ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2776
Yazar: İbrahim Tenekeci
HÜKÛMET, KÜLTÜRÜ ŞARKICI VE ARTİSTTEN İBARET Mİ GÖRÜYOR?

HÜKÛMET, KÜLTÜRÜ ŞARKICI VE ARTİSTTEN İBARET Mİ GÖRÜYOR?Ertelenmiş yazı

AK Parti hükümetlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış isimler şimdi neredeler? Sorumuzun cevabı, kültür ve sanata verilen önemi göstermesi açısından önemli.

İktidar partisinin en çok kayba uğradığı yer, Kültür ve Turizm Bakanlığı'dır. Maalesef, vazgeçilen, elden çıkarılan ilk adresin yahut mevzinin burası olduğunu görüyoruz. (Gazetelerimizin kültür - sanat sayfaları da böyle değil mi?)

Bütün bunlar, Ak Parti'nin bir kültür davası olup olmadığına dair tereddüt uyandırıyor.

Birkaç gün önce şöyle bir haber okudum: “Erciyes Dağı Türkiye'nin Alpleri oluyor.” Biraz geriye gidip bir haber daha verelim: “Diyarbakır'ın Sur ilçesi, İspanya'nın Toledo şehri gibi olacak.” En azından, örnekler çeşitlendi diye sevinebiliriz. Eskiden sadece Paris vardı.

Bu tür benzetmelerle karşılaştıkça, hep aynı sözü mırıldanıyorum: “Bize ait olan ne kadar uzakta.” (İsmet Özel)

Hâlâ başkaların diliyle konuşuyor, gözüyle görüyor, aklıyla düşünüyoruz. Kendi kelimelerimiz, kavramlarımız, kıymetlerimiz, beldelerimiz nerede? Böyle bir kültür - sanat ve millî kalkınma politikası olabilir mi? Gerçi olur. Fakat buna 'bizim' diyemeyiz.

***

Kaç vakittir, Sayın Erdoğan ve Davutoğlu'nun kültür - sanat dünyasıyla ilgili adımlarını, hamlelerini, toplantılarını takip ediyorum. Uzaktan.

İlk dikkatimi çeken: Eli kalem tutanlardan ziyade, sahne dünyası ve eğlence sektörüne mensup isimler tercih ediliyor. Mikrofon yahut kamera, kalemin ve kitabın önüne geçiyor.

Haber: “Ahmet Davutoğlu Dolmabahçe'de kültür sanat dünyasından isimlerle bir araya geldi.” (25 Mart) Listeye tekrar ve tekrar bakıyor, Şafak Sezer, Serdar Ortaç gibi isimlerin arasında kültür ve sanata dair bir işaret arıyorum. Evet, birkaç tane var.

İster Cumhubaşkanlığı olsun, ister Başbakanlık, sanki listeler aynı eller tarafından hazırlanıyor. Ortak isimlerin çokluğu ve garipliği dikkatlerden kaçmıyor. Acun Ilıcalı, Hande Yener, Alişan, Ercan Saatçi, Necati Şaşmaz, Yavuz Bingöl vs.

Bu manzara birilerini rahatsız ediyor mu, bilmiyorum. Bildiğim, hakkaniyetli olmadığı, iyi görünmediği.

Şarkıcı, oyuncu ve sunucular olmasın değil, olsun. Mesele şu: Kültür ve sanata, edebiyat ve fikriyata emek vermiş, işin çilesini çekmiş, hayırlı hizmetlerde bulunmuş isimler niçin pek yok? Aklıma şimdi, şu anda gelenler: Ahmet Özalp, Mekki Yassıkaya, Mustafa Kirenci, İlhan Kutluer, Mehmet Kahraman, Hasan Aycın, Ali Haydar Haksal, Arif Ay, Nurettin Durman, Mürsel Sönmez… Bu kıymetlerin söyleyecek bir sözü olamaz mı? Konuyla ilgili bir fikri?

Kabul ediyorum; kitle partisi olmak diye bir gerçek var. Nihayetinde, büyük veya küçük, her kitlenin bir özü yok mudur?

Son olarak, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kültürel Kalkınma Eylem Planı'nı açıkladı. (21 Nisan) Yine, şarkıcıların ve oyuncuların çoğunlukta olduğu bir davetliler topluluğu önünde.

Kültür varlıklarını korumak, müzeciliği teşvik etmek, özel tiyatrolar, ören yerleri, yeni istihdam alanları, sanat merkezlerinin inşası… Ömer Lekesiz'in sözleriyle söyleyelim: Dağ, fare doğurmuştur. (Yeni Şafak, 22 Nisan.)

Aynı yazıdan: “Ak Parti'nin zaten problemli olan kültürle imtihanı böyle sonuçlanmamalıydı. Bizim kültür işlerimiz, gerek zamanıyla, emeğiyle ve gerekse maddi imkânıyla kendini adayan vakıf adamlarımız, sanatçılarımız, yazarlarımız ve yayıncılarımızla bugünlere ulaştı. Belli ki, bundan sonra da bu böyle olacak.” Evet, aslımız ve esasımız işte budur. 'Kültürel iktidar' bahsine de buradan bakıyoruz.

***

Zor zamanların mühim işlerinden biri de eleştiriyi ertelemesini bilmektir. Kendimi ancak bu kadar tutabildim.

Yanlış anlamaları önlemek adına hemen söyleyeyim: Devletin veya herhangi bir ajansın önünden geçmişliğim yoktur. Mizacım gereği davetlere katılamıyorum. Son yıllarda çok yaygınlaşan 'akçalı işler'den de hayli uzağım.

Bildiğim, anladığım şudur: Adına kültür, sanat, edebiyat denilen şey, daima kitaplar ve dergiler üzerinden ilerlemiştir. Yazar, yayıncı ve editör. Kâğıt, kalem ve mürekkep. Fikir buradadır. Sözümüz; derdi olan, nesilleri korumaya çalışan insanların eliyle/diliyle bugünlere gelmiştir, ulaşmıştır. Bu zahmetli mücadeleyi hafife alan, ihmal eden her türlü düşüncenin karşısındayız.

Elbette güzel işler oldu, oluyor. Fırsat buldukça onları da yazıyoruz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Tenekeci
27-04-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HÜKÛMET, KÜLTÜRÜ ŞARKICI VE ARTİSTTEN İBARET Mİ GÖRÜYOR?
Online Kişi: 18
Bu Gün: 358 || Bu Ay: 8.962 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.404 || Toplam Tıklanma: 51.933.180