ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1861
Yazar: Mustafa Çelik
ALLAH'IN DÎNİYLE İDARE OLUNMAMANIN NETÎCESİ BUDUR

ALLAH'IN DÎNİYLE İDARE OLUNMAMANIN NETÎCESİ BUDURDînimizi bizden, bizi dînimizden çaldılar

Müslümanlar olarak ölülere değil, dirilere gelmiş olan bir dinin mensuplarıyız. Dinimiz İslâm, bize ve başkalarına hayat verir. Müslüman olmak, hayatta iken hayatta olmaktır. Hayatta olmanın alâmeti diri olmaktır. Diri olmanın alâmeti de, Hakk’ın ve Hakikatin hayata amir olması için direnmektir. Rabbimiz buyuruyor:

“Ey İman edenler! Peygamber, sizi diriltecek/size hayat verecek olan şeye/şeriat emirlerine, sizi davet ettiği zaman, Allah’a ve Rasûlüne icabet edin. Bilin ki Allah, gerçekten kişi ile kalbi arasına girer ve siz muhakkak toplanıp ona varacaksınız.” (Enfal Sûresi/24)

Müslümanlar, İslâm diniyle dirildiler. Ama İslâm’ın dışındaki dinler (sistemler) için direndiler. Böylece diri kalmış bütün hücrelerini öldürdüler. Bizi kendi dinimizle idare olunmaktan menedenler, bizim direnen diri hücrelerimizi öldürenlerdir.

Müslümanlığımız var sedâsı yok, sedâsı var nidâsı yok, nidâsı var edâsı yok. Çünkü hayatımızdan pay alan sahte ilahların sayısı çok. Bize kalmayacak dünya için, bize kalan günahların savaşını veriyoruz. Bizi beşikten mezara kadar mutlu ve kutlu edecek bir şeriat gönderen Rabbimiz için değil, kendi cinsimizden olup bize Rablik etmek isteyenler için yarışıyor ve yaşıyoruz..

Türkiye’de Hilafeti ortadan kaldıranlar, vatandaş kimliğini Müslüman kimliğinin yerine dayattılar. Her yerde ve her zaman İslâm ile mukayyed olan “Türkiyeli Müslüman” yerine “Türk Vatandaşı” tabiri geçerli kılındı. "Türk vatandaşı tanımı: isviçre medeni kanununa göre evlenen, italyan ceza yasasına göre cezalandırılan, alman ceza muhakemesi kanununa göre yargılanan, fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslâm hukukuna göre gömülen kişidir.” Dikkat edilirse, vatandaş kimliği ile sadece insanın ölüsünü İslâm’a bıraktılar. Tabir yerinde ise dirilere gelmiş olan bir dine; “Ey İslâm Dini! Sen insanların dirisiyle değil, ölüsüyle ilgilen. İnsanın dirisi sana değil, bizim parlamentomuza, kanunlarımıza, yasalarımıza ve anayasamıza aittir” dediler. Böylece Türkiye’de hilafet düşmanları, bizi dinimizden çaldılar.

Hilafet, Müslümanların kayıp vicdanıdır. Bu vicdanı kaybettiğimiz günden bu yana hedefe varmak için her şeyi mubah görenlerin peşinde koşuyoruz. İçimizdeki entel ve dantel hainlerinin ihanet planları meyve vermeye başladı. İçimizdeki entel ve dantel takımı hep birlikte katillerin iktidar türküsünü söylüyorlar.

Dün dinimizi çalanlarla bugün zenginlerimizi ve zekilerimizi çalanlar kol kola girmiş zafer naraları atıyorlar. Hırsızlarımız nöbet değiştirdiler. Dinimizi bizden, bizi de dinimizden çalma işlemini bitirdiğini sanan dünkü hırsızlarımız, bugün zekilerimizi ve zenginlerimizi çalanlara nöbeti katillerin iktidar eşliğinde teslim etmek için çırpınıyorlar.

Ülkemizdeki münkir ve müşrik medyanın tespit ve tayin ettiği gündemi elimizin tersiyle itiyor ve soruyoruz; iman ve ahlâktan, hak ve hukuktan, dünya ve âhiretten, devlet ve hükümetten, millet ve şeriatten, ibadet ve siyasetten meydana gelmiş olan dinimize ne oldu? Niçin ve neden biz kendi dinimizle idare olunmuyoruz?

Sosyal ve siyasal olarak hangi sistemle idare olunuyorsanız, hangi sistemle idare olunmaya razı olmuşsanız, sizin dininiz odur. Uyanın ve sorun neden ve niçin biz dinimizle idare olunmuyoruz? Bizim dinimizi bizden kim çaldı?

Biz dinimizle idare olunduğumuz zaman dünya bizi izliyordu, vakta ki dinimizle idare olunmaya son verdik biz dünyayı izler hale geldik. İngiliz Tarihçi Arnold Joseph Toynbee der ki: “Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu. Dev uyanırsa, kimse durduramaz!” Bu gerçeğin farkında olan dâhili mürtedlerle harici müstevli harbiler, Hilafeti ortadan kaldırdıkları günden bu yana bizi Batı’nın kokuşmuş kanunlarıyla avutuyorlar.

Batı’nın batıl ve batmaya mahkûm olan kanunları, kuralları hesabına içimizdeki mürtedler, dışımızdaki müstevli harbilerin yardımıyla bizim dinimizi bizden çaldılar. Hiç acımadan bizden akıllarımızı, zekilerimizi ve zenginlerimizi aldılar.

Sahi Müslümanlar olarak bizim zekilerimize ve zenginlerimize ne oldu? Onları bizden çalanlar kime ve kimlere sermaye ettiler? Zekilerimiz ve zenginlerimiz neden bizim yanımızda değil de, dinimizin yeminli düşmanları yanında duruyorlar?

Müslümanlar çalınan mallarının peşine düşüyorlar da çalınan dinlerinin peşine düşmüyorlar. Ne garip değil mi? Mal sevdası dinin önüne geçmiş. Allah’ın diniyle idare olunmaya razı olmayanlar, kendilerine Allah’ın dışında yeni ilahlar seçmiş.

İnsanlar Allah’ın diniyle idare olunmayınca kimi geçimi, kimi de seçimi ilah edinir. İlâhî kanunlar yerine beşeri kanunlarla Müslümanları idare etmek, Müslümanları idam etmektir. İslâm coğrafyasında İslâm’ın kanunları uygulanmıyorsa, bir bütün olarak İslâm coğrafyasının idamına karar verilmiş demektir. İslâm coğrafyasının idam kararını iptal etmenin çaresi, behemehâl kul kaynaklı beşeri kanunları eksiksiz olarak tarihin çöp sepetine atmaktır. Şeriatullah’a muhalif beşeri kanunlar Müslümanların iradesiyle yürürlükten kaldırılıncaya kadar Müslümanlar dinlerinden, dinleri de Müslümanlardan çalınmaya devam edilecektir. Unutmayalım ki; sermayeleri din hırsızlığı olanların dinsizlikten başka icraatleri olmaz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
22-07-15
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ALLAH'IN DÎNİYLE İDARE OLUNMAMANIN NETÎCESİ BUDUR
Online Kişi: 22
Bu Gün: 543 || Bu Ay: 9.079 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.479 || Toplam Tıklanma: 52.160.177