ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KÜLTÜR ve MEDENİYET
Okunma Sayısı: 1941
Yazar: Yusuf Kaplan
TARİHİ YENİDEN YAPABİLMEK İÇİN...

TARİHİ YENİDEN YAPABİLMEK İÇİN...TÜRKİSTAN / KAZAKİSTAN

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İpekyolu Medeniyetler Sempozyumu ekibimizle, Kırgızistan’den sonra Kazakistan’a yola koyuluyoruz.

Bişkek’teki Manas Üniversitesi’nden sonra Timur tarafından yaptırılan- türbesinin bulunduğu, bizim Türkler olarak tarih yapmamızı mümkün kılan, insanlık tarihinin yapılmasında kilit rol oynamamızı sağlayan manevî harçları döşeyerek mayamızı karan “piri Türkistan” lakabıyla anılan Ahmed Yesevî Hazretleri’nin adıyla 1991 yılında Türkiye-Kazakistan ortak projesi olarak yapılan Yesevî Üniversitesi’nde “İpekyolu Medeniyetleri” Sempozyumunun ikinci etabını gerçekleştireceğiz.

Bin yıldır tarih yapan bir aktör’den, son iki yüzyıldır tarihle tatil yapan bir figürana neden ve nasıl dönüştüğümüzü ve yeniden tarih yapacak, dün olduğu gibi yarın da gönülleri e fethedecek, insanlığın susuzluğunu giderecek hakikat, adalet ve sulh medeniyeti yolculuğuna yeniden nasıl çıkabileceğimizin yollarını araştırmaya devam edeceğiz.

“TARİHİN KAYIP ÇOCUKLARI: TÜRKLER”

Önce şu noktanın altını çizmem gerekiyor: Büyük tarihçi Fernand Braudel, Türkleri, “tarihin kayıp çocukları” olarak tarif etmişti.

Türkler, yaklaşık iki bin yıldır dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan bir iki aktörden biri. İki bin yıllık insanlık tarihinde -Avrupalıları dışta bırakarak konuşacak olursak- Asya’nın işlerinden Avrupa’nın işlerine kadar iki büyük yürüyüş gerçekleştiren ikinci bir aktör yok bizden başka.

İlk bin yılda, tıpkı Avrupalılar gibi pagan olduğumuz zaman aralığında, yine tıpkı Avrupalıların yaptığı gibi girdiğimiz, işgal ettiğimiz her yeri yakıp yıktık. Ama son bin yılda, Müslüman olduğumuz tarih diliminden itibaren hem biz tarihe bir aktör olarak girdik hem de son bin yıllık insanlık tarihinin yapılmasında Cermenlerle biz (birlikte aynı yola baz koyduğunuz Kürtler ve diğer kavimlerle birlikte) kilit rol oynayan iki aktör olarak tarihe geçtik. Son iki yüzyılda -özellikle de İngilizlerin at arda iki sanayi devrimi’ni gerçekleştirmelerinden sonra- Cermenler de, biz de tarihten çekildik.

O yüzden Türk dünyası diye bir şey yok. Rusya’nın kobay olarak kullandığı, birbirine düşman kıldığı, doğal kaynaklarını yağmaladığı, en önemlisi de aynı “ırk”a mensup toplumların arasına yapay duvarlar ördüğü, yapay kültürel sınırlar çektiği perişan Türk toplumları var.

Türkiye’de Türkçülük, Turancılık yapanlar tam anlamıyla hayal dünyasında yaşıyorlar.

KARLA KAPLI TANRI DAĞLARI VE TAN KIZILLIĞI...

Şu an, Türklerin Müslüman olduğu ve İslâm medeniyetine sonraki yüzyıllarda taptaze bir ruhla, çığır açıcı bir asabiye’yle yön verdiği, tarihin alanını ve yapay kurallarını değiştirdiği, özetle, insanlık tarihine büyük katkılarda bulunduğu Fergana Vadisi’nde akıp-giden otobanda yol alıyoruz:

Güney tarafımızda karlarla kaplı Tanrı Dağları, karşımızda batan güneşin yaydığı büyüleyici tan kızıllığı uzanıyor... Birbirlerine inat ve adeta birbirleriyle yarışırcasına bize bakıyor...

Bir yanda yapay sınırlarla örülen kalın zihnî, kültürel duvarlar...

Öte yanda bir kaç yüzyıldır yaşadığımız kış mevsiminin adeta sona ermesi için günbatımından sonra doğacak hakikat güneşi’nin yeniden doğması için Türkistan’a doğru son sürat, dört nala koşturan ve hakikat medeniyetinin yeniden doğuşunun muştusunu getirmek üzere hedefe kilitlenen bizler...

HAKİKAT MEDENİYETİ YOLCULUĞU...

İpekyolu Medeniyetlerini besleyen anayurdumuz / atayurdumuz Türkistan’dan taze ruh devşirmeye, Fergana Vadisi’nde hayat bulan, hayat olan ve Avrupa’nın içlerine, Akdeniz’in en uç noktalarına, oradan Hint Okyanusu’na ve dünyaya hayat sunan yeni bir yolculuğa çıkabilmek ve yeniden “beyaz haberler”le dönmek üzere ruh dünyamızın mayasının karıldığı kök-coğrafyamıza, ruh-coğrafyamıza doğru soluk soluğa yol alıyoruz...

Uzun süren  dondurucu kış bitecek, güneş yeniden, taptaze ruhla yeniden doğacak ve bütün insanlığa hakikat ağacından devşireceğimiz leziz meyveleri yeniden cömertçe sunacağız...

Yeter ki, ruh-coğrafyamıza yaratıcı-ruhla, uzun-soluklu bir kurucu-iradeyle yeniden ve derinlemesine yönelmesini, bakmasını ve önümüzdeki çakıl-taşlarını temizleyecek, önünüze taptaze yapıtaşları döşeyecek  uzun bir hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkmaya ant içelim.

Gerisi, AIlah kerim.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
23-03-15
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TARİHİ YENİDEN YAPABİLMEK İÇİN...
Online Kişi: 29
Bu Gün: 7 || Bu Ay: 4.561 || Toplam Ziyaretçi: 2.212.352 || Toplam Tıklanma: 52.072.959