ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KÜLTÜR ve MEDENİYET
Okunma Sayısı: 3130
Yazar: Süleyman Seyfi Öğün
lll. MİLLÎ KÜLTÜR ŞÛRÂSININ ARDINDAN

lll. MİLLÎ KÜLTÜR ŞÛRÂSININ ARDINDAN3-5 Mart târihleri arasında, Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın himâyelerinde ve Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Nâbî Avcı'nın riyâsetlerinde tertip edilen III. Kültür Şûrâsı tamamlandı.

Çok sayıdaki komisyonun titiz çalışmasının eseri olan raporların, Bakanlığın alacağı kararlara ilham vermesi bekleniyor. 'Bekleniyor' diyorum; çünkü bugüne kadar yapılmış olan şûrâların raporlarından çıkan tekliflerin hayâta geçme oranının son derecede düşük olduğu biliniyor. Bu gerçeğin neticesi olarak, tanık olduğum “off the record“ sohbetlerde bir belirsizlik olduğunu hissetmedim değil. Yâni, nihâyetinde bürokrasinin bildiğini okuyacağından dem vuranları; bunca çabanın çöp olacağı yolunda karamsarlık sergileyenleri işittim.

Bir kere peşinen bir husûsu vurgulamak gerekiyor: Tavsiye niteliğindeki raporların tamâmıyla hayâta geçmesini kimse beklememelidir. Ama oranlar gerçekten de mühim bir rôl oynuyor. Burada nihâî olarak belirleyici olan gerçekten de karar alıcı olan bürokrasinin niyetidir.

Türkiye, kültür savaşlarının harâretli yaşandığı bir memleket. Bu açıdan sicilimizin hiç de hoş olmadığını îtiraf etmeliyiz. Bugüne kadar kültür işlerine bürokrasinin bakışı endoktrinasyon; veyâ kültür aşılama kaygıları üzerinden şekillendi. Tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan bir bakış bu. Gâliba kültürün ekip biçmek ve yetiştirmek meâlindeki birinci derecedeki manâsını hep abarttık. İnsanları, üzerinde her tür şekillendirmeyi kolaylıkla yapabileceğimiz , hamur kıvamında boş plâkalar gibi gördük. Her iktidâr, kendisine yakın bir bürokrasi ile çalıştı ve siyâsal amaçları doğrultusunda gerçekten de “bildiğini okudu”.. Türkiye Cumhûriyeti târihinde bugüne kadar sâdece iki şur'anın yapılmış olması bunun tipik göstergesidir. Özellikle II. Millî Kültür Şûrâsı'nın 12 Eylül Askerî idâresinin hâkim olduğu günlerde yapılmış olması dikkât çekicidir.

III. Şûrâ'dan umutlu olmamızı sağlayan husus da tam burada ortaya çıkıyor. Toplantılara hâkim olan genel iklime baktığımda; daha önce tertip edilmiş olan şur'aların menfî neticelerinin idrâkıyla harekete geçildiğini görüyorum. Yâni burada, siyâsal kaygılarla organik bir kültürün nasıl inşâ edileceği; yâni bir kültür mühendisliği fikrinden değil; daha çok düzenleyici, eşgüdümleyici bir ilkeden hareket edildi. Kısacası “kültürün sivilliğini” teslim eden bir bakış açısı hâkimdi. Burada, herkesin zarif, kompleksiz davranışlarını bildiği ve saygı duyduğu Sayın Nâbî Avcı'nın bizzat bir kültür adamı olmasının reddedilemez bir payı olduğunu teslim etmeliyiz. Dikkâtimi çeken ve umutlu olmamı sağlayan bir başka husus, oranını bilemeyeceğim ama kültür bürokrasisi içinde vasıfları ve konuya hâkimiyetlerini sergileyen bir ekibin varlığıydı. Meselâ görevli olduğum komisyonda saatler süren sunum ve müzâkerelerin nasıl süzüleceği ve ortak bir rapora nasıl süzülüp yansıtılacağından endişe ediyordum. Bizlere Bakanlığın verdiği becerikli ve dikkâtli bir editoryal kadronun bu işin altından başarıyla kalktığını görmek beni umutlandırdı.

Türkiye'nin sâhip olduğu kültürel birikim ve dinamikler konusunda sürdürülebilir bir farkındalık ve sorumluluk şuuru doğurmak; kültürün fonlanmasında kaynak arttırımını sağlamak ve dağılımındaki öncelikleri tespit etmek, merkezî ve yerel yönetim ağı içinde yer alan çok sayıdaki kültür kurum ve kuruluşu arasındaki eşgüdümü optimal ölçekte sağlamak, nitelikli kadrolar yetiştirmek gibi ÷çok sayıda teknik meseleyi teşrih masasına yatırmak bu şûrânın ana doğrultularından birisini oluşturuyordu. Diğer taraftan, farklı kültürel alanlardan gelen; alanların asıl sâhiplerinin görüşlerinin ortaya çıkardığı birikim, bakanlığın ve ilgili kurum ve kuruluşlarının önünü daha net görmesini sağlayabilecektir.

Temennim; bu şûrâların belli aralıklarla tekrar edilmesi ve pratikteki karşılıklarının tâkibi ve sağlamalarının yapılabileceği dinamik bir sürece oturtulmasıdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Süleyman Seyfi Öğün
06-03-17
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
lll. MİLLÎ KÜLTÜR ŞÛRÂSININ ARDINDAN
Online Kişi: 18
Bu Gün: 510 || Bu Ay: 9.114 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.613 || Toplam Tıklanma: 51.936.955