ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2404
Yazar: Dursun Gürlek
MAĞDUR KELİMELER

MAĞDUR KELİMELERMecelle adaleti tarif ederken, eşyayı yerine koymaktır, diyor. Buna göre haklının hakkını gözetir, işi ehline verirseniz adaleti yerine getirmiş olursunuz. Aksine bir uygulamanın ise zulüm olacağı açık bir gerçektir. Kabul etmek gerekir ki bu durum kelimeler için de söz konusudur. Yani bir kelimeyi asıl manasının dışında kullanan veya ona kötü anlam yükleyen, hatta hafife alan kimse de – deyim yerindeyse – o kelimenin katili olmuş oluyor. Bu durumda kelime de maktul konumuna düşüyor. Oysa kelimeleri maktul, mağdur vaziyete getirmeye, tahrif ve tağyir etmeye, gereksiz anlamlar yüklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

İşin gerçeği böyle olmakla beraber – ne yazık ki – bugün bir çok kelime asli anlamının dışında kullanılarak bir nev’i zulme maruz kalıyor. Demek ki sadece insanlar değil, sözler de, kelimeler de, hatta cümleler de, onları kullanmasını bilmeyen veya kötü yolda kullanan nâdânlar tarafından işkence görüyorlar. İşte böyle gadre uğrayan, mazlum konumuna düşürülüp mağdur edilen kelimelere bir çok örnek verilebilir ama ben bu yazıyı şevkle okumanız için “aşk”la başlamak istiyorum. Zaten aşk olmadan meşk olmaz. Peki, aşk nedir? Muhabbette çıtayı yükseltmektir. Demek ki aşkın mevkisi pek yüksek. Öyleyse aşk denilen sultanı tahtından indirmeye hakkımız yok. Aşk kuşu ulvi alemlerde deveran ve cevelan etmelidir. Siz bu güzel ve özel kuşu ulvi âlemden alıp süfli âleme indirmek isterseniz onu öldürmüş olursunuz.

Günümüzde özellikle medya tarafından –tabirimi lütfen mazur görün – ırzına geçilen, tecavüz edilen kelimelerin başında işte bu “aşk” kelimesi geliyor. Mesela gazetelerde, televizyonlarda hemen her gün yasak aşk haberlerine rastlıyoruz. Muhabbet için yasak diye bir şey düşünülemeyeceğine göre, onun katmerlisi olan aşk için de, böyle bir yasak söz konusu olamaz. Gazetelerde her gün filanın veya falanın yasak aşkı ölümle bitti diye haberler okuyoruz. Halbuki bunun adı yasak aşk değil, gayr-i meşru birlikteliktir. Zina halinde bulunmadır. Zinanın adı ne zamandan beri aşk oldu? Sözün burasında bir kere daha belirtmiş olalım ki kelimeleri asıl anlamlarından soyutlayıp süflileştirenler, bu hareketleriyle hem kendileri pespayeleşiyorlar, hem de söz katilleri olarak anılmayı hak ediyorlar.

Siz de biliyorsunuz ki aşk, mecazi aşk, hakiki aşk diye ikiye ayrılıyor. Mecazi aşk da, sahibini hakiki aşka götürdüğü için, daha doğrusu köprü vazifesi gördüğünden dolayı  o da makbuldür. Mecnun’un “Leyla, Leyla…!” diyerek sonunda Mevla’ya ulaştığını, yeri gelmişken bir kere daha hatırlatalım. Ayrıca iffetini muhafaza eden aşığın maşukuna kavuşamadan vefat etmesi halinde şehit sayılacağı haber veriliyor. Evet, Efendimiz böyle müjdeliyor. Fuzûlî, fuzuli laf söylemez. “Aşk imiş âlemde her ne var ise…” dediğine göre, âlemin aşk üzere kurulmuş olduğu anlaşılıyor. Öyleyse bu ummanda daha derinlere dalmak için Fuzûlî Divanı’nın yanı sıra, Divan-ı Kebir’i de defalarca okumak, böylece aşkın, taşkın halleriyle hallenmek gerekiyor. Bir de günümüzden misal vereyim. Merhum ağabeyimiz Fethi Gemuhluoğlu’nun aşkla söylediği sözler de kalpleri fethediyordu. Bakınız, sohbetlerini topladığı kitabın adı da “Dostluk Üzerine”dir.

Yeri gelmişken hatırlatayım. Tanıyanların da gayet iyi bildiği gibi Fethi Ağabey nev’i şahsına münhasır bir insandı. Petrol Vakfı’nın müdürlüğünü yaptığı sırada, burs için başvuruda bulunan her öğrenciye mutlaka, “Sen hiç âşık oldun mu?” diye sorardı. Utanarak, sıkılarak “Hayır, olmadım” cevabını verenlere, haydi git, sana burs yok derdi. Halbuki bu, o genci ağa düşürmek için bir taktikti. Fethi Ağabey bu taktiği çok güzel kullanıyor, tabii ki delikanlının burs talebini de yerine getiriyordu. Sizin anlayacağınız bursla birlikte ders de veriyordu. Adı da aşk dersiydi.

Ayak altına düşürülüp süflileştirilmek istenen kelimelerden biri de “cesur” sözüdür. Biz bu kelimeyi duyunca galeyana gelip tarihi kahramanları, gözü kara adamları hatırlayıp heyecanlanıyoruz ve bir memleketin böyle cesur insanlara her zaman ihtiyacı var diyoruz ama necip Türk basını tam aksini söylüyor. Mesela açık yerleri, kapalı yerlerinden çok fazla olan bir bayan oyuncudan cesur kadın diye söz ediyor. Özellikle gazetelerin magazin ekleri, kendilerini teşhir etmekten çok hoşlanan, bu cesur (!) kadın resimleriyle dolup taşıyor. Bu konuda daha fazla laf söyleyip kafanızı karıştırmak, midenizi bulandırmak istemiyorum. Sadece şu kadarını belirteyim ki, cesur kelimesi bizim anladığımız manada doğrudur. Teşhir hastalığına yakalanıp soyunmayı, orasını burasını göstermeyi marifet zanneden bazı hatun kişilerin bu hareketlerini “cesur” kelimesiyle anlatmak isteyenler, aslında bu güzel kelimeyi, asli manasının dışında, süfli anlamda kullandıkları için onu katletmiş oluyorlar. Dolayısıyla siz bu adamlara pekâlâ kelime katilleri diyebilirsiniz.

Şu güzelim “hayat” kelimesi de – ne yazık ki – gadredilen, içi boşaltılmak istenen kelimeler kategorisine dahil ediliyor. Resmen fuhuş yapan kadınlara bile, düşünmeden, taşınmadan “Hayat kadını” diyebiliyoruz. Halbuki bu söz hem hayata, hem kadınlık mefhumuna tam bir hakarettir. Beyler, hayat kelimesi son derece anlamlı, şanlı, şerefli bir kelime olup böyle bayağı meslek sahipleri için asla kullanılmamalıdır. Bir de, hayat kelimesinden ne zarar gördüysek onu bırakıp yerine “yaşam”ı getirdik. Koca koca herifler, yaşlı başlı adamlar yaşam yaşam deyip duruyorlar. Muhafazakar bildiğimiz bazı yazar arkadaşlarımız bile –maalesef- bu nesebi gayr-i sahih kelimeyi dillerinden düşürmüyorlar. Peki, biz şimdi “hayatım” yerine, “yaşamım” mı diyelim.

Rahmetli İsmet Elbaşı ağabeyimiz tam bir İstanbul efendisi ve güzel Türkçe aşığı idi. Yeri gelince ince espriler yapardı. Bir gün “Hayatî” adında müşterek bir dostumuzun karşıdan bize doğru geldiğini görünce dayanamadı, yine espriyi patlattı. Bak, Dursun Bey, “Yaşamsal Bey geliyor” dedi. Ne gülmüştük, ama…

Mekanı cennet olsun.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Dursun Gürlek
21-03-15
E mail: gazetevahdet.com
 
 
Yorumlar: 2
Uğurlu
Mağdur edilmenin kaynağı: Kelimelerimiz....
Tarih : 22-03-15

'MAĞDUR'riyete giden yolu mağdur kelimeler, mağdur kavramlar ile yapmadılar mı? İnşaallah dikkatler celp edilir,ifsat edilen iz'an düzelir.

 
C.Yakup Şimşek
HİÇBİR KELİMEYİ MAĞDUR ETMEYELİM
Tarih : 22-03-15

Dursun Bey, şu “yaşam” uyduruğu hakkında söyledikleriniz pek isabetli: "Muhafazakar bildiğimiz bazı yazar arkadaşlarımız bile -maalesef- bu nesebi gayr-i sahih kelimeyi dillerinden düşürmüyorlar." Bendeniz de derim ki: Keşke “yaşam”a karşı dururken -en az onun kadar "nesebi gayr-i sahih" olan- diğer bâzı uydurma kelimeleri de ağzınıza hiç almasanız! Meselâ: "bayan, basın, öğrenci, başvuru, anlam, konu, konum, durum, soyutlamak, özel, özellikle..." Bu uydurma kelimelerin her biri, TDK laboratuvarında îmâl edilip devlet eliyle ve diliyle yayılarak asırlık kelimelerimizden bir kısmını mağdur veyâ maktûl etti: "hanım, matbûât, talebe, mürâcaat, mânâ, mevzû, mevkî, hâl-vaziyet, tecrîd etmek, husûsî, bilhassa..." Emînim ki, siz meselenin bu tarafını bizden daha iyi biliyorsunuzdur. "Muhâfazakâr" bildiğiniz bâzı arkadaşlarınızın kullandığı “yaşam” uyduruğu "hayat-ömür-yaşamak" kelimelerini mağdûr ediyor, doğru. Peki, o "muhâfazakâr" arkadaşlarınız hakkında sizin kullandığınız "yazar" kelimesinin en az beş kelimeyi (muharrir, musannif, müellif, münşî, edîb) mağdur -hattâ maktul- ettiğinin farkında mısınız? Siz -haklı olarak- "yaşam"a îtirâz ediyorsunuz; peki sizin "bayan, basın, öğrenci, başvuru, anlam, konu, konum, durum, soyutlamak, özel, özellikle..." kelimelerinizin "yaşam"dan ne farkı var? NOT: Bu nâçiz tenkîdime kızmayacağınızı umarım. Çünkü sizin bir "İstanbul beyefendisi" olduğunuzu biliyorum.

 
MAĞDUR KELİMELER
Online Kişi: 22
Bu Gün: 21 || Bu Ay: 6.533 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.934 || Toplam Tıklanma: 52.122.306