ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1291
Yazar: Gökhan Özcan
CANI İNCİTME!

CANI İNCİTME!İyilik son nefesini verdiğinde kopacak kıyamet!

Sakın incitme bir cânı
Yıkarsın Arş-ı Rahmân’ı

buyuruyor Alvarlı Efe hazretleri...

Vurma! Kırma! Dökme! Acıtma! İncitme! Yakma! Yıkma! Yaralama! Karalama! Utandırma! Üzme! Bozma! Kirletme! Parçalama! Kendini sakın! Ve özneler için fiillerin dahi bir ağır imtihan olduğunu unutma sakın!

Kuşeyrî Risalesi’nden hakkın hukukun adını koyan ve beni, seni, bu zamanın bütün insanlarını içinden tutup silkelemesi icap eden bir Bâyezîd-i Bistâmî menkıbesi: “Bâyezîd (ks), bir camide asasını yere çakmışken, asa düşer ve yine orada duvara yaslı duran, yaşlı bir adamın bastonunu devirir. Namazdan sonra Bâyezîd (ks) hazretleri, adamın evine kadar gider ve “Hakkınızı helal edin!” der. ‘”Çünkü bastonunuzu eğilerek alma ihtiyacı duymanızın sebebi, benim asamı hatalı bir şekilde yere dikmemdi”

İncittiğimiz her candan kendi canımızın da incindiğinin farkında mıyız? Kötülüğümüz iyiliğimize her galip geldiğinde yenildiğimizi biliyor muyuz? Günaha direncimizi her kaybettiğimizde kalbimizdeki kara lekenin büyüdüğünü hatırımızda tutuyor muyuz? Nefsimizin dediği her olduğunda biraz daha azaldığımızın, eksildiğimizin, çözüldüğümüzün şuurunda mıyız? Kötülük, günahlar ve nefsaniyet o kadar kapladı ki yeryüzünün her köşesini; hayır ve bereket çekiyor elini eteğini hayatımızdan, hissediyor muyuz? Hissediyor muyuz; yoksa bu habis illete, bu bulaşıcı hissizleşmeye, bu müzmin hissiyatsızlaşmaya kapılıp gidiyor muyuz?

“Ben sana çok dualar yolladım/ Gücümce hamd ve senalar yolladım/ Sen bana akıl-fikir vermiştin/ Suç benim Rabb’im, ben çuvalladım” diye yazmış üstad Hüsrev Hatemî, selam olsun.

Bu rahmet ve mağfiret ayının geriye kalan sayılı saatlerinde yapılacak belki de en hayırlı iş, biraz kendimizi toparlamak ve el açıp boyun bükerek, kalbî bir besmeleyle yeni bir hayata, yeni bir başlangıca niyet etmektir, Allah-u âlem.

Bazen en doğru istikamet gözü kapalı gittiğini anladığın yerden geri dönmektir.

“İçim titriyor” dedi beyaz saçlı adam, “dışımda olup bitenlerden!”

Kötülük esarettir insan için; kötülüğü yenmeden kurtaramayız insanlığımızı esaretten. İyilik özgürlüktür; özgür olamayız içimizde iyilikten bir insan inşa etmeden.

“Bana bir iyilik yapar mısın?” dedi karşıdan gelen. “Sen bana yaptın bile!” dedi orada duran.

Biri sana el açtıysa geri çevirme! İhtiyacının sahihliğini sorgulamaya takılıp kalma! Yanlış bir hesabın içinde olan zaten kaybetti. Peki ya sen, kapını çalan bir iyilik fırsatını şüphelerle heba ederek sen kaybetmedin mi?

Bir şey yaptın ve sana içinde bir kuş kanat çırpmaya başlamış gibi mi geldi; işte o an, kalbinin çarpıntısı seni bir kuş gibi hafifleterek iyiliğin sonsuz maviliklerine yükseltti.

İyilik iyi gelir insana, kötülük de kötü.... İkisini birbirinden ayırmak o kadar da zor değil!

Uzun yaşarsa kötülüklere mağlup olmaktan, kısa yaşarsa yeterince iyilik yapamamaktan korkan insanlar da var.

“Selamün aleyküm... Ve aleykümselam...” dedi meczup, “İşte bütün mesele bu!”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Gökhan Özcan
22-06-17
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CANI İNCİTME!
Online Kişi: 18
Bu Gün: 337 || Bu Ay: 9.560 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.267 || Toplam Tıklanma: 51.942.938