ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 2004
Yazar: Muhammed Berdibek
DİASPORADA YENİ BİR DİN: FETHULLAHÇILIK

DİASPORADA YENİ BİR DİN: FETHULLAHÇILIKHz. Muhammed'in kızı Hz. Fatıma'dan isimlerini aldıklarını iddia eden bir grup 909'da Tunus'ta Fatımi devletini kurdu. Yediciler ve İsmaililer olarak da adlandırılan Şiiliğin bu alt mezhebi, oldukça hızlı bir şekilde yayılma imkânı buldu. Kısa bir sürede Kuzey Afrika'nın tamamının ellerine geçirdiler. Bu yayılmanın en önemli hedeflerinden biri Mısır'dı. Fatımiler, Mısır'ın tarihsel öneminin farkındaydılar. Dolayısıyla onlar Mısır'ı öncelikli olarak fethedilecek merkezlerden biri olarak kabul etiler ve 970'da Mısır'ın fethi gerçekleşti. Ülkenin fethiyle birlikte, Kahire adında bir şehir kuruldu. Şehir, Fatımilerin siyasi, kültürel ve dinsel merkezi olarak tasarlandı. Bu tasarımın en önemli parçası, Şii-İsmaili düşünce sisteminin öğretilmesi ve yaygınlaştırılması için kurulan El Ezher Cami ve Medresesi oldu.

Daha sonra Selahaddin Eyyubi'nin Mısırı fethetmesiyle Ehli Sünnet geleneğinin önemli bir merkezi olan bu yapı, yaklaşık iki yüzyıl boyunca dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Şii öğrencilere eğitim sunuyordu. Bu eğitim imkânlarından yararlanmak isteyen öğrencilerden biri de Hasan Sabbah adında bir İranlıydı. Hasan Sabbah, Kahire'de bulunduğu süre zarfında muhalif bir çizgi izliyor ve birçok din adamını rahatsız ediyordu. Dolayısıyla kısa bir sürede, Kahire'den kovuldu.

Mısır'dan kovulan Hassan Sabah, bugün İran'ın Kazvin şehrinde bulunan ve Elburz dağlarının yüksek tepelerine Alamut Kalesine yerleşti. Güçlü propaganda aygıtlarıyla nüfus alanını genişleten ve Selçuklu Devletinin çeşitli kademelerine sızarak korkunç katliamlar gerçekleştiriyordu. Kendilerine Haşhaşiler de denen bu grup, Fatımilerin yıkılışından sonra (Nizariler olarak) 1273'te Moğollar tarafından darmadağın edilene kadar faaliyetlerine devam ettiler.

Moğolların yıkımı çok dramatikti. Uzun bir süre yer altına çekilen bu topluluğunun, 19'uncu yüzyılda faaliyetlerini artırmaya başladılar. Yine bu dönemde, “Ağa Han" unvanını kullanmaya başladılar. Nizarilerin 46. İmamı ve İlk Ağa Han unvanını taşıyan Ağa Hasan Ali Şah liderliğinde, 1830'lu yılların sonunda yönetime oluşturdukları tehdit ve bunun karşılığında ortaya çıkan siyasi baskılardan dolayı İran'ı terk etmek ve Hindistan'a yerleşmek durumunda kaldılar. Yönetim merkezini Bombay olarak belirleyen bu topluluk, dönemin hâkim gücü İngiltere'nin de desteğiyle önce Hindistan alt kıtasında, daha sonra Doğu Afrika etkin eğitim ve sivil toplum ağlarıyla genişlemeye başladılar. Bu genişlemenin en büyük açılımlarından biri de evlilik bağlarıyla bulundukları ülkelerde vatandaşlık elde etmek ve yayılmaktı.

1960'lı yılların sonundan itibaren, “Hasan Sabah" ve “Ağa han" modellemesinin bir benzeri İzmir'de Fethullah Gülen adındaki bir vaiz tarafından şekillendirildi. Bu örgütlenme modeli, birçok yönüyle tarihsel referanslardaki İsmaili örgütlenme modeline oldukça benziyordu: İmamın Tanrısal konumu, etkin hücre ağları, gizliliğe dayalı büyüme, eğitimde dev atılımlar.

Yine bu dönemde, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra, İngiltere'nin süper güç konumunu kaybetmesiyle yeni bir süper güç doğuyordu: ABD. ABD, tıpkı İngiltere gibi bölgesel anlamda etkin olabilecek bütün yapılarla işbirliğine gitti. 1960'lı yılların ortasından itibaren başlayan çıkar ve ülkü birlikteliğinin ilk kuşkulu tavrı, 1999'da Özbekistan'da ortaya çıktı. Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov, Fethullah Gülen cemaatinin açtığı okullarda çalışan 5 ABD'li ve 3 Türk öğretmenin CIA ajanı olduğunu iddia ederek tutuklamasıyla başlayan süreçte, Gülen okulların tamamı kapatılmıştı. İslam Kerimov'un İslama yönelik kuşkulu bakışı, onun iddialarının görmezden gelinmesine sebep oldu. Aynı yıl Fethullah Gülen'in ABD'ye gitmesi bile kimseyi ciddi anlamda kuşkuya düşürmemişti.

Fakat 15 Temmuz gecesi, F16'ların Ankara ve İstanbul semalarında alçak uçuşlar yapması, Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili iddiaları hiç de asılsız olmadığını gösterdi. Buna rağmen bir kesimin, darbe girişimin arkasında Fethullah Gülen'in oluşunun neredeyse şüphe götürmez bir gerçek olduğu bir dönemde bile ona atfedilen Tanrısal konumdan ve masumiyetine olan inanç, diasporada yeni bir dini örgütlenme modelinin ortaya çıkacağını gösteriyor.

Malum diasporadaki örgütlenmelerde, anavatandan yaşanan kopmalar, bu tarz yapıları daha fazla radikalleştiriyor. Gülen örgütünün Güney Afrika, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkelerde yerel unsurlarla yaptığı evlilikler, nüfuz alanı geniş insanlarla yaptıkları işbirlikleri, sermaye-rant ilişkileri, bunları sadece Türkiye için değil küresel bir tehdit olarak ortaya çıkarmaya yetiyor da artıyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Muhammed Berdibek
05-09-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİASPORADA YENİ BİR DİN: FETHULLAHÇILIK
Online Kişi: 10
Bu Gün: 300 || Bu Ay: 5.870 || Toplam Ziyaretçi: 2.195.509 || Toplam Tıklanma: 51.876.958