ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2101
Yazar: Ömer Lekesiz
Tarikat ve cemaat tartışmasında üzerine vazife olmayanlar sussun ilgililer netleşsin

Tarikat ve cemaat tartışmasında üzerine vazife olmayanlar sussun ilgililer netleşsinMal bulmuş mağribi gibi

Fetullah Gülen'in onca sevgi ve barış vurgularına, çiçek çocuk güzellemelerine rağmen, FETÖ gibi bir terör örgütünü üretmiş olması, masonik bir ajan yöntemiyle ilgili telkinlerini ve kurgularını (kumpaslarını) din dilini kullanarak yapması ve sonuçta yüzlerce masumun şehadetine, yaralanmalarına sebep olan darbe tanımlı bir teröre baş vurması, Kemalist-Laikçi-Sol kesim için de İslam'ı kötülemede yeni bir imkan oluşturmuştur.

Öte yandan, malum kesimin (15 Temmuz ruhunun arkasına da saklanarak) İslam'ı kötülemek için FETÖ'nün cürümlerine mal bulmuş mağribi saldırışını, tasavvufa / tarikatlara olan düşmanlıklarını serdetmelerinde bir fırsat olarak gören kimi Müslüman münevverler de bilerek ya da bilmeyerek, aynı tutumun içine yerleşivermişlerdir.

Konunun hassas noktasının, tasavvuftan / tarikatlardan kasıtla İslam düşmanlığı olduğunu bilen Müslüman münevverlerse, ilgili savunmalarının ve eleştirmelerinin istikametini ya tam belirleyememişler ya da aşırı tutucuların saldırma – saldırılma psikolojisi içinde ürettikleri gürültüde seslerinin boğulmasına engel olamamışlardır.

Dolayısıyla,

1-Tasavvuftan / tarikattan kasıtla İslam düşmanlığı yapmak;

2-Tasavvuf nazariyatına mahsus kimi eleştirileri, tarikatlara mahsus kimi uygulamaların eleştirisiyle eşitleyerek, tartışmanın mahiyetini belirsizleştirmek;

3-Tasavvufun doğuş şartlarıyla, tarikatların ve muhafazakar görünümlü modern cemaatlerin var oluş şartlarını genel bir toplam içinde değerlendirmek;

4-İlgili ekonomik ilişkilerdeki erişilen sonuçları, sebeplerinden bağımsız olarak çözümlemek,

şeklindeki dört husus birbirine karıştırılmıştır ki, halen de televizyon ekranlarında yürüyen ilgili tartışmalarla bu karıştırma kesif bir bulandırmaya evrilmek üzeredir.

Bu dört husustan ilki, diğer üçünün de onlar için istismar malzemesi olmayacak şekilde ayrıştırılması halinde, kolay karşı çıkılabilir bir açıklığa sahiptir.

Şöyle ki, dinin emirleri ve tasavvuf Müslümanın meselesidir. Kendi meselesi olmadan (yani İslam inancının içinde durmadan) bu konuları dillerine dolamaya kalkışanların kastında apriori bir olumsuzluğa hükmedilir.

Çünkü laikliğin yasayla belirlendiği koşullarda, bir laik sadece kendi inanışına bakar. Eğer kendi inanışına bakmıyor, diğer inançlara da onu yeniden dizayn etmek, istikamet çizmek şeklinde vaziyet etmeye kalkışıyorsa bu onun laik olmadığını, bilakis laikçilik yaptığını gösterir. Bu durumda, bir laikçi ile tartışılabilecek olan da, onun başka inançlara dair yaptığı yanlışlamalar değildir, bizzat kendi tutumunun yanlışlığıdır.

Diğer üç hususa gelince:

Tasavvuf nazariyatı, kelamdan felsefeye uzanan geniş bir yelpazede metafizik düşünmeyi düşünme çabasının toplamı olarak, bizim en önemli mirasımızdır.

Adı üstünde nazariyat, pratikler üzerine kurulmaz, düşünmeyi düşünmenin imkanları, bunların genişletilmesi ve yeni zamanda sürdürülmesi üzerine kurulur.

Bu manada, insan-ı kamil'den mehdiyyet'e uzanan çizgide düşünmek, öncelikle o düşünmenin telvinini yapmaktan ibaret olur ki, telvin ise pratik karşılığı olan, ferdin zihninden öte varlığa çıkan bir bilgi değildir, tahyile bağlı zevki bilginin biri türüdür.

Bu durumda mahiyeti ve maksadı masaya yatırılacak olan asıl husus, bir tarikata bağlanma hususudur.

Tarikata bağlanmaktan maksat, İslam'ı daha iyi yaşama çabasından ibarettir. Ebu Hamid'in kelimeleriyle, Fakih'in amelinin sıhhatine, mutasavvıfın ise amelinin Allah tarafından makbul olması için sadece sahih olma şartlarına ve farzlarına değil âdâbına, sırlarına ve mânâlarına da dikkat çekeceğini bilen bir Müslüman, amelinin sıhhati için bir fakihe (mezhebe), o âdâbın, sırların ve manaların tahsili için de bir tarikata bağlanır.

Farklı niyet ve maksatla bir bağlanma ya kusurludur ya da kelimenin tam hakkıyla yanlıştır.

Bugünün Müslüman münevverine düşen, söz konusu kusurun, yanlışlığın mahiyetini, oluşma şartlarını, evrilme cihetini belirlemek ve buna karşılık, doğrultulmanın, temizlenmenin esaslarını yeniden ve yeniden hatırlatmaktır.

Müslüman yanılmaktan, şaşırmaktan, kirlenmekten berî değildir çünkü o, nefsinin olumlulukları kadar olumsuzluklarına da sürekli olarak maruzdur.

Kur'an'ın üçte ikisi dosdoğru olmaya, yanılmaktan ve yanlışa düşmekten sakınmaya, Allah'a ve Peygamberi'ne teslim olarak temizlenmeye dair ayetlerle yüklüyken, düşünen Müslümanlara da yanlışlığın sahiplerini deşifre etmek değil, onları temizlenmeye yönlendirmek düşer.

Aksi halde hepimizin hayatı mevcut yanlışların pornografisini yapmak gibi genel bir yanlışa oturur da bunun farkında bile olamayız.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
07-10-16
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Tarikat ve cemaat tartışmasında üzerine vazife olmayanlar sussun ilgililer netleşsin
Online Kişi: 17
Bu Gün: 526 || Bu Ay: 9.749 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.529 || Toplam Tıklanma: 51.945.281