeye hakimiyeti, kelime haznesinin zenginliği ve usta üslubu ile edebiyatımızın en güçlü yazarlarından biridir.

11 Mümtaz Turhan:  (1908-1969). Cumhuriyet sonrası Türk bilimadamı Sosyal Psikoloji profesörü ve yazar.

12 Mitos: Mit, efsane, esatir. Tarih öncesine ve kahramanlık devirlerine âit destansı ve masalsı hikâye.

13 Ahmet Mithat Efendi:(1844-1912), Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur.

14 Müsteşrik: Oryantalist, doğu bilimci, şarkiyatçı. Doğu kültür ve medeniyeti hakkında araştırmalar yapan batılı bilim adamı.

15 Efradını cami' âğyarını mânî: Gerekli bütün unsurları ihtiva eden, gerekmeyenleri dışarı bırakan, tam, mükemmel.

16 Müdehane-i aliman: Dalkavuk ilim adamları.

Yazar: Harun ŞAHİN
20-09-12
E mail:
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER(Hasbi Tefekkür II)
Online Kişi: 15
Bu Gün: 527 || Bu Ay: 9.750 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.531 || Toplam Tıklanma: 51.945.319