ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2509
Yazar: Ahmet Selim
İHYÂ (Asıl meselemiz)

İHYÂGeceyi ihya etmek, aslında, o gecenin zenginliğiyle kendimizi ihya etmemiz demektir. Bunun yolu da tefekkürdür, tefekkürlü-şuurlu ibadetlerdir.

Ancak o zaman vakitlerimiz, ömürlerimiz bereketlenir. Gaflete vaktimiz kalmaz, bütün hayırlı işler ve amaçlar için bol bol vakit buluruz.

Şimdiki hayatımız içinde pek sıkça duyduğumuz “vaktim yok!” sözünü, ben “vaktimin bereketi yok” şeklinde değerlendiriyorum. Okumaya, düşünmeye, vefaya, fedakârlığa, yardımlaşmaya, görüşmeye vaktimiz yok. Çünkü vakitlerimiz gaflet ipoteklerinin tasallutu altında. Mutlu olmaya vaktimiz yok; yani, yaşamaya vaktimiz yok!

“İhya” işte burada manasını buluyor. Gecenin ihyası, fıtrata uygun ömrün ihyası demektir.

Fırsatlar gökyüzündeki irili ufaklı yıldızların sayısıncadır, sonsuzdur. Ama başını kaldırıp bakmazsan, onların ışığını gözlerinden beynine ve yüreğine yansıtan tefekkür şuuruyla nurlanmayı bilmezsen, dar mekânların kör edici sahte ışıkları yalnızca karanlığını ve şaşkınlığını artırır.

“Zamanı-ömrümüzü” değerli kılan manalardan uzak kalmışsak, hatta onun mücerret varlığını (o manalardan ayrı olarak) maddîleştirip “her yeni gelen gün (Batı kanalıyla!) en iyisini getirir” sürüklenmeciliğine saparsak, ihsan olunan fırsatlar bize ne yapsın? Bir 24 saat yaşıyorsun ama; günü gün gibi, geceyi gece gibi, ayı ay gibi, yılı yıl gibi yaşamıyorsan, iraden ve şuurun nefsanî zaaflar yüzünden beton kalıpların arasında sıkışıp kalmışsa, hikmet ve sır noktalarının “düzenleyici-yön verici” zenginliğinden nasip alamıyorsan, bu nasıl bir yaşamaktır?

İşte bunları düşünmeli, bunları düşündürmeliyiz.

Hep şikâyet edilir, “düşünce hayatı neden fakirleşti” diye.

Sebep, aslen, gönül ve duygu hayatımızın fakirleşmesidir. Bencil insan, nefsanî ihtirasların kölesi olan insan, çıkarcı insan; “hasbî-muakalavî-spekülatif” denilen türden bir düşünce faaliyeti gösteremez. Bu gibi işlere ayıracak vakti yoktur onun! Onun yapacağı iş sadece güçlenmek için bilgi edinmek ve sadece pratik adımların uygunluğunu hesaplamaktır. Bunun içindir ki; bırakınız kültür-medeniyet dengesini, günümüzde ilim ve teknik arasındaki bağlar bile kopmak üzeredir. (Esasen birinci çarpıklık, ikincisini bir mehil sonrasında zarurîleştirir.)

Haddizatında, meseleler de çözümleri de bellidir. Fakat meseleleri doğuran sebeplerden bazıları “değişmez veri” gibi kabul gördüğü için; insanlar çözümü düşünmeye razı olmuyor. Sırf bu yüzden düşünce ilgilerini reddediyor.

Bugün insanlığın önündeki temel fikrî mesele, aklî olmaktan önce kalbîdir. Kalbin aydınlığı yeterli kıvama ulaşıp “iç iletişim” hatlarına işlerlik kazandırmadıkça; akıl, düşünce üretemez. “İrade-şuur-akıl-inanç” ahengi sağlanmadıkça, nefs, en tepeye kurulur; insan sadece istismar ve sapma teknikleriyle uğraşan bir robot haline dönüşür. Nefsanî esaret mahkûmlarının hürriyet talepleri işte bunun için komiktir.

Bugün insanın iç meselesini çözmeden; zaten belli olan ve kolayca izah edebileceğimiz “iktisadî-siyasî-sosyal” meselelerin çözümünü gerçekleştiremeyiz.

... “İnsanı ihya”dır asıl meselemiz. Bu günler, “ihyâ” şuurunu şümullendirmenin mübarek vesileleridir… İnsanı ihya, insanı İslam ile ihya… Bütünlük hakikatinin tevhidi ışıklarına gönlümüzü zihnimizi açma… Manevi hayatımız gelişmeden fikri hayatımız gelişmez, parçabuçuk çabalamalar karanlık sularda eriyormuş gibi kaybolup gider.
...

Yazının devamı için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
11-07-14
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İHYÂ (Asıl meselemiz)
Online Kişi: 25
Bu Gün: 557 || Bu Ay: 9.161 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.695 || Toplam Tıklanma: 51.938.334