ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1017
Yazar: Erol Yılmaz
KİTAP OKUYACAĞINA...

BAŞARI PUTUNA TAPMAK!“Yıl olmuş 2018” diyerek, kestirmeden ve ivedi önermesini yedeğine almış bir cümleyle başlayalım sadede çabucak gelebilmek için…

“Bu devirde kalmış mı?” şeklinde kocaman bir hayret sorusu eşliğinde duymuştum, “babası kitap okuyacağına, otursun dersini çalışsın diyor ama hocam” şeklindeki o ağlamaklı anne cümlesini…

Kitap, kütüphane kültürü, okuma alışkanlığı ve sair ilgili konularda verdiğimiz konferansların birinden sonra, aziz Anadolumuzun şirin bir köşesinde.

…..

Çoğumuz için epeyce tanıdık bir cümle aslında, yukarıdaki kabul edilemez baba cümlesi… Aynı cümlenin anne dudaklarından da bolca döküldüğünü unutmayalım elbette.

“Kitap okuyacağına, otur da dersine çalış!”

Kimimiz muhatabı olduk çok defa, kimimiz şahidi. Bugün söyleyenlerden olmadığımızı ümit ederek devam edelim.

Bu söze muhatap olmamak, okurken yakalanmamak ve sanki suç işlemiş gibi ağır bir ruh haline girmemek için, ders kitaplarının arasında ve gizli gizli okunurdu; romanlar, hikâyeler, şiirler, denemeler…

Daha birkaç gün önce, böyle bir yaşanmış öykü paylaştı, kendi yaşam hikâyesinin sayfaları arasından; bugün çok başarılı bir Türk Halk Müziği sanatçısı olan pek kıymetli bir dost. Yatılı okulda öğrenciyken, ellerine geçen bir çizgi romanı, epeyce iri bir yayın olan fizik kitabının arasında gizli gizli okumuşlar sırayla, bütün bir sınıf olarak.

Fakat dikkat! Günümüzden yaklaşık otuzbeş yıl önce…

…..

Aslında anneler ve babalar tarafından sıkça, -inanılmaz bir şekilde- öğretmenler tarafından da zaman zaman dillendirilen bu cümlenin altı çok da boş değil doğrusu.

Zira “okuma alışkanlığı” konusunda kalem oynatan, dil döndüren ve dahi tez, makale, bildiri gibi akademik verimler üreten, yani bu konulara ciddi ciddi kafa yoranlar bile yaklaşık on sene öncesine kadar “boş zaman” faaliyeti olarak dile getiriyordu “okuma eylemi”ni.

Ve bu minvalde yapılan araştırmalarda, “boş zamanlarınızda neler yaparsınız” sorusunun seçenekleri arasında yer verilirdi, “kitap okurum” şeklinde kodlanmış olan eyleme…

İnanmayan baksın o dönemlerde yapılmış çalışmalara. Kütüphaneler sizi bekler…

Hâsılı, bir “boş zaman” ve “okuma” birlikteliği yaşanmış, yaşatılmıştı bu coğrafyada… Olumsuzluk vurgulu talihsiz bir birliktelik…

Kelebek etkisiyle olsa gerek, kendileri kitapla, bilgiyle, kütüphaneyle ilgisi olmayan anneler ve babalar bile, -her nereden duydularsa- “okuma” eylemini, bir boş zaman faaliyeti olarak belledikleri için, çocuklarına sürekli bu yönde çıkışlar yapmış, telkinlerde bulunmuş, hatta yer yer fırçalar atmıştır.  

Ve dolayısıyla, okuma dediğimiz o soylu eylem, o pek kıymetli faaliyet kolay kolay süreklilik arz ederek alışkanlık halini, hadi öz adıyla söyleyelim, “okuma alışkanlığı” kimliğini kazanamamıştır.

Onun içindir ki, okuma sevdalısı pek çok kişinin ders kitabının arasında roman, öykü, şiir okuduğuna dair -yukarıda kısaca aktardığımız türden- anlatacak çokça öyküsü vardır; dillerinin, gönüllerinin kıyısında…

…..

Fakat yeter!

Artık yeter!

Yıl olmuş 2018, biz hâlâ okuma eylemi ve alışkanlığına boş zaman faaliyeti, zaman öldürme aracı; onun için ayrılan zamana da öldürülmüş, kıyılmış, boşa harcanmış zaman şeklinde bakmaktan vazgeçelim.

Zira okuma eylemi, tercihen, taammüden yani bile isteye yapılan ve kendisi için bilhassa zaman ayrılan pek kıymetli bir davranış biçimidir.

Başta anneler, babalar ve dahi öğretmenler olmak üzere… Kabul edin bu evrensel gerçeği artık. Lütfen, lütfen ve lütfen!

Hangi anneye, hangi babaya sorsak; çocuklarının doktor, avukat, hâkim, öğretmen, mühendis vs. yüksek itibarlı meslekler odağında öğrenim görmesini ve devam edecekleri pek kaliteli fakülteler sonrasında bu mesleklerin mensubu olmasını ister. Ya da bu durumu şöyle sorulaştıralım; “Hangi anne ve baba, çocuğunun başarılı bir üniversite öğreniminin ardından doktor, avukat, hâkim, öğretmen, mühendis olmasını istemez?”

Hepsi ister… Hepimiz isteriz…

İsteriz ki, çocuklarımız önce iyi bir lise, ardından iyi bir üniversite okusun ve saydığımız sayamadığımız önemli mesleklerden birini icra ederek, vatanına, milletine, ümmetine ve büyük insanlık ailesine yönelik olarak “değer üretsin”.

Öyleyse, iyi bilinsin ki, eğer bir akademik başarı isteniyorsa, bunun temel unsurlarından birisi, düzenli olarak kitap, dergi vs. “ders dışı” bilgi, kültür ve sanat ürünlerini okuma, yani okuma alışkanlığına sahip olmaktır.

Şimdi soruyu yineliyorum, sevgili anneler ve babalar!

Aranızda, çocuğunun iyi bir üniversite kazanarak, güçlü bir öğrenim sonrasında doktor, avukat, savcı, hâkim, öğretmen ya da mühendis olmasını istemeyen var mı?

?????

O halde bırakın şu, “kitap okuyacağına…” diye başlayan, kullanım süresi çoktan geçmiş çağdışı cümleyi dillendirmeyi ve çocuğunuzun kitap okumasını engellemeyi!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Erol Yılmaz
09-02-18
E mail: kulturgundemi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KİTAP OKUYACAĞINA...
Online Kişi: 17
Bu Gün: 452 || Bu Ay: 9.675 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.413 || Toplam Tıklanma: 51.944.082