ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 1889
Yazar: Abdülkadir Selvi
OPERASYONUN HİKÂYESİ

OPERASYONUN HİKÂYESİMade in MİT operasyonu

Türkiye'de gece 23.23'tü.

Azerbaycan'da ise gece 01.43.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bakü'de eşi Sare Hanımla birlikte deniz kenarında yaptığı yürüyüşten yeni dönmüştü.

Bir telefon bekliyordu. Ama bundan kimsenin haberi yoktu.

Saat tam 01.43'te telefonu çaldı. Arayan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dı.

'Sınıra yakınlar, inşallah bir aksilik olmazsa sınırdan geçecekler' dedi.

Tam 101 gündür bu haberi bekliyordu Ahmet Davutoğlu.

Derin bir oh çekti.

Kendi kulağından bile sakladığı haber gerçek oluyor, rehinelerimiz kurtuluyordu.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu aynı sıralarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bilgilendirdiler.

Müthiş bir sevinç yaşandı.

IŞİD, rehinelerimizi Musul'dan çıkardı, MİT'in takibinde Türkiye sınırının tam karşısındaki Tel Abyad'a kadar getirdi. Rehinelerimiz Tel-Abyad'da MİT personeli tarafından alındı.

MİT Müsteşarı bir kez daha aradı.

Rehinelerin teslim alındığı ve sınırı geçmek üzere oldukları bilgisini verdi.

Gece saat 23.29'da Musul Başkonsolosumuz Öztürk Yılmaz aradı.

-Alo, sayın Başbakanım

-Hoş geldiniz Öztürk!

-Allaha şükür ki devletimizin haberi varmış.

Başbakan Davutoğlu o sırada kaldığı For Season Hoteli'nde bakanlar ve danışmanları ile ilk bilgileri paylaşmaya başlıyor.

Hemen sürecin planlamasına yönelik değerlendirmelere geçiliyor.

Bu arada koruma görevlilerinin ve aynı otelde kalan gazetecilerin haberinin olmamasına özen gösteriliyor.

Başarılı da olunuyor.

Rehinelerimizin kurtarıldığı haberini aldığı andan itibaren hiç uyumayan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la sürekli temas halinde süreci takip eden Başbakan Davutoğlu, sabah 05'te rehinelerimizin Türkiye topraklarında olduğu haberini alınca şükür namazı kılıyor.

Yazının girişinde Başbakan Davutoğlu, bir telefon bekliyordu dedim.

Çünkü son 1 haftadır yürütülen temaslarda rehinelerimizin kurtarılması yönündeki umutlar artmıştı.

Hatta bir defasında MİT'te kutlama hazırlıkları dahi yapılmıştı.

Daha önce 6 kez kurtarılma umutları doğduğu ama sonuç alınamadığı için bu kez rehinelerimizin Musul'dan çıkarıldığı haberi alınana kadar ihtiyatlı olunması tercih edilmişti.

Rehinelerimizin kurtarılmasıyla ilgili ilk olumlu haber 19 Eylül Cuma günü tam Cuma namazından sonra ulaştı MİT karargahına.

Bir haftadır sürekli olarak temas kuranlar Cuma namazından sonra rehinelerimizin Musul'dan çıkarılacağı haberini vermişti.

Tam da beklendiği gibi Cuma namazından hemen sonra rehinelerimizi taşıyan araçların Musul'dan hareket ettiği sahadaki MİT görevlileri tarafından teyit edildi.

Rehinelerimizi teslim almak için Musul'a giden ekipten MİT karargahına, 'Yola çıktılar' haberi geldi.

'Hayırlı Cuma' operasyonu böylece başlamıştı.

Rehinelerimizi taşıyan araçlar üç noktadan takip edilmeye başlandı.

-İHA'lar aracılığıyla aktarılan görüntüler Ankara'daki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda

-Telefon sinyalleri MİT'teki Sinyal Takip Merkezi'nde.

Sahadaki MİT elemanları ise araçları ile uzaktan takip ederek

Ankara alternatifli iki güzergah hazırlamıştı.

? Yakın olduğu için Kürt Bölgesi Erbil

? IŞİD'in tercih ettiği Musul, Tel- Afer, Tel- Abyad yoluyla Irak ve Suriye hattından.

Musul'daki 49 konsolosluk personelimizin rehin alınmasından 3 gün sonra da kurtarılmalarına çok yaklaşılmıştı. IŞİD o zaman da Kürtlerle çatışma içinde olduğu için Erbil'i değil, kendi kontrolünde olan ama Suriye sınırındaki Tel-Afer güzergahını tercih etmişti. Yani dün rehinelerimizin Türkiye'ye getirildiği hattı.

IŞİD, rehinelerimizle birlikte kendisi açısından güvenli bulduğu yolu tercih etti.

O andan itibaren MİT karargahı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görüntü ve sinyal takibi başladı.

Konvoyu takip eden sahadaki MİT mensuplarının verdiği bilgilerle, görüntü ve sinyal takibi birbirini tamamlıyordu.

IŞİD, başka grupların eline geçme tehlikesine karşılık olarak Musul'dan Tel Afer'e kadar olan intikalin, MİT'in takibinde ama kendi kontrollerinde olmasını istemişti. Varılan mutabakat üzerine bu sağlandı ve olumlu sonucu da alındı.

Rehinelerimizin Türkiye sınırına geçtiği haberi birkaç kaynaktan teyit edildikten sonra Başbakan'ın Azerbaycan gezisini takip eden gazetecilerin uyandırılmasına karar verildi.

Gezide Başbakan'la birlikte olanlar haberi herkesten önce alma ayrıcalığını yaşadılar.

20 Eylül 2014 Cumartesi günü Türkiye, uzun süredir beklediği haberi aldı.

11 Haziran 2014 Çarşamba günü. Türkiye, IŞiD'in, Musul Başkonsolosluğumuz'u basarak 49 personelimizi rehin aldığı haberiyle uyandı.

11 Haziran günü o zamanki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MİT'e özel bir operasyon birimi kurulması talimatını verdi.

MİT'te Dış İstihbarat Daire Başkanlığı bünyesinde bir operasyon birimi kuruldu.

Türkiye, daha önce Afganistan'da, Suriye'de ve Irak'ta rehine kurtarma operasyonları yapmış bir ülkeydi. Bu tecrübeler ışığında rehine olayı ve IŞİD masaya yatırıldı. Özellikle IŞİD'in refleksleri, sahadan alınan istihbarı bilgiler ve İHA'larla yapılan takip bu birim tarafından an be an izlendi.

Bazı anlarda rehinelerin teslim alınmasına ramak kalmıştı. 10 Haziran günü bunlardan biriydi. IŞİD elindeki 31 kamyon şoförünü serbest bırakacağını bildirmişti. Yapılan temaslar sonucunda rehinelerimizin de serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılmıştı. Tüm hazırlıklar buna göre yapıldı. Ama kamyon şoförlerini bırakan IŞİD, sıra 49 Konsolosluk personeline gelince, vazgeçti.

Bu nedenle MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 19 Eylül günü Cuma günü, Cuma namazından sonra, takipteki MİT görevlileri, 'Yola çıktılar' bilgisini verene dek, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bilgilendirmedi.

Rehinelerimizin kurtarılması için haritalar üzerinde çalışılmasına rağmen, bölgenin riskli olması ve can kaybı endişesi taşınması nedeniyle 'Askeri operasyon' seçeneği üzerinde durulmadı. Görüşmeler yoluyla sonuç alınması cihetine gidildi.

Rehinelerimiz askeri operasyonla değil, istihbari operasyonla kurtarıldı.

Bu operasyon tam anlamıyla bir,'Made-in MİT' operasyonuydu.

MİT, tereyağından kıl çeker gibi 49 rehinemizi dünyanın en belalı coğrafyasından ve kelle kesmekle meşhur olan IŞİD gibi en radikal örgütün elinden 101 gün sonra burunları bile kanamadan almayı başardı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdülkadir Selvi
21-09-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OPERASYONUN HİKÂYESİ
Online Kişi: 20
Bu Gün: 308 || Bu Ay: 8.912 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.335 || Toplam Tıklanma: 51.932.796