ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 1879
Yazar: Bayram Zilan
TUHAF MAĞDURİYET SIĞINAKLARI

Pensilvanya Kantonu’nun Otonom Polisleriİnsanın girmeye utandığı, tuhaf bir “mağduriyet sığınakları” var bu ülkenin.

Masum insanların gerçek mağduriyetlerinden dolayı sığındıkları mağduriyet sığınaklarından bahsetmiyorum elbette.

Ancak yüzsüz insanların girebileceği sığınaklardır bahse konu olan.

Girmek için sadece “çatlak bir ar damarı” şartının arandığı sığınaklar. Pişkinlik de kayda değer bir kapı aralayıcı tabi.

Hatırlar mısınız? Tam 6 yıl önce, 1 Temmuz 2008’de dönemin Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün gözaltına alınmış, evinde 2,5 Milyon EURO ve 10 Milyon TL’lik altın bulunmuştu. Aygün, ifade vermek için polislerin nezaretinde Emniyet’in basamaklarından bir “kahraman” edasıyla çıkarken muhabirler “Sayın Aygün niçin gözaltına alındınız” diye sormuştu. Aygün, önüne uzatılan mikrofonlara o unutulmaz sözü söylemişti:

“Atatürk’ü sevmekle suçlanıyorum”

O güne kadar AB’nin yolu Diyarbakır’dan henüz geçmemişti ancak Atatürk’ü sevmenin yolunun evde 2,5 milyon EURO para ve 10 Milyon TL’lik altının rezerve edilmesinden geçtiğini öğrenivermiştik.

Ve aslında bir çoğumuz o zamanlar, Aristoteles, Descartes ve Francis Baco gibi mantık felsefesinin atalarının kemiklerini sızlatan “Atatürk’ü sevenler gözaltında, ben gözaltında değilim, o halde ben Atatürk’ü sevmiyor muyum” gibi önermeler yapan ampirik Kemalistlerin nevrotik dönemini görmezden gelmiştik.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’i sığınak yapmak… Ve bu ulviyet üzerinden mağdur olmak… Yaptığı karanlık ve kirli işleri örtmek için “Ulu Önder”i kullanırken insan hicap duyar, utanır.

Ne var ki gün geldi, devlet içerisindeki derin yapılar yerine kendilerini ikame etmek için “Sinan Aygün”leri tutuklayanlar, Sinan Aygün’ün sığındığı “mağduriyet sığınakları”nın bir benzerine attı kendini: “Haram lokma yemedim”

Tamam, anlıyoruz, “haram lokma yemediniz” o yüzden suçlanıyorsunuz, gözaltına alınıyorsunuz. Peki ya 77 milyon Türkiyeli? Onlar neden dışarda?

Eğer haram lokma yemeyenler içeri alınıyorsa, dışardakiler haram yiyenler mi?

Wittgenstein, Frege ve Russell gibi Nobel Ödüllü, çağdaş zaman felsefecilerinin kemiklerini de siz mi sızlatmak istiyorsunuz?

Biraz yüzü kızarmaz mı insanın, Hz. Peygamberi kâh kamyon kasasına, kâh nezarete atılan, ulusal güvenliği tehdit eden polislerin yanına indirmekle?

Biraz utanmaz mı insan? Kâinatın efendisini, pis ve kirli işlere alet etme cüreti gösterirken?

Hem bu ne “pişkinlik”! “helal lokma”dan bahsedip, bütün “haram” işleri yapmak?

Binlerce “şakirt”in 100 soruya 99 doğru cevap verdiği ve hepsinin aynı soruyu yanlış işaretlediği bir sınavı, “Hocaefendi rüyasında cevap anahtarını gördü” pespayeliğine bağlamak bir hak gaspı değil midir? “Haram lokma” değil midir?

Aylarca bu sınavlara hazırlanan fakir-fukaranın hakkına girip, hileyle kazanılan sınavlar neticesinde işe yerleşmek ve bu iş dolaysıyla “ekmek yemek” haram değilse nedir?

Seçilmiş, meşru bir Başbakanı, gayrimeşru, ahlaksız bir yöntemle alaşağı etmeye çalışmanın karşılığı hangi kutsal kitapta “helal” kabul ediliyor?

Milletin özel hayatını ihlal etmek, yatak odasına kadar ifşa etmek, mahremi kayıt altına almak, bu görüntüler üzerinden insanları tehdit etmek, racon kesmek, mafyacılık oynamak.. Bu mudur sizin helal lokmanız baylar?

Suriye’deki mazlumlara insani yardım götüren TIR’ları, ancak Türkiye aleyhtarı ülkelerin veya istihbaratçıların yapacağı bir metotla durdurmak ve yardımı götüren görevlilerin üzerine silah namlusu dayamak mıdır “yemediğiniz o haram lokma”?

Otorite kızar diye, Müslümanları katledenlere karşı tek kınama, beddua, söz söyleyememek ne kadar da helal bir işti oysa öyle değil mi? Bol bonuslu, 2’ye katlanan sevap.

Acaba “haram lokma yemedik” derken, Emniyet’in taltif bütçesini “hak edip edilmemesine bakılmaksızın” sadece kendi mensuplarınıza, yani cemaatçi, otonom polislerinize aktarmayı mı kastettiniz?

“Başbakan Erdoğan’ın evine ve çalışma ofisine böcekler yerleştirmek, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı “terör örgütü üyesi” soruşturmasına dâhil edip onu sahte isimlerle dinlemek, akan kanı, ölümleri ve gözyaşlarını durduran Çözüm Sürecini bozmaya çalışmak ve ulusal güvenliği ilgilendiren “gizli görüşmeleri” kayda alıp dış ülkelere jurnallemek helaldir” gibi fetvaları “efendiniz”den mi aldınız? Bu yüzden mi yaptıklarınızı doğal karşılıyorsunuz?

Binlerce insanı fişlemek, başörtüsüne füruattır demek, yüzlerce öğrenciyi gece yarısı yurtlardan atmak, “Ilımlı İslam” adı altında, çeşitli ülkelerde “kontrollü İslam” misyonunu ifa etmek ve Müslüman mahallesinde salyangoz satmak helal, ama bütün bu kirli işlerinizi tespit ve deşifre etmek, sizi sorgulamak, gözaltına almak haram. Öyle mi?

Eğer polis, emniyetçi, istihbaratçı aşkınız varsa neden bütün polisleri, istihbaratçıları ve emniyetçileri savunmuyorsunuz?

Yoksa kıyametler kopartarak savunduğunuz bu polisler, devlete değil de size mi çalışıyor?

Ya da bu polisler, Pensilvanya Kantonu’nun Otonom Polisleri mi?

İyi bayramlar Yeni Türkiye…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bayram Zilan
29-07-14
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TUHAF MAĞDURİYET SIĞINAKLARI
Online Kişi: 41
Bu Gün: 358 || Bu Ay: 5.332 || Toplam Ziyaretçi: 2.213.740 || Toplam Tıklanma: 52.103.318