ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / İSLÂM TÂRİHİNDEN
Okunma Sayısı: 3672
Yazar: Tuğba Kaya
İMAM ŞÂFİÎ İYİ BİR ŞÂİRDİ DE

Şiir yazmak hayatı anlamaktır, şair olmak ise bir delilik. İmam Şâfiî, beyni ve kalbi zamanları aşan bir âlim idi…

Bir kitap arıyorum; ki çevremde tanıdık tanımadık sormadığım kalmadı. Hatta Mısır’a giden birkaç arkadaştan bile rica ettim de bir sonuç alamadım. O kitabı bulsam bir anahtar gibi birçok kilidi açacağına inanıyordum. Bulmalıydım ya da en azından bir ipucu olsa bu da bir şeydi. Eski kitapları araştırdım; kitabın kahramanı kimlerle görüşmüş, nerelere gitmiş, hangi âlimin kitabında bahsi geçmiş. Sahifelerin peşine düştüm. Fakat ipuçları hep aynı sınırlı metinlere götürdü beni. Hatta Mısırlı bir âlimin makalesini çevirdim ama yeterli değildi.

Meğer mesele bulmak değil aramakmış

“Kitap olmalı. Muhakkak vardır, karşıma çıkar” diyordum fakat sanki kendini
İmam olmasaydı şair olurdugizliyordu benden. En sonunda pes ettim, “bulamadım” dedim, “bulamıyorum madem, bırakayım.” Meğerse mesele bulmak değil aramakmış, devamlı olmakmış; bir bebek gibi, çocuk gibi pes etmeden hedefine kilitlenmek, asla ümidini yitirmemekmiş. Yani bulmak ya da bulmamak Allah’ın dilemesiymiş. Sonuçtan çok sürece odaklanmak hakkıyla, hakikatli bir tevekkül etmekmiş. Bunu anladığımda çok içim yandı. Keşke aramaya devam edebilseydim fakat şimdi aramıyorum.

Aramakla bulunmaz

Kitabı arama sürecinde öyle güzel kitaplara rastladım ki aradığımı bulamasam da onu anlatan bu kayıp kitabın ne kadar güzel olacağı hakkında emin oldum, bulamasam da kaybetmediğimi ve asıl kaybın aramaktan vazgeçmek olduğunu anladım.

İmam  olmasaydı şair olurduBulanlarsa arayanlardır

İşte böyle bir ruh hali içerisinde, sabahın erken saatleri, Sahaflar Çarşısı kapılarını yeni açmış, belki çoğu sahaf siftah bile yapmamıştı. Ben yani ilk müşteri her bir kitapçıya girdim sordum, hatta olmayacağını bildiğim kitapçılara bile sordum kim bilir belki vardır diye. “Peki İmam Şâfiî’ye ait bir eser var mı elinizde?” dedim. Bana size bahsedeceğim bu divanı uzattı sahaf. (Neden İmam Şâfiî’ye ait bir eser arıyorum; çünkü İmam Şâfiî aradığım kitabın kahramanı ile görüşmüş ve ilim paylaşmış.) “Bu İmam Şâfiî’nin şiir divanı, o sadece iyi bir imam değil, iyi de bir şairdir” dedi sahaf.

Önsözü geçince hayatı göreceksin, sakın şaşırma

Bu kitabı tevafuken buldum. Ayaküstü kitabın önsözünü incelerken, Divan: İmam Şâfiî’nin Şiirleri kitabını bulmamın kaderin bir tevafuklar zinciri olduğunu düşündüm. Divan’ın önsözünü okuduğunuzda bana hak vereceksiniz. Zira şiirlerin derlenmeye karar verilip kitap halini alması da bir tevafuklar zinciriymiş, benim onunla karşılaşmam gibi. Önsözü geçip şiirleri okuduğunuzda ise hayatı anlayacaksınız. İmam Şâfiî hazretlerinin şiir divanını okumadan, “mezheb imamı da şiir mi yazarmış?” demeyin. Hele siz bir de onun “Allah’tan gayrisine meydan okuyan mısralar”ının içine dalın da şiir ve şair nasıl olurmuş görün. “İyi şair, gömleğinden sıyrılmış kara bir yılana benzer; şiirse onun salyası ve özüdür” onun deyimiyle. İmam Şâfiî’nin şiirlerini A. Ali Ural derlemiş ve tercüme etmiş. İmam Şâfiî’nin birçok eseri taranarak ve özverili bir çalışmayla Şule Yayınları tarafından bizlere sunulan bu eser, şiiri ve şairi ve de İmam Şâfiî’yi seven herkesin okuması gereken bir başyapıt.

O hadis İmam Şâfiî’ye işaret ediyor kimi âlimlere göre
İmam olmasaydı şair olurdu

Muhammed bin İdris İmam Şafiî, bugün Filistin toprakları içinde yer alan Gazze şehrinde doğdu: Hicrî 150, milâdi 767 yılında. Tabiri caizse hayatını ilim ve âlimlerin peşinde koşarak geçirmiş bir deha. İmam-ı Azam’ın vefat ettiği yıl doğmuş. Bir âlim olduğunda ise İmam-ı Azam’a olan hayranlığını hep dile getirmiş. İmam Malik’e talebe olmuş, İmam Hanbeli’yi yetiştirmiş. Mekke’den Medine’ye, Bağdat’tan Hindistan’a, Mısır’a seyahatler ederek ilmi kaynağından almış. Mekke’de Harem-i Şerif’te talebelerine ders vermiş. Hac zamanında devrin âlimleri gelir onun ilminden faydalanırmış. “Kureyş’e sövmeyiniz, zira Kureyşli bir âlim yeryüzünü ilimle doldurur” hadis-i şerifi, Kufeli âlimlere göre, İmam Şâfiî’ye işaret eder.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Tuğba Kaya
29-06-10
E mail: Dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İMAM ŞÂFİÎ İYİ BİR ŞÂİRDİ DE
Online Kişi: 17
Bu Gün: 549 || Bu Ay: 8.362 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.442 || Toplam Tıklanma: 52.155.064