ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1715
Yazar: Serdar Demirel
İSLÂM İÇİ BİR SAVAŞLA LÂİKLİĞE ZORLANMAK

İSLÂM İÇİ BİR SAVAŞLA LÂİKLİĞE ZORLANMAKSiyasî, itikadî ve fıkhî meselelerde ihtilafların tarihi, Efendimiz (sas) sonrası Sahabe dönemine kadar gider. Hz. Ali’ye (r.a) nisbet edilen “İlim küçük bir noktaydı, cahiller onu çoğalttı” sözünde anlatıldığı gibi o devirden sonra ihtilaflar gerekli gereksiz meselelerde dallanıp budaklanarak bugüne kadar taşındı.

Bazı ihtilaflar konjonktürel olduğundan unutulup gitti. Bazıları ilmî tenkitler karşısında dayanamayıp geriye çekildi. Bazılarını da yaşanan hayat test etti ve bünyesine aykırı bulduğundan tarihin belli dönemlerine mahkûm etti. Bazıları ise dünü etkilediği gibi bugünü de etkilemeye ve bazen de bölmeye, çatıştırmaya devam ediyor.

İhtilafların neşvünema bulmasında İslâmî yayılmayı durduramayan fanatik eski medeniyet havzaları müntesiplerinin, yitirilmiş iktidarlarının peşinde koşan siyaset, asker ve bürokrasi ricalinin iç tartışmalarla fütuhatı durdurmak ve mümkünse berrak İslâm inanç sistemini, ibadet ve ahlâk ilkelerini yozlaştırarak Müslümanları güçlü kılan dünya görüşlerinde şüphelere düşürmek ve böylece onları bölmek ve eski vesayet sistemlerini yeniden kurmak istemelerinin de rolü büyüktür.

Kripto Müslümanların hadis uydurması, özellikle de felsefe ve kelam’a sığınarak Müslümanların bilmedikleri türden teolojik tartışmaları gündeme sokmaları ekseriyetle bu kabildendir.

Alimlerin değişen hayatı, fetihlerle karşılaşılan yeni durumları, askerî manada çökertilen kadîm medeniyet havzalarının kültürel meydan okumasını İslâm’a göre yorumlamaya çalışmasının da ihtilafların neşet etmesinde katkısı vardır. Bu zaruretten kaynaklanan ve İslâm’ın da teşvik ettiği samimi ve mübarek gayretlerdir.

Bir başka gerçek de, tarih süreci içinde ihtilaflar kimi zaman azalmış kimi zaman da zirve yapmıştır. Müslümanların büyük krizler yaşadığı dönemlerde artmış, istikrarın sağlandığı dönemlerde ise tolera edilir düzeyde azalmış olduğunu söyleyebiliriz. Ama ihtilaflar her zaman olagelmiştir.

Müslümanlar özgün bir tecrübe geliştirerek ihtilaflarına rağmen beraber yaşamasını bilmişlerdir. Bâtıl tevillere dayanan yorumların peydah ettiği ihtilaflarla olduğu gibi nassların çok katmanlı anlamları ve rivayetlerin tercihinde kullanılan yöntemlerden neşet eden ihtilaflarla da yaşamasını bilmişlerdir. Hak mezhepler arasındaki ihtilaflar diye kategorize edilen bu ikinci türden ihtilaflar bir zenginlik ve rahmet kaynağı olarak da görülmüştür.

Bazı ihtilafların bu dünyada tam olarak çözülemeyeceğini, ama ihtilaflara rağmen birbirinin hukukuna riayet ederek yaşanması gerektiğini acı tecrübelerle öğrenmişlerdir. Bir manada İslâm içi ihtilafların hakikatinin keşfini, bu dünyada mümkün olmadığı yerde, âhirete tehir etmeyi de bilmişlerdir. Zira insanlar dinden anladıklarını birbirine dayatmakla sorunları çözemeyeceği gibi zamanla daha büyük ihtilafların da kapısını aralayabileceklerini acı tecrübelerle öğrenmişlerdir..

Bu girizgahtan sonra bugüne gelelim..

21. yüzyıl Müslümanları büyük krizleri kucağında bulmuş bir dönemin insanlarıdır. Siyasî, askerî, itikadî, iktisadî ve hatta fikrî manada at izi it izine karışmıştır. Dünyanın bütün hegemonları, onların yerel işbirlikçi uzantıları tümü İslâm içi ihtilaflar üretmekle, İslâm içi bir savaşın yol taşlarını döşemekle ittihad-ı İslâm’ı engellemeye çalışmaktadır.

90’ların başında “Medeniyetler Çatışması” teorisini bir kader gibi dayatanlar, pratiğiyle de istenilen başarıyı elde edemeyince İslâm içi büyük bir savaş çıkararak Müslüman dünyayı kaosa itmeyi planladılar. Bugün yaşananlara biraz da bu pencereden bakın.

Burdan beklenen muhtemel bir sonuç da; bu kargaşanın ve büyük tahribatın getirdiği bıkkınlık ve hayâl kırıklığıyla Müslümanların kök değerlerine bağlı kalarak kendi medeniyetlerini kuramayacaklarına ikna edilmeleri.

Bu hayâlleri kurmaya devam ederlerse birbirlerini yiyip bitirecekleri korkusunu Müslüman yüreklere enjekte etmekle meşguller. Buradan da tek çözümün bütün dinler, ideolojiler ve din içi yorumlar karşısında tarafsız kalacağı vehmedilen bir laik devlet modeline Müslümanları mecbur kılmak.

Evet, günümüz Müslümanlar arası ihtilafların bir kısmı yukarıda da işaret ettiğimiz gibi tarihten ve usûlden kaynaklanan ihtilaflardır. Ama asıl tehlikelisi bu iç savaşı kışkırtmak için fazla abartılan, kimi zaman kurgulanan modern stratejilerin ürettiği ihtilaflardır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdar Demirel
17-08-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSLÂM İÇİ BİR SAVAŞLA LÂİKLİĞE ZORLANMAK
Online Kişi: 17
Bu Gün: 351 || Bu Ay: 8.955 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.391 || Toplam Tıklanma: 51.933.128