ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1861
Yazar: M. Şevket Eygi
NAMAZSIZ, TESETTÜRSÜZ (şeriatsız) BİR DİN İSTİYORLAR

NAMAZSIZ, TESETTÜRSÜZ (şeriatsız) BİR DİN İSTİYORLARSünnet İslamın ikinci ana kaynağıdır

SÜNNETİNİ inkar etmek,  dolaylı şekilde Resulullahı  (Salat ve selam olsun ona)  inkar olur.  Resulullahı  inkar  ise  küfürdür.  Allahın kadim Kelamı olan Kur’an bizi Resulullaha imana,  biat   ve itaat etmeye çağırıyor,  bu konuda nice ayet  ve beyyinat  vardır.

Büyük hadis imamları mevzu hadisleri inceleyip  ayırmışlardır. Hadis denilince ilk olarak mevzu hadisler hatıra gelmemelidir. Sünnet ve hadisten maksat  Resulullah efendimizin  öncelikle mütevatir ve sahih hadisleridir.

Zayıf hadis demek mevzu=uydurulmuş  düzmece hadis demek değildir.

Sünnet ve hadisler olmadan Kur’anın tamamı  doğru bir şekilde yorumlanamaz ve sapıklıklar başlar.

Adı üzerinde, İslamın ana caddesi  ve Sevad-ı   Âzam olan  Ehl-i Sünnet ve cemaat,   Sünnete ve hadislere büyük önem verir ve bunları İslamın ikinci ana kaynağı olarak kabul eder.

Sünneti inkar edenler firak-ı  dallenin  (sapık fırkaların) mensuplarıdır.

Sünnet inkarcıları ikiye ayrılır:  Bir kısmı tamamen inkar eder.   Diğer  kısmı  ise aşırıya  giderek, işlerine gelmeyen, kendi bâtıl mezheplerine uymayan sahih hadisleri de inkar eder. Bu iki taife ifrat ve tefrit üzeredir.

Sünnet ve hadisler hakkındaki en âdil, doğru, isabetli, hikmetli görüş Ehl-i Sünnet  ulemasının görüşleridir. Cumhur-i ulemanın görüşlerine zıt, aykırı görüşler yanlıştır.

Bazıları hadisleri Avrupa  Birliği standartlarına, kriter ve normlarına göre ayıklamak istiyor. Böyle bir ayıklama küfürdür,  dalalettir=sapıklıktır ,  hıyanettir.

Son derece bozuk ve sapık bir fırka olan Fazlurrahman mezhebine göre  Kur’anın üç yüz küsur muhkem (kesin  hükümlü) ayeti tarihseldir, bu devirde geçerli değildir.  Fazlurrahmancılar nice sahih gerçek hadisi de kabul etmiyor.  Onlar, ortaya “Ben Fazlurrahmancıyım,  benim fırkam doğrudur, o doğrular şunlardır…” diyerek ortaya çıkmıyor, münafıklık ve  taqiyye  yapıyor, gizleniyor

Sünnet  ve hadislere karşı olan diğer bir taife de bozuk Mutezile  mezhebi mensuplarıdır. Onlar da  taqiyye ve kitman yaparak gerçek kimliklerini saklamakta,  Ehl-i Sünneti sinsice yıkmaya çalışmaktadır.

Sünnet düşmanlığın geri planını araştırırsanız, perdenin arkasında BOP’u, Siyonizmi,  emperyalizmi görür  ve bulursunuz.

Meşhur BBC bundan birkaç yıl önce “Turkey in radical revision of Islamıic texts” başlıklı ve Robert Pigott imzalı bir makale ile,  Türkiyedeki hadis ayıklama işinin, 1400 yıllık İslam tarihinde benzeri görülmemiş bir reform olduğunu yazmıştı. (Bu makalenin Türkçe tercümesi de vardır. Lütfen internetten indirip okumanızı istirham ediyorum.)

Düşmanlarımız,  İslamı yeryüzünden kaldıramayacaklarını  anlayınca, dinde derin ve köklü reformlar yaparak, kendilerine zarar vermeyecek, suya sabuna dokunmayan ılımlı ve light bir İslam türetme projesini uygulamaya koydular. Şeriatsız,  fıkıhsız,  cihadsız, tesettürsüz , İmamsız, Ümmetsiz  bir İslam türetmek istiyorlar. Musalli Müslüman değil,  dünyevileşmiş  (seküler, laik olmuş) musalla Müslümanı istiyorlar.

Safsatalarından biri de şudur: Asr-ı Saadettde mezhep var mıydı?.. Cevap: Asr-ı Saadette Mushaf (tek cilt veya tomar halinde) Kur’an nüshası da yoktu.  Size göre Mushaflar da mı bid’attir? Mushaf Kur’anın metninin ve nazmının bir araya getirilmesidir. Fıkıh da, Kur’an ahkamının, Sünnet  ışığında  sistematik bir şekilde  bir araya getirilmesidir.  Sünneti ve fıkhı kaldırırsanız, İslamın ismi ve resmi kalır,  din yıkılır.

Bir kısım Fazlurrahmancılar ve Mutezile  mezhebi mensupları İlahiyat fakültelerinde  öğrencilere “Biz size mezhepleri anlatacağız, bunların arasında ayırım yapmayacağız,  tercih size aittir” mealinde  konuşuyorlar.  Onlara göre Ehl-i Sünnet, sapık fırkalar gibi, onların ayarında  bir fırkaymış…  Hayır, Ehl-i Sünnet  İslamın doğru  yorumludur ve firak-ı  dalle ile bir tutulamaz.

Mütevatir ve sahih hadisleri inkar edenler  dalalet yolundadır. Efendimizin sünnetini, mütevatir ve  sahih hadislerini  bile bile, inatla, kötü niyetle  inkar ve reddetmek küfürdür.

Hadis deyince hemen mevzu hadislerden bahs etmek, o da büyük haksızlık, adaletsizlik,  dengesizlik ve çarpıtmadır.

Ehl-i Sünnet imamlarının,  müfessirlerinin, muhaddislerinin doğru ve sahih bulduğu ve eserlerinde kullandığı hadisler doğrudur.

Ebu Reyye ve Albanî gibi icazetsiz aşırıların Sünnet ve hadisleri konusundaki aykırı  ve aşırı fikir ve görüşlerinin kıymeti yoktur, onlar keenlem  yekundur,  onlara itibar edilmez.

Sevgili ve muhterem Müslüman kardeşlerime,  Efendimizin Sünnetine ve sahih hadislerine cankurtaran simidi gibi sarılmalarını acizane tavsiye ederim.

Sünnet düşmanlarına, hadis inkarcılarına karşı uyanık olalım, onların tuzaklarına düşmeyelim.

Okyanus gibi bir hadis ilmi vardır.  İcazetli, takvalı, ihlaslı, alim ve arif  büyüklerimize uyalım, Sünnet ve hadis konusunda onların gösterdiği yoldan gidelim.

Sünnet ve hadis düşmanları önce  samimi ve mert olsunlar,  kendi fırka ve mezheplerini  açıklasınlar. Biz Ehl-i Sünneti,  düşman gibi görmesinler.  Mertçe  biz  Fazlurrahmancıyız, biz Muteziliyiz, biz Rafıziyiz desinler, ondan sonra konuşsunlar. Biz Sünnî olduğumuzu inkar ediyor, saklıyor muyuz?

Allah Kur’anda biz mü’minlere,  Resulullaha itaat etmek, onu güzel bir örnek olarak kabul etmek,  kendisine biat etmek, Allah katından ne getirdiyse kabul edip almak  konusunda kesin emir vermiş,   onun hevasından  konuşmadığını beyan buyurmuştur. Sünneti ve sahih hadisleri   inatla inkar bu ilahî emirleri ve beyanları inkar manasına gelir ve  küfre götürür.

İki türlü vahiy vardır. Metluv vahiy  ki, Kur’andır;  gayr-i metluv  vahiy  Efendimize  Allahın  ilham edip bildirdiğidir.

Cahillerden,  inkarcılardan, dall  ve mudil olanlardan, BOP’çulardan, reformculardan, kemalîlerden (el-Kumbuletü’l-Kemaliyye ‘alâ hayati’l-islamiyye…)   olmayalım.  Sadıklardan olalım.

Habib-i  Kibriya Resulullah efendimizin,  Allahın izniyle yapacağı şefaate nail oluruz   inşallah.

Unutmayalım, Sünnet  inkarcılığı dinin yıkılmasına yol açar.

(Âlimlik  taslamıyorum,  Sünnetin ve sahih hadislerin, dinimizin ikinci ana kaynağı olduğunu yazıyorum. Bunu bilmek ve yazmak için alim olmak gerekmez.  Bu bilgi, İslamın iki kere iki eder dört’lerindendir….)

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: M. Şevket Eygi
29-01-15
E mail: gazetevahdet.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
NAMAZSIZ, TESETTÜRSÜZ (şeriatsız) BİR DİN İSTİYORLAR
Online Kişi: 26
Bu Gün: 187 || Bu Ay: 6.177 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.123 || Toplam Tıklanma: 52.116.684