ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1019
Yazar: Ali Bal
DİRİLT BİZİ KUDÜS!

İKİ ÂŞIK: KALEM VE KÂĞITMahzunuz, mağlubuz, mahcubuz dirilt bizi Kudüs! Önce dağıldık! Birbirimize düştük. Haritalarımızla oynandı ve biz uyuduk! Şimdi ise kalbimizden vurulduk! Şikâyet edecek hâlimiz de kalmadı.

Coğrafyamız acılar ve ayrılıklarla dolu. Gözyaşımız dinmiyor. Dünya durağı bize hiç de tatlı gelmedi. Varsın başkaları eğlensin!

Kudüs’ün mahzun hâli umarım İslam dünyasının uyanışına vesile olur. Son yüzyıllık döneme baktığımızda her türlü oyunun oynandığını görüyoruz. Bütün bu oyunlara rağmen neden uyanamıyoruz? Neden meydanlarda slogan atmanın ötesine geçemiyoruz? Gerçi sadece Türkiye meydanlarında bu kadar güçlü ses çıkıyor. Diğer Müslüman devletlerin kılı kıpırdamıyor. Yazık onların durumuna!

“MÜSLÜMANLAR İÇİN MÜBAREK BELDELERİMİZİ KORUMAK İMKÂN DEĞİL, İMAN MESELESİDİR”

Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan, uyuyan bu yığınları uyandırmak için gerek ulusal gerekse uluslararası arenada elinden geldiğince cesaretli çıkışlar yapıyor. Tek başına gözükse de onun: “Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak imkân değil, iman meselesidir” sözü yeter.

"İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir..." diyordu Said Nursî de.

M. Akif Ersoy’a kulak verelim:

Baksana kim boynu bükük ağlayan?
Hakk-ı hayâtın senin ey Müslüman!
Kurtar o bîçâreyi Allâh için,
Artık ölüm uykularından uyan!

Bunca zamandır uyudun, kanmadın;
Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa,
Sen yine bir kerre kımıldanmadın!

Müslümanların kavlî duadan fiilî duaya geçmeleri lazımdır. Nedir fiilî dua? Dil ile istediğimiz şeyler için çaba sarf ederek istediklerimizin olması için amel etmektir, gece gündüz çalışmaktır. Çokça çalışıp üretim yapmak ve daha güçlü olmak durumundayız.

İçimizdeki ayrılıkları bir tarafa bırakıp ülke menfaatleri noktasında buluşmamız gerekir. Maalesef İslam coğrafyası sadece harita olarak değil, siyasî, etnik ve dinî olarak parçalanmış durumdadır.

Sezai Karakoç “Diriliş Neslinin Amentüsü” isimli kitabında şöyle sesleniyor: “Müslümanlar, coğrafyalarını, tarihlerini birleştirme, bu yolla da tek bir kültüre erme zorundadırlar. İslam uygarlığının yeniden dirilişine katkıda bulunma, gücü ölçüsünde, her Müslüman’ın borcudur. Müslümanların Birlik İdeali gencin gönlüne silinmez bir biçimde yerleşecektir. Müslümanların politik birliğe doğru koşmaları, hayat memat meselesidir. Diriliş erinin çağdaş ülküsüdür bu.”

Karakoç bu sınırlar içine hapsolan Müslümanlara gerçeği hatırlatıyor: “Merkezi, çekirdeği, Ortadoğu dedikleri bölge olmak üzere, Tek Ülke ideali, diriliş erlerinin toprak, yurt ülkülerinin ifadesi olmaktadır. İslâm terminolojisinde Dârü’l-İslâm olan bu ifadeyi, biz Özülke kelimesiyle belirliyoruz.”

İNGİLİZ PARMAĞINI UNUTMAYALIM!

Müslümanlar ülke sınırlarını kendileri belirlemedi. İngilizlerin şu anki kanlı İslam coğrafyalarının haritalarını çizdiğini unutmayalım. Neden İngiltere sessizdir?

Cetvelle çizilen haritalar bizi ayıramaz. Bu sınırlar aynı zamanda Müslümanlar arasına inanç ve gönül sınırları koymak düşüncesine dayanmaktaydı. Başarılı da olundu. Bu bölünmüşlüğü reddeden tek ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin bu idealini Sezai Karakoç şöyle açıklıyor: “Merkezi, çekirdeği, Ortadoğu dedikleri bölge olmak üzere, Tek Ülke ideali, diriliş erlerinin toprak, yurt ülkülerinin ifadesi olmaktadır. İslâm terminolojisinde Dârü’l-İslâm olan bu ifadeyi, biz Özülke kelimesiyle belirliyoruz.”

Son sözü M. Akif Ersoy ile söyleyelim ve Kudüs’ün uyanışımıza ve dirilişimize vesile olmasını dileyelim.



Ey koca Şark, ey ebedî meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyyet et.
Korkuyorum, Garb’ın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel’anet.

Hakk-ı hayâtın daha çiğnenmeden,
Kan dökerek almalısın merd isen.
Çünkü bugün ortada hak sâhibi,
Bir kişidir: «Hakkımı vermem! » diyen.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Bal
10-12-17
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİRİLT BİZİ KUDÜS!
Online Kişi: 15
Bu Gün: 240 || Bu Ay: 8.054 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.029 || Toplam Tıklanma: 52.153.702