ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TASAVVUF
Okunma Sayısı: 1887
Yazar: Ahmet Murat
SAHTE SÛFÎLER

SAHTE SÛFÎLEREndülüs’ün gizli hazinelerinden birisi olan Ebu’l-Hasan eş-Şüşterî (ö. 1269), evvelemirde şairliğiyle meşhur. Ondan geriye bazı kitaplar dışında, halk ağzını da kullandığı  (ve bu yönüyle çağdaşı Yunus Emre’mize benzeyen), bir çoğu bestelenmiş olan, dergahları ve halkaları şenlendiren şiirlerle dolu bir divan kaldı.

Şüşterî aynı zamanda bir sufi. Kendisine bağlı dört yüz müridiyle, onlarca sene seyahat eden, böylece Endülüs’ten Suriye’ye kadar geniş bir coğrafyayı kat etmiş olan bir gezgin şeyh.

Şüşterî, eserlerinden birinde sahte sufilere yer verir. Yirmi sekiz farklı sahte derviş ve şeyh tipi belirler ve bunların ayırt edici niteliklerini sayar. Sadece döneminin tasavvuf kamusuna yönelik değil, aynı zamanda toplum işleyişine dair de önemli ipuçları barındıran bu listeden, hala geçerliliğini koruyan bir kısmını paylaşmak isterim (Başlıklandırma bize ait):

Zahmet Çekemeyenler: Seyahat ve riyazet halinde olan dervişan ile birlikteyken, yolculuğun zahmeti ya da insanların eleştirileri sebebiyle yolu terk edip, sonra da bu türden bir zahitçe yaşantıya ihtiyaç olmadığını salık verenler.

Kerametçiler: Evliya menkıbelerini dinleyerek, keramet gösterebilmek amacıyla tasavvuf yoluna girip, bu gerçekleşmeyince terk edenler.

Gizlenmek İçin Gelenler: Maddi bir sıkıntı sebebiyle, bir tür gizlenmek için dervişlerin arasına girip, işler yoluna girince terk edenler.

Süistimal Edenler: Derviş gibi giyinip, derviş gibi görünüp, sonra da dünyalık ihtiyacı için yol aşındıran, istediğini elde edince de ayrılanlar.

Din Hizmetini İstismar Edenler: Cami (ya da dergah) vazifelerini dünyalık kazanmak için üstlenenler.

Şeyhsiz Şeyhler: Evinde uzlete çekilip, kendisinin ziyaret edilmesine kapı açanlar. Bunlardan bir kısmı, kendisine tasavvufi eğitimin aşamalarını gösterecek bir şeyhi olmaksızın, kendi kendine ibadet ve mücahedede bulunur. Kendisi ve etrafındakiler bazı zikirler, virdler edinir. Etrafındakiler için bir takım kurallar ihdas eder. Bazı şeyhlerle yazışır, ziyaretlerine gider. Sufilerin kitaplarını okutur. Bunların hepsi insanların kendisini gözlerinde büyütmeleri ve isteklerini yapmalarını sağlamak içindir.

Ağzı Laf Yapanlar: Belde belde dolaşıp, tasavvuf yoluna uygun güzel giysiler giyinen, filanca bana ikramda bulundu, falan bana hediye verdi, filanca nüfuzlu kimseyle yakınım, diye konuşan, onları gerek şeyhlerin huzurunda ve gerekse ehl-i dünyanın ortamlarında övüp yücelten; yanı sıra güzel hikayeler ve meseller dizen, böylece de dilinden çekinilen, çekinildikçe saygı gösterilen ve ikramda bulunulan kimseler.

Riyazetle Mizacını Bozanlar: Kendisini aç bırakarak riyazet yapan, sonuçta mizacı bozulup, meleklerin kendisine konuştuklarını hayal etmeye başlayan, ilim dışı sözler sarf eden, sonunda da işi hiçbir ilim ehlinin sözünü kabul etmemeye vardıranlar.

Vejateryan Zahidler: Et ve balık yemeyi terk eden, böylece cahilliklerinden kendilerini zora sokanlar. Şüşterî, bu yakınmasını, Hz. Ali’den aktardığı şu söz süsler: “İslâm’da belimi sadece, insanların onda gördükleri (sözüm ona) zühde rağbet ettiği cahil abid büktü.”

İbadette Derinleşenler: İbadette kılı kırk yaran, uykuyu terk eden, aç kalan “mu’mikûn” (derinleşenler) tipi. Onların bütün bu yaptıkları bid'attir. İbn Mes’ud bununla ilgili şöyle demiştir: “Münker olan bir iş yaygınlaşır. Öyle ki, onda bir değişiklik yapılınca, sünnet değiştirildi, diye itiraz edilir.” Şüşterî bu meyanda, Abdullah b. Amr b. As’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Hz. Peygamber’in ona, gece namazı ve gündüz orucuyla ilgili dengeli ibadeti ve Davud orucu tutmasını öğütlediğini, Kur’an’ı daha sık değil, bir veya iki ya da yedi ayda hatmetmesini emrettiğini, söyler. Bugünse, der, insanlar bir günde hatmedeni övüyorlar.

Hulul İddiacıları: Her şeyde konuşanın Hak olduğunu söyleyip, kendisinin Hak’tan başka bir şey görmediğini, cisimlerin onun perdesi olduğunu iddia eden, böylece de hulûla (enkarnasyon; Allah’ın insanda bedenlenmesi) sapanlar. Hulul, der Şüşterî, Hristiyanların Hz. İsa hakkındaki itikadıdır.

Cebriyeye Benzeyenler: İnsanın bir fiilinin ve etkisinin olmadığını söyleyip, kulluğu ve teklifi inkar edenler. Bu Cebriyenin yoludur.

Hind Filozoflarına Benzeyenler: Teklif ve ibadetin özellikle avam/dünya ehli için olduğunu savunan ve ne cihad edip, ne hayvan boğazlayıp, ne de bir bitki kopartanlar. Buysa Hind filozoflarının görüşüdür.

Bu başlıklar, Şüşterî’nin listesinden yaptığım bir seçkiden ibaret. Hepsinin hâlâ bir yerlerden tanıdık gelmesi ise üzerinde etraflıca düşünmeye değer.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Murat
28-08-17
E mail: gercekhayat.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
SAHTE SÛFÎLER
Online Kişi: 24
Bu Gün: 69 || Bu Ay: 6.059 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.940 || Toplam Tıklanma: 52.115.384