ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2715
Yazar: Mustafa Yürekli
BELÂ, HAKÎKAT VE SADÂKAT

Hakikat, fıtratın, yaratılışın, dinin, her şeyin kaynağıdır.

İnsanlar, hakikatten koptukça bozulurlar ve uzaklaştıkça ona düşman kesilirler.

Hakikat, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye ile ortaya konulmuştur.

İnsan problemi şu: Her nesne, durum ya da olayı hakikate götürüp götürmeme meselesi. İnsan durumları hakikate arz edilir, uygun olan kabul edilir, uygun olmayan reddedilir.. İnsanın temel sorunu, kabul ya da red edişin hakikate uygun yapılıp yapılmadığı..  

Makbul olanı bulmak, bilinçliliğin ve özgürlüğün göstergesidir; onur meselesidir. Hakikate ters yaşamak ise cahiliyedir, rezilliktir.

İnsanlığın sorunlarını, ülke sorunlarını hakikate götürmek Müslümanların üzerine farzdır; kişi durumunu hakikate arz edemiyorsa, ehil birini bulup ondan  durumunun değerini öğrenir. Farz, vacip, sünnet, müstahap, haram, mekruh, müfsit…  Eylemin, durumun, işin Allah katındaki değeri neyse ona göre davranılır. Ehil bir grup insan bunu yapmalıdır ki diğerleri günahtan kurtulsun. Allah bizleri hakikate sadıklardan eylesin, ona uygun yaşamayı lütfetsin.

Hakikate tavakkuf ve sadakat, mevera insanının nişanıdır. Mavera insanı olmak demek, Allah'a kavuşmayı istemek, cennette cemalini görmeyi arzulamak; bela ve imtihanı hakikate sadakatle savuşturup iman-ı kamil ile son nefesi vererek ahirette mahcup olmama kaygısını taşımak demektir..

Bela kimi zaman içerden gelir, kimi zaman da dışardan.. İçerden gelen, istek, hayal, emel, batıl inanç, vesvese.. Dışardan da, tabiat, toplum ve tarihten çıkan problemler olarak karşımıza çıkar.

Bütün bu belaları bertaraf edebilmek için tek başına değil, cemaat halinde kalmalıyız; Kur'an ve sünnet çevresinde toplanarak, imanımızı zaman ve mekan boyutunda tezahür ettirecek tepkiler vermeliyiz..

Başkalarına ihtiyacımız var, çünkü bela çok büyük ve imtihan çok zor; doğruda, iyilikte ve güzellikte dayanışma halinde olmak zorundayız.. Hakikati üstün tutma savaşından kaçmamak için birbirimize muhtacız..

Allah için kardeşler olmak zorundayız: "Sadece sana topluca kulluk ederiz ve yalnızca senden yardım dileriz.." diyoruz. Birinci tekil değil, çoğul şahıs olarak söyleniyor iki eylem de..

Rabbimiz bizleri "İşittik, itaat ettik.. Rabbimiz bizi bağışla.." diyenlerden eylesin..

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Yürekli
24-04-14
E mail: haber7.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BELÂ, HAKÎKAT VE SADÂKAT
Online Kişi: 28
Bu Gün: 575 || Bu Ay: 9.111 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.522 || Toplam Tıklanma: 52.160.419