ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2662
Yazar: Ali Erkan Kavaklı
TÜRKÇE KİTAPLARINDA UYDURMA DİL SALTANATI

 

Dönüp dolaştırmadan hemen konuya girelim ve çocukları ilköğretim ve liseye giden velilere şu kelimelerin anlamlarını soralım: `Ön ad, ilgeç, belirteç, adıl, direngen, eylemsi...` Hepimizin bildiği gibi Ecevit dönemi Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu zamanında `hayat, haysiyet, ilim, hür, isim, istiklâl, kabiliyet, karakter, medenî, medeniyet, memleket, millet, millî, milliyetçi, nesir, nesil, nutuk, nakarat, örf, şîve, tenkit, terbiye, vasıf, vatan` gibi birçok kelime yasaklanmıştı. Değerli Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, sağ olsun bir genelge ile bu kelimeleri hürriyetine kavuşturdu. Değerli Hüseyin Çelik`in bilmesi gereken bir şey var: Ders kitapları yazılıp bittikten sonra Metin Bostancıoğlu, Ankara`da Tâlim Terbiye Kurulu`nu tamamıyla yandaşları ile dolduramadığı günlerde bir ön Türkçeyi bozma komisyonu kurdurdu. Ders kitapları, Tâlim Terbiye Kurulu`na arzedilmeden bu komisyon, ders kitaplarının dilini bir güzel benzetti. Şimdi asil bir komisyon kurulup ders kitaplarından uydurma kelimelerin temizlenmesi gerekir. Aksi halde okulda çocuğumuzun okuduğu kitapları biz anlamaz oluruz. Yukarıdaki kelimelerin hepsini, Fil Yayınları`nın yayınladığı, Millî Eğitim Bakanlığı`nın bedâva dağıttığı İlköğretim 6. 7. ve 8. sınıf Türkçe kitaplarından aldım. Bu kitaplarda öyle kelimeler var ki uzmanının bile anlaması güç. Bu kitaplar, `ilgeç, belirteç, adıl, ön ad, sözcük, tümce, öykü, eylem, eylemsi` gibi kelimelerle dolu. Üstelik bu kitabı yazanlar, bu kelimeleri isteyerek tercih etmiş değiller.

Liselerde okutulan Türk Dili ve Edebiyatı, Kompozisyon, Türk Dili kitaplarını yazdığımız zaman, komisyon üyeleri olarak Ankara`ya çağrıldık. `Türkçe`yi bozma komisyonu` tarafından kitapların dilini değiştirmeye zorlandık. Dil yobazlarına ben direndim, ama arkadaşlar emekler boşa gitmesin diye râzı olmak zorunda kaldılar. Yukarıdaki dil bilgisi terimlerinin halk diline yerleşmiş karşılıkları olan edat, zarf, zamir, sıfat, kelime, cümle, hikâye, fiil, fiilimsi gibi kelimeleri anlamayan var mı? Bostancıoğlu döneminde, kafiye yerine uyak, mısra yerine dize, inatçı yerine direngen, çaba yerine uğraş, hikâye yerine öykü, fiil yerine eylem, fiilimsi yerine eylemsi kelimeleri zorla kitaplara kondu. Yüzyıllardır halk tarafından kullanılan kelimeler atıldı; yerine hiçbir çağrışımı olmayan yeni ve uydurma kelimeler kondu.

Yüzyıllardır kullanılan kelimelerin atılıp yerine hiç kimsenin anlamadığı, uzmanlarının anlamakta zorlandığı kelimeleri, çocuklara zorla dayatmanın anlamı nedir? Meselâ sıfat kelimesi yerine ön ad deniyor. Bu kelimenin halk arasında kullanıldığına hiç şâhit olmadım. Sıfatı ise sokaktaki simitçi, bakkal, ayakkabıcı bile kullanır. Kaldı ki dilimize yerleşmiş olan kelimeler sâdece terim anlamında ve sözlük anlamında kullanılmaz. Dile yerleşmiş eski kelimelere yeni anlamlar yüklenir, kelime sözlük anlamından başka yan anlam, mecaz anlam, deyim anlamı kazanır. Bir insan, bir başkasına şöyle bir soru sorabilir: - Sen burada hangi sıfatla bulunuyorsun? Hangi sıfatla konuşuyorsun? Sıfat yerine `ön ad` kullanıyor Türkçe ders kitabı. Ön adı sokaktaki hiç kimse tanımaz ve kullanmaz. Canı sıkılan bir vatandaş, ötekine şöyle diyebilir mi? - Sen burada hangi ön adla bulunuyor, hangi ön adla konuşuyorsun? Sıfat yerine ön ad demek, Türkçe`ye ihânet etmek, onu fakirleştirmek ve nesiller arasındaki köprüleri havaya uçurmak demektir. Aynı şekilde edat yerine ilgeç, zarf yerine belirteç, cümle yerine tümce, zamir yerine adıl dendiği zaman da Türkçe hiçbir şey kazanmaz, aksine fakirleşir.

ÖSS ve LGS`DE UYDURMACILIK DAYATILIYOR.

Uydurma kelime kullanmanın bir de ÖSS ve LGS boyutu var. ÖSS ve LGS sınavlarında soru hazırlanırken özellikle uydurma dil kullanılıyor. İyi bir lise ve üniversiteye girmenin yolu, uydurma kelimeleri bilmek ve kullanmaktan geçiyor. Hâl böyle olunca, bütün dershâneler ve iyi bir okul kazandırmak isteyen öğretmenler, `geçerli dil` olarak uydurma terimleri kullanıyorlar. Ders kitaplarında uydurma dil ve Bostancıoğlu dönemi saltanatı sürüyor. Türkçe düşmanlığı devam ediyor. Millî Eğitim Bakanı Çelik, ders kitaplarındaki uydurmacılık konusuna el atmalı.  

Yazar: Ali Erkan Kavaklı
30-07-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TÜRKÇE KİTAPLARINDA UYDURMA DİL SALTANATI
Online Kişi: 16
Bu Gün: 223 || Bu Ay: 5.613 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.164 || Toplam Tıklanma: 52.108.918