ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 1629
Yazar: Vedat Bilgin
EROL GÜNGÖR

EROL GÜNGÖR

Milliyetçi, demokrat ve muhafazakâr bir düşünür

‘Din değişmediği halde insanların onunla ilgili anlayışları değişiyorsa, o zaman bu değişmenin sebeplerini dinde ve insanlarda değil, fakat onların dışındaki şartlarda aramak gerekir.’ Erol Güngör Bey’in bu tespiti Müslüman toplumların yaklaşık iki yüz yıllık sorunlarını anlamak bakımından önemli bir hareket noktasıdır. “Müslüman toplumların esas ihtiyacı ‘değişmeyi bir sosyal mesele’ olarak kavramalarıyla ilgilidir. Toplum denilen varlık alanında yaşanan değişmeler anlaşılmadan medeniyet meselesini kavramak mümkün mü?”

Kasvetli bir İstanbul gününde Beyazıt Camii’nin önünde toplanan insanlar neden bu kadar üzgündüler? Sadece üzgün mü, sanırım bu ifade tek başına durumu anlatmaya yetmeyecek, düşünceli ve kederli demek durumu anlatmak bakımından daha gerçekçidir. 1983’te ülkede 12 Eylül darbesinin soğuk yüzü neredeyse her yere yansımıştır. Camide vakit namazını kılanlar çıkıp dışardaki kalabalığa katıldıkça, topluluk sayılamayacak kadar artmaktadır. Kalabalıkta bir araya gelenler, yanındakilere şaşkınlıklarını yaşadıkları hüznü ve kederi anlatmaya çalışmaktadırlar. Cenaze namazına duranların çoğunluğunu, neredeyse tamamını 20’li yaşlarındaki gençler oluşturuyor. Mehmet Genç, Mehmet Eröz, Emin Işık beyler başta olmak üzere çoğu hocanın meslektaşı, dava arkadaşı olan şahsiyetlerden oluşan kırklı yaş kuşağının o günkü yüz ifadeleri, gözlerinden süzülen yaşlar anlatılacak gibi değildir… Hocanın tabutu eller üzerinde, çalıştığı Edebiyat Fakültesi’nin önüne kadar taşınırken kalabalıktan gelen tekbir seslerinin arkasından gök gürlemesi gibi yükselen ‘Ya Allah Bismillah Allahuekber’ nidasında 12 Eylül’ü protesto edildiğini hissetmemek mümkün değildi.

Sosyal mesele nedir?

24 Nisan 1983 günü bu dünyadan ayrılıp Hakk’a yürüdüğünde Erol Güngör Hoca sadece 45 yaşındadır. Geride yüzlerce makale yazı, çağını çok iyi anlayan yirminci yüz yılın büyük düşünce adamlarının önemli kitaplarından, o güzel Türkçesiyle yaptığı tercümelerle dilimize kazandırdıkları ve elbette o ölümsüz kitapları kaldı.

“Hocanın ‘İslam’ın Bugünkü Meseleleri’ ve ‘İslam Tasavvufunun Meseleleri’ kitapları sadece biz Türkler açısından değil, yeryüzündeki bütün Müslüman topluluklar açısından bilhassa onların aydınları açısından paha biçilmez derecede önemli eserlerdir ve bu kitaplar bugün de üzerinde durulması gereken tartışılmasına ihtiyaç duyulan meseleleri sadece ele almakla kalmayıp onlarla ilgili analizler ortaya koyan, tezleri olan çalışmalardır.” Erol Güngör Bey’in bir sosyal bilimci olarak verdiği eserler bir yönteme dayanmaktadır; O aynı zamanda sosyal psikoloji üzerinde uzmanlaştığı için medeniyet, toplum ve kültür meselesinin sosyolojik boyutlarını olduğu kadar psikolojik yönlerini zihniyet ve düşünsel farklılaşmalarını da derinlemesine analiz etmekle kalmaz ortaya yeni fikirler koyar.

Milliyetçi bir aydın

Erol Güngör düşüncesinde milliyetçilik meselesi temel bir fikirdir. Milliyetçilik bir modernleşme ideolojisi olarak bir halkın kendi kültürünü, tarih anlayışını modern şartlarda yeniden sentezlemesi, yeni bir gelecek yaratmanın toplumsal psikolojisi, motivasyon kaynağıdır. Milletleşme süreçleri tarihsel olaylardır ve bunları kategorize ederek bazı dönemleri ayırıp tarihten çıkarmaya kalkmak kültürel kopukluğa yol açacaktır.

“Mesela Osmanlı dönemini, hatta daha ileriye gidip Selçuklu tarih ve kültürünü, o dönemin birikimini yok saymak nasıl bir hastalıklı tavırdır! Batılılaşma ideolojisi etrafında Türkiye’de yapılmaya çalışılan yanlış da budur. İşin ilginç tarafı tarih ve kültür bir süreklilik içindedir, onu dönemlere ayırıp tasfiye etmek imkânsızdır fakat bu yanlış politika kültürde travmalara sebebiyet verecektir.” Bu bakımdan Batılılaşma ideolojisi her şeyden önce bir halkın kültürüne karşı bir saldırı niteliğindedir. Erol Güngör Bey’e göre çare halkın kültürüyle devletin arasındaki çatışmanın ortadan kalkmasıdır ki bunun yolu demokrasiden geçmektedir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Vedat Bilgin
24-04-17
E mail: aksam.com.tr
 
 
Yorumlar: 2
Zormemed
Arap Düşmanlığını İslam Düşmanlığı sayan Erol Güngör
Tarih : 28-04-17

"Bizim İngiltere Rusya gibi düşmanlarımız vardı" diyerek Yunan'ı düşman olarak tanımayı "zül" gören E Güngör eski rakiplerimizle tekrar birinci lig'de oynadığımızı görseydi kime destek verirdi dersiniz?

 
Zormemed
Bir Yıldız Doğmuştu Fikir Dünyamıza
Tarih : 28-04-17

Avni Özgürel Beyefendi bu Yıldız'ın erken kaydığını söyler. En güzel çiçekler de az ömürlü olurmuş . Erol Güngör ismi "Akıncılar" şiiri kadar heyecanlandırıyor beni... Yaşasaydı , bugünkü siyasi çizgisi de belliydi: Haçlı güruhuna ," Batı İpotekli " kafalara ,kendi tabiriyle "entellektüalistlere" karşı ,yerli ve milli olana destek verecekti. Milliyetçilik ise o devrin şartlarında , kendini ifade için bugünkü kavramları kullanmaktan kaçınan münevverin sığındığı bir dar çerçeve idi...

 
EROL GÜNGÖR
Online Kişi: 27
Bu Gün: 175 || Bu Ay: 4.729 || Toplam Ziyaretçi: 2.212.614 || Toplam Tıklanma: 52.078.674