ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / OKUMAK
Okunma Sayısı: 1299
Yazar: Ömer Lekesiz
OKUMA VE YAZMA HİKÂYELERİ

OKUMA VE YAZMA HİKÂYELERİEditörlüğünü Duran Boz’un yaptığı, ilk baskıları 2013 ve 2014’te gerçekleşen Okuma Hikâyeleri ile Yazma Hikâyeleri, yine aynı adlarla İz Yayınları arasından çıktı.

Konu okumak ve yazmak olunca, her ikisini edebiyat yazarları tanımında birleştirmek, okuyanın aynı zamanda yazarlık ve yazarın aynı zamanda okurluk hikâyesini tek ağızdan vermek daha etkili oluyor sanırım.

Duran Boz da böyle yapmış, iki hikâyeyi mümkün olabildiğince aynı edebiyatçılara anlattırmış ama yine de yazarların yazma eylemine verdikleri büyük değerden olsa gerek yazma hikâyesi okuma hikâyesine galip gelmiş gibi görünüyor. Çünkü 83 yazar okuma, 101 yazar ise yazma hikâyesini anlatmış.

Okumayan ama kendi yazdıklarının çok okunması için deli divane olan yazarların devrinde yaşadığımızı biliyorum ama kastettiğim bu değil. Sanırım yazma eylemi okuma eylemini de bizzat ihtiva ettiği için kimi yazarlar sadece ikinci hikâyeyi anlatmayı seçmiş olmalılar.

Her iki kitaptan da iki hikâye üzerine iki pasajı (daha doğrusu deneyimi) alıntılayacağım ancak önce kitabın editörü Duran Boz’dan biraz söz etmeliyim.

Yazarlık adı, Ömer Erinç’tir. Şairdir ve akranımdır; edebiyat serüvenimiz müşterektir; dünya görüşümüz, din ve devlet kaygımız aynıdır. Tek çiviye vuran bir çekici birlikte tuttuğum sayılı isimlerden biridir.

Yükseköğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, memleketi olan Kahramanmaraş’a dönmüş ve buradan hiç ayrılmamıştır.

Eğitimcidir ama dersini anlatıp geçen cinsinden değildir. Tek kelimeyle adam yetiştirmeye sevdalıdır. Bu yüzden öğrencilerini okul müfredatlarının dışına taşırmaya, kültür ve sanat konusunda onların mevcut ufuklarını alabildiğine genişletmeye çalışır.

Okuma Hikâyeleri’nin sonuna eklediği sınıf seviyelerine göre kitap önerileriyle Yazma Hikayeleri’nin sonun eklediği sanat-edebiyat yazı ve yazmaya dair kitap önerileri bunun küçük birer belgesidir.

Nitekim kendisi de, “Kılavuzlar öncülüğünde yola revan olunur evvelemirde. Yol bulamayıp yön tutulunca elifba güzelliğinde sularla durulanır hayat. Öneriler, yol azığı olsun içindir yalnızca. Okuma Hikayeleri’ndeki kitap isimleri ‘ne okuyalım’ sorusuna karşılık arayışıdır her bakımdan. Yol hazırlığı yapacaklar için başlangıç sofrasıdır bu. Söz konusu sofradan edinilecek bilgilerle okuma güzergahının genişleyerek zenginleşmesi umulur. Her başlangıcın ardı sıra zuhur eden yeni buluşların fişeğiyle ateşleşir bilinç.” diyor sunuş yazısında.

Ah o velud kılavuzların, uzun bir maziden damıtılan masal tadındaki okuma ve yazma hikâyelerinin güzelliği!

Örneğin, N. Ahmet Özalp diyor ki: “Babam merhum ilmiye mensubu değildi. Hayatını köydeki çoğu insan gibi çiftçilikle kazanıyordu. Ama dedelerimizden kalma birçok özelliği taşıyordu. Bunların başında okuma alışkanlığı geliyordu. Evde düzenli olarak elbette Kur’an okunuyordu ama ben bundan söz etmiyorum. Kur’an harfleriyle basılmış başta Mızraklı İlmihal olmak üzere Ahmediye, Muhammediye, Siretü’n-Nebi, Gazavat-ı İmam Ali, Gazavat-ı Seyyid Battal Gazi, Kerbi Gazi, Eba Müslim-i Horasani gibi kitaplar babamın her gün okuduğu kitaplar arasındaydı. Ev işlerinden artan zamanlarında merhum annem de okurdu. Ama babamın okumaları bir başkaydı.”

Hüseyin Su da diyor ki: Bir yazarın Yazma Hikâyesi, ilk ürünlerini yazmaya başladığı zaman mı başlar? Yazıyı tanıdığında mı, ne yazdığını anladığında mı, yoksa ne yazması gerektiğinin, daha doğrusu yazının ve yazma eyleminin bilincine vardığında mı başlar? Bütün bu ışıma anlarının hepsinin de birbirine geçtiğini, hatta içiçe olduğunu, birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini söylemek belki daha doğru olur. Bu bağlamda sanırım şu da bir başka doğrudur: Işıma anlarının hepsi de yazma hikâyesinin başlangıç noktalarıdır bir yazar için; aynı çizgi üzerinde, sürekli ileriye doğru ayrı ayrı başlangıç noktaları... böylece her ışıma anında yazma hikayesi yeniden başlar. En azından benim yazma hikâyemde böyle oldu.”

Ben yeni basımları yapılmış iki kitap üzerinden bir güzelliğe işaret etmeye çalıştım. Ali Ural’dan Emine Batar’a, Cemal Şakar’dan, Mehmet Narlı’ya, Necip Tosun’dan Senem Gezeroğlu’na... onlarca kıymetli yazarın, okuma ve yazma konusunda hangi hikayelerin içinden geçtiklerini sizin merak etmeyeceğinize ise asla inanamam.

O halde buyurun, Duran Boz’un hazırladığı Okuma ve Yazma Hikâyeleri’ne...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
10-12-17
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OKUMA VE YAZMA HİKÂYELERİ
Online Kişi: 18
Bu Gün: 379 || Bu Ay: 8.983 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.431 || Toplam Tıklanma: 51.933.424