Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar) | Okunma Sayısı: 3793 |
Biz günahkârız; meyvası nûr olacak ruh tarlasını harâbe yaptık. Biz çocuklarımıza zulmettik; ezel bezminde yaşanan hayatın rüyâsını yeryüzüne indiren yavrularımızın getirdiği ilâhî emânete değer vermedik. Onu kendi rüyâsının âleminde elinden tutup adım adım yürüterek hakîkatin mihrâbına ulaştıracaktık. Çocuk dediğimiz melek varlıkta samîmiyet, sevgi, ümit… bunların hepsi vardı. Biz onun rûhundaki bu ilâhî tohumları, cennet kapılarını aydınlatacak olan nurları inkişâf ettirecekken, onu kendi dünyasından çekip ayırdık. Kendi zevk, menfaat, riyâ ve zulüm zindanımıza soktuk.Ondaki ruh cevherinin, daldığı rüyâ içindeki Allah’a götürücü olgunlaşmayı yalanladık. Yerine kaba maddenin (nefsin, tenin) dürtmeleriyle kımıldanan kirli iskeletin bütün isteklerini doldurduk.
Biz suçluyuz; îman aşkıyla dolup taşan mâsum kalpleri zehirledik. Aşk ihtiyâcıyla yanan gönülleri kararttık. Peygamber’in gösterdiği yolun remz olduğu itaati isyâna tebdîl ettik. Çocuklarımızın gözlerinde parlayan teslîmiyet sevgisini öldürdük; yerine hoyrat saldırışları koyduk. Bir “büyük gün” gelince bize mutlaka sorulacak: Gözlerinde îman, gözyaşında Allah görünen yavruya nasıl kıydık? Bizden, kalbine yapılacak kuvvet aşısı, hakîkat rüyâsına tutulacak ışık isteyen, temiz rûhundaki himâye ihtiyâcıyla bize sığınan Allah kuzusunu nasıl boğazladık? Onlar bizimdir de onun için değil mi? Acaba bizim olacaklar mı? Acaba bin bir zehirle zehirlediğimiz, yalanı, fitneyi, hırsı ve kîni öğrettiğimiz, elimizin ve dilimizin her kımıldanışıyle ruhlarına zulmü aşıladığımız çocuklarımız gerçekten bizim olacaklar mı? Onlar, cennet yolunu arayan o mâsum yürüyüşleriyle dünyamızda dolaşırlarken, biz, onları arkadan vuran kahpe eller gibi takip ettikten sonra, onlar, yarının îmanlı ve temiz neslini meydana getirecekler midir? Mezarımızda dolaşacak ayaklar, acaba Allah’ın emâneti olan o melek adımlar mı olacak? Yoksa, yoksa?...
Çocuk denen ve nüsha-i kübrâ olan bu ilâhî cevherden bin bir hayvanın hırslarıyla yüklü çehreler çıkarmak hüner mi, inkılâp mı, nedir dersiniz?...
Şûle, sayı: 4, Ekim 1962
Var olmak, Dergâh Yay. s.97
NOT: Vurgular bize âittir. (Doğruluş)
Yazar: Nurettin Topçu |
28-07-09 |
||
E mail: Mail Adresi Yok | Tweet | ||