ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1172
Yazar: Ufuk Coşkun
NİZÂMİYE MEDRESELERİNDEN MİLLÎ EĞİTİME

NİZÂMİYE MEDRESELERİNDEN MİLLÎ EĞİTİMESultan Muhammed döneminde vezir olan Hasan b. Ali b. İshak el-Tusi (Nizamülmülk) Müslümanları tehdit eden Bâtıni-Şii propagandasının bertaraf edilmesinin ancak eğitim yoluyla olacağına inandığı için ciddi bir eğitim programı hazırladı. Proje için Bağdat, Musul, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra, Merv gibi İslam dünyasının önemli şehir merkezleri seçildi. Çünkü Müslümanların, Şii -Bâtıni düşünceye karşı eğitilmeye dolayısıyla sağlam bir mektebe ihtiyaçları vardı.

Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, “Türk Felsefe Bilim Tarihine Önsöz” başlıklı makalesinde bize ufuk açıcı bilgiler sunduktan sonra bu eğitim kurumun önemine dikkat çeker.

Oradan anlatalım. Bilindiği gibi Türkler, İslam medeniyetine dâhil olduklarında, aklı ve vicdanı da parçalanmış buldular. Hakikati temsil ettiğini iddia eden onlarca dinî ve fikrî okul, aralarında çatışma halindeydi.

Bu sebeple yaptıkları ilk iş; hakikat'e ilişkin farklı mezhep, meslek ve meşreplerin ileri sürdüğü mevcut bilgi birikimini bir ortak-dil'e dökmek; ikincisi ise bu ortak-dil'e dökülen bilgi manzumesini eğitim-öğretim yoluyla nesiller arası aktarıma sokmak oldu.

Ortak-dil üzerinden yürütülecek eğitim-öğretim yoluyla din, ortak-vicdanı; hikmet, ortak-idraki; tasavvuf ise ortak-irfanı verecek; kısaca üst-dilde birleşen bir ortak-akıl, her alanda vuku bulan çatışma ortamlarına giderecek, en azından asgariye düşürecektir. Bu ortak-aklın kalıcılığı için ise, medrese hem ortak-vicdanın hem ortak-idrakin, dergah/tekke/tarikatlar ise ortak-irfanın sürekliliğini yürütmeyi üstlenmiştir.

Bu sonucu elde etmek için, ilim kamuoyu müfredat programları oluşturuldu; bu müfredat programlarına uygun metin yazımı örgütlenmiş ve bu metinleri okutacak, aktaracak taşıyıcı zihinler, bilginler yetiştirilmiştir. Öyle ki 1040'tan sonra İslam felsefe-bilim tarihi altın çağını yaşadı. Çünkü eğitim-öğretim sürecinde yetişen nesiller bilgiyi hem kemmiyetçe hem de keyfiyetçe çoğaltarak yeni kuşaklara aktardılar.

Günümüz İslam dünyasında da bir siyasi parçalanmışlığın, çatışmanın, bilinç kaymasının yaşandığı aşikâr… Bugün de İslam Medeniyeti’nin coğrafî sınırları küçüldü, pek çok coğrafî bölge, iç çatışmalardan da faydalanan dış güçler tarafından işgal edildi ve edilmektedir. Türkiye ise 1920’li yıllarda büyük bir operasyona maruz bırakıldı. Dış güçlere bağlı, itaatkâr bir ülke durumuna getirildi. Dil devrimiyle medeniyet hafızası boşaltıldı, laiklik kisvesi altında da İslam inancı özgün bağlamından kopartıldı ve farklılıklar birbirine düşman edildi.

430 sayılı yasa ile medrese geleneği, parası, malı, geliriyle birlikte yürürlükten kaldırılarak eğitim ulus devletçi sistemlerin ideoloji transferine dönüştürüldü.

Geçmişte nasıl ki Nizamiye Medreseleri'nin karşısına Alamut Dershaneleri kurulmuşsa bugün bizi emperyalist şeytani düzene teslim etmek için FETÖ okulları inşa edildi. Dün Alamut merkezli dershanelerde Hasan Sabbah ve öğretisi için kendilerini kurban edenlerin hayatları anlatılarak bu dershanelerden yeni fedailerin/intihar timlerinin yetişmesi sağlanıyordu. İşte bu iki okulun çatışmasında kazanan medreseler olmuştu.

Bugün de Pensilvanya merkezli kendini Mehdi ilan eden bu sapkın, psikopat adamın öğretileri üzerine bir eğitim düzeneği inşa edildi. Bu okullardan kendini feda etmeye hazır binlerce terörist yetiştirildi. 15 Temmuz günü üzerimize tank yürüten, uçaklarla bomba yağdıran, bize kurşun sıkan teröristler, sevgi dolu yeni bir dünya kuracak olan işte bu altın nesildi(!)

Türkiye, sahip olduğu 19.yüzyıl eğitim düzeneğiyle maalesef Alliance İsraelite ve FETÖ gibi okul sistemlerine yenik düştü. Okul yapısı içindeki çocukların düşünme melekelerini alabildiğine körelten, onları zayıflatan bir düzenek inşa edildi. Haliyle düştüğü manevi boşluğu başka yollarla gidermeye çalışan, şiddet yanlısı, hayvana ve insana merhameti olmayan ruhu yaralı bir nesil ortaya çıktı.

Bugün ders kitapları bile yazamayacak duruma geldik. Envaiçeşit sınav sistemiyle çocukları sersem ettik. Ortalık ağır cinsellik ve şiddet içeren hikâye kitaplarından geçilmiyor. Öğlencilerin hocalarına not vermesi gibi tuhaf icatlar çıkarıyoruz. Kısacası bin yıl evvel kurduğumuz okul sisteminin çok gerisinde olduğumuzu ifade etmeye çalışıyorum. Ve buraya ait yeni, özgün, sağlam bir okul sisteminin artık inşa edilmesi gerektiğini söylüyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ufuk Coşkun
08-03-18
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
NİZÂMİYE MEDRESELERİNDEN MİLLÎ EĞİTİME
Online Kişi: 26
Bu Gün: 387 || Bu Ay: 8.991 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.440 || Toplam Tıklanma: 51.933.506