ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÂKİF EMRE
Okunma Sayısı: 2501
Yazar: Akif Emre
İSLÂM'I SİSTEM İÇİNE ÇEKEREK TESİRSİZLEŞTİRMEK



Sol muhâlefet ve İslâm'ın iç/eriksiz/leştirilmesi

Sovyet sisteminin çökmesi dünyâdaki sol muhâlefeti de derinden sarstı. Sarsıntının temelinde siyâsî yapı olarak Sovyetler'in çökmesinden daha fazla, entelektüel bir krize girilmiş olması vardı. Nasıl olmasın ki? "Komünizm çöktü, ama Marksizm yaşıyor." diyenler daha çok kapitalist dünyânın aydınlarıydı. Sol-liberal söylem muhâlif olmaktan çok sistemi tahkim etmeye yönelik bir projeye dönüşmüştü ve soğuk savaş sonrası sistem için çok da kullanışlıydı. Sonuçta Marks da modern Batı uygarlığının kurucu paradigma düşünürlerinden biriydi. Komünizmin çökmesi aslında kapitalizmin de iflâsı anlamına gelebilirdi. Farklı yönetmelerle benzer insan-toplum modelini inşâ etmeye çalışıyorlardı.

Bu kriz dönemlerinde hâlâ muhalif ve de alternatif bir şeyler üretme çabasında olan sol-eleştirel çevrelerin İslâm dünyâsındaki entelektüel çabalara daha çok ilgi göstermeye başladıkları mâlûm. Bir yanda küresel sol söylemin hâlâ mümkün olup olmadığı tartışıladursun diğer tarafta İslâm düşüncesi ve Müslüman aydınların geliştirdikleri düşünceler üzerinde belirgin bir odaklanma gerçekleşti.

Buna paralel biçimde başta eleştirel-teorisyenler olmak üzere İslâm dünyâsındaki muhâlif sesleri anlamaya yönelik çabalarda da belirgin bir artış yaşandı. Özellikle 11 Eylül sonrasında şiddetle berâber anılmaya başlanan İslâm dünyâsının daha derinine nüfûz etmeye (en azından bu şekilde açıklanan) teorik çabalar arttı.

Eleştirel teoriden beslenen aydınların temel yaklaşımı şu idi: "İslâm sâdece terörden ibâret değildir. İslâmcılığın geniş söylemsel sahası mevcut iktidar eşitsizliklerine karşı protestonun siyâsî telâffuzları için yaratıcı bir mekân açar, bunlardan biz, batılı eleştirel teorisyenler, bir şeyler öğrenmeliyiz." şeklinde ifâdesini bulan bir yaklaşım söz konusu oldu hep. Özetle; 'şiddete başvuran radikal İslâm'ın' dışında mâdem Müslümanların entelektüel bir birikimi var; bu birikim Batı eleştirisini de içeriyor. Aynı zamanda muhâlif bir kültür üretiyor. O halde Batılı aydınlanmanın tam da istediği, ihtiyâcı olan şey de Batı'nın kendini üretirken bu "eleştirel" muhâlif kültürden beslenmesi gerektiğinin altı çiziliyordu.

Bu eleştirel muhâlif kültür arayışı birbiriyle ilişkili iki hedefi îmâ ediyor. Mâdem komünizmle birlikte paradigmatik olarak çöken aynı zamanda batılı modern projedir. Bunu yenilemek için muhâlifinin eleştirel bakışından yararlanılması gerekir. Bir yöntem olarak Marksizm (diğer siyâsî ve felsefî ekoller gibi) her zaman değerlendirilebilecek bir düşünce birikimi olarak entelektüel envanterde yerini korumakla birlikte, Marksist düşüncenin bile muhafazakâr, sistem içi savunmacı konuma düşmesiyle yeni açılımlara ihtiyaç hissedildi. Özellikle eleştirel teori takipçilerinin bu konuda öne geçmeleri tesâdüf değil. Batı dışı alternatif arayışlarda İslâm'ı atlayarak uzak doğuya yönelen ilgi bu kez karşı karşıya bulunduğu meydan okumayı anlamak zorunda olduğunu hissetmiş gibidir. Uzakdoğu geleneğiyle, kültürüyle spiritüel donanım amaçlı ilgilenen Batı enteljansiyası İslâm birikimiyle; siyasal ve toplumsal açmazlarına çözüm arayışı çerçevesinde, tâbiri câizse, bu alandaki egemenliğini sürdürülebilir kılmak için ilgilendiğini saklama ihtiyâcı bile duymadı. Bu ilgi oryantalist ilgiden tümüyle kopuk olmasa da farklı amaç ve içerikte bir yaklaşımdı.

Farklılaşan aydınlanma diyalektiğinin açmazına bir çıkış olarak İslâm'a duyulan bu ilginin bir başka nedeni/sonucu da muhâlif olanı sistem içine çekebilmektir. Sistem içine çekmek aynı zamanda iç etmeyi, içeriksizleştirmeyi de berâberinde getirecekti. Postmodern eleştirinin İslâm dünyâsında bunca rağbet görmesi biraz da alternatif imkânın iç edilmesiyle alâkalı olsa gerek. Alternatif bir muhâlefet olma imkânından vazgeçme karşılığında elimize tutuşturulmuş eleştirel boşluk gibiydi. Paradigma dışına çıkmadan, moderniteye bir tür özeleştiri mâhiyetindeki çabalarla sınırlı kaldı.

Bu teorik-entelektüel arayışın pratik siyâsete, gündelik hayâta nasıl yansıyacağının ipuçları bugünlerde daha fazla belirginleşti. Acelecilik tuzağına düşmeden Obama sonrası siyasal açılımların tam da bu eleştirel teori türünden bir açılım olduğunu düşünmemizi gerektirecek belirtiler var. Cumhurbaşkanı Gül'ün Tahran'da Obama dönemi için söyledikleri tam da bunun yansıması türünden: Yeni bir dünyâ sisteminin kurulmakta olduğunu, bunun için de herkesin üstüne düşeni yapması gerektiğini belirtmesi hayli anlamlı. "Dünyâda yeni siyâsî bir dönem var. ABD'deki seçimden sonra böyle bir döneme girdi dünyâ. Daha önceki Amerikan idâresi, tek taraflı kararlar alan, gerektiğinde tek taraflı uygulayan ve düşüncelerini yeri geldiğinde empoze eden bir metot ve stil takip ediyordu. Yeni yönetim, çok taraflı olacağını, herkesi dinleyeceğini, herkesten tavsiyeler alacağını ve problemli konularda diyalog kuracaklarını açıkça ortaya koyan ve söyleyen bir yönetim."

Resmî Türkiye'nin bir açıklaması olarak bu sözlerin İslâm düşüncesinin entelektüel birikimini temsil etmediği gibi bağlamadığını söyleyebiliriz. Ancak tam bu noktada resmî Türkiye ve özelde de iktidârın (Gül de bu çerçevede değerlendirilebilir.) özellikle İslâmcı geçmişine gönderme yapılmasına dikkat edilmesi ABD'nin temsil ettiği siyasal açılım için hayli kullanışlıdır. Entelektüel alanda İslâm'ı batılı paradigma için kullanışlı haâe getirerek alternatif olmaktan çıkarılmasının siyasal alanda uygulaması İslâm dünyâsını ittifak edilerek sistem dışı oluşumlara kapatmaktır. Bush dönemi bunu tehditle yaptı, o defter kapandıktan sonra daha insancıl yöntemler devreye sokulacak demektir.

Devamı



NOT:
Vurgular bize âittir. (Doğruluş)

Yazar: Akif Emre
21-07-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSLÂM'I SİSTEM İÇİNE ÇEKEREK TESİRSİZLEŞTİRMEK
Online Kişi: 21
Bu Gün: 549 || Bu Ay: 9.772 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.562 || Toplam Tıklanma: 51.945.629