ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3332
Yazar: Sefa Saygılı
MEHDÎ(!) BOLLUĞU

MEHDÎ(!) BOLLUĞUMehdi kavramı ile ilk karşılaşmam 40 yıl kadar önceye gider. Aynı yurtta kaldığımız üniversite öğrencisi bir arkadaşım, “Seni şeyhime götürmek istiyorum” dedi.

Sonra anlatmaya başladı:

“Benim efendi beklenen mehdidir. Bunun delillerini hep görüyoruz, yaşıyoruz. Kendisi keramet sahibi evliya zattır.

Biliyorsun efendinin bağlıları bir hayli kalabalıktır. Aralarında okumuş, iş sahibi, toplumda sözü geçen insanlar bir hayli fazladır. Sonra öyle kerametleri görülen mübarek bir zattır ki olağanüstü hallerinin hep şahidiyiz. Meselâ diğer müritleri gibi benim ne yaptığım onun malûmudur. Yani şu an beni izliyordur. İstiyorum ki şeyhimi tanı ve bağlan. Senin kazançlı olmanı arzu ederim.”

“Çok değil 2 yıla kadar mehdiliği ilân edilecek ve insanlar bunu halka halka kabul edeceklerdir. Efendi de beyaz bir atın üzerinde İstanbul’a girecek ve İstanbul sakinlerini mehdi olarak selâmlayacaktır. Sonrasında Türkiye bolluk ve bereket içinde mutlu insanlar ülkesi olacaktır. Yani altın dönem yaşayacağız.”

Arkadaşımı severdim ve isteğini kıramazdım. Zaten içimi de bir merak sarmış ve ülkemize altın dönem yaşatacağını iddia ettiği bu zatı görmek istemiştim.

Ertesi gün arkadaşım efendinin ikamet ettiği apartman dairesine götürdü. Bir de ne göreyim, ahir zaman mehdisi denen zat oldukça yaşlıydı ve değil ayakta durmak, koltukta bile oturamayan hastalıklı biriydi. Uyukluyor, bazen gözlerini zorlukla açıp çevreye nazar ediyordu.

Arkadaşım selâm verdi. Efendi çevresindekilere “Kim bu?” diye sordu. Arkadaşımı tanıyamamıştı. O kendini tanıttı ama buna rağmen arkadaşımı hatırlayamadı. Belli ki bunama belirtileri başlamıştı. İşin ilginci şeyhinin kendisini devamlı gözetlediğini söyleyen arkadaşımı şeyhi tanıyamamıştı bile.

Dostuma, “Bu muhterem oldukça ihtiyarlamış. Mehdilik yapacak ruh ve beden sağlığına sahip değil” diyecek oldum. Bana çok kızdı. “Rabbim isterse her şey olur” dedi ve ekledi:

“Göreceksin iki seneye kadar mehdiliğini ilân edecek.”

Arkadaşım çok inanmıştı. Tartışmanın bir faydası olmayacağı gibi dostluğumuz da bozulacaktı. Oradan hayal kırıklığı ile ayrıldım.

Aradan birkaç ay geçmişti ki efendinin vefat haberi geldi. 2 sene çıkmadan ahirete intikal etmişti. Mekânı cennet olsun.

¥

Yine o yıllardaydı. Seyrek sakallı bir genç kaldığımız öğrenci yurduna gelmiş bize çıkması yakın olan mehdiyi (!) anlatıyordu. Bağlılarının sayısı 40’a az kalmıştı ve 40 olunca mehdiliğini ilân edecekti.  Aradan bu kadar zaman geçti. Herhalde tamamlanmadı ki ses çıkmadı.

Anlattıklarım bu konuda ilk duyduklarımdı. 40 yıldır bu tür iddialara sık muhatap oluyorum. Meslek hayatımda o kadar çok mehdilik iddiasıyla karşılaşıyorum ki artık bunlar beni şaşırtmıyor. Şu an 10 kadar mehdilik taslayan kişi sayabilirim. İnternete girdiğinizde bile mehdilik iddiasında olan birçok kişi görebilirsiniz. Malatya mehdisi, yok T. Ç. gibi kimseler üstelik kendilerinin mehdi olduğunu anlatan internet siteleri bile açmışlar. Ancak bu kişilerin etrafındaki saf ve temiz insanlara acıyorum, üzülüyorum.

Tabii manik, şizofrenik, paranoid mehdi hezeyanlı kimselerden bahsetmiyorum. Zaten onların psikiyatrik hasta olduğunu herkes biliyor ve çevrelerinde etkiledikleri, zarar verdikleri kişiler pek yok. Geçenlerde muayene için bir genç getirilmişti. Yurtdışında yaşayan ve kendini mehdi zanneden manik taşkınlıkta olan bu genç Türkiye’ye mehdi olduğunu ilân etmek için gelmişti. Önce uçakta ayağa kalkmış ve misyonunu heyecanla, coşkuyla anlatmaya başlamıştı. “Beni kimse ciddiye almadı, koltuğuma oturttular” diye dert yandı.

Tedaviyle düzeldi ve yaptıklarına gülüyordu artık.

Veya daha ileri gidip peygamber olduğunu, kendisine kutsal kitap indiğini söyleyenlere de rastlanabiliyor. Bunlardan Amerika’da yaşayan İskender  Evrenosoğlu’nun Trabzon’da toplantı düzenlediğini ve katılanlardan oradaki birinin elini öpmesini istediğini medyada izledik. Yani o hastalıklı ruh da bir sürü insanı etrafına toplayabilmişti.

İtibar ettiğim alim bir zatın bu konuda söylediği şu sözü hep tekrarlıyorum:

“Kıyamet için tarih veren, kendini veya şeyhini mehdi ilân eden hep mahcup olmaya mahkûmdur.”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sefa Saygılı
21-05-16
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MEHDÎ(!) BOLLUĞU
Online Kişi: 17
Bu Gün: 577 || Bu Ay: 9.181 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.752 || Toplam Tıklanma: 51.939.297