ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1339
Yazar: Murat Başaran
GÜNCELLİ-YORUM

GÜNCELLİ-YORUM15 Eylül 2015 tarihli “Neden Tayyip Erdoğan?” yazımda şöyle demişim:

“Tayyip Erdoğan ulu önder veya mürşid-i kamil değil.

Devlet reisi.

Vatana millete müslümanlara hizmeti Cumhuriyet tarihi liderlerinin hepsinden daha fazla.

Bir insan... Vefa duygusu da, öç alma duygusu da çok gelişkin/ hatta tehlikeli boyutlarda.

Sevgisini de, öfkesini de abartıyor.

Buna bağlı olarak etrafında birçok yanlış insan palazlandı.

Zararını da gördü/ görüyor.

Fakat doğruları ve cesareti ve imanı onu rakipsiz hale getirdi.

xxx

Şimdi siz Tayyip Bey'e kızıyorsunuz.

Üstelik akıl almaz bir fanatizm sebebiyle kızıyorsunuz.

Çünkü vazgecilmez/ vazgeçilemez bir partiniz var.

Adeta bir ön yargı.

Benim yok.

Vatan millet ve dünya için kimi hayırlı görürsem onun yanında dururum.

Siz yapabilir misiniz?

Çünkü ulu önder aramıyorum. Mürşid-i kamil de aramıyorum.

Varsa...

Daha iyisini bu yapar deyin cesaretle...

Söyleyin...

Lidersizlik ayrıca öfke nöbetine sokuyor sizi ve her problemi Tayyip Bey'e bağlıyorsunuz.

Karşıtlık karakteriniz, çözümsüzlük kaderiniz oluyor.

xxx

Tayyip Bey içimizden bir insan...

Bazen kızıp öfkeleniyor, çocukları seviyor, sofranıza bağdaş kuruyor, bilerek bilmeyerek bir ton da hata yapıyor.

İstanbul'u o adam etti fakat şimdi o ve adamları avm ve plazalarla, ucuz müteahhitlerle berbat ediyor.

Yapıyor, bazen de bozuyor...

İlle de damadım diye tutturup canımızı sıktığı da oluyor…

Ama yeri gelince dünyanın kahpesine dik durup van minüt de diyebiliyor.

Sahaya çıkıp gayet artistik gol bile atıyor.

Yolsuzluk mu? Elinizi vicdanınıza koyun.

Ve ilk taşı günahsız olan atsın...

Ondan sonra “yolsuzluk” dosyalarını açalım. İlla ki vardır.

Velhasıl...

Ben ulu önder veya mürşid-i kamil aramıyorum.

Şimdiye kadar gördüğüm devlet adamlarının da en iyisi.

Yani...

Bir alternatifiniz veya öneriniz yoksa...

En azından insaflı olun.

Daha iyisini bulana kadar...

En iyisi bu...

(25 yıldır hiç karşılaşmadım. Beni de tanımaz. Şu yazıyı okusa eminim çok kızar. Adam Kasımpaşalı… Yapacak bir şey yok. Daha iyisini bulana kadar… En iyisi bu…)

Xxx

Gelelim bugüne…

İçimizdeki üslupsuz, izansız, fitnebaz hocaların saçma sapan beyanları/ videoları ortalığı karıştırınca, Tayyip Bey maksadı aşan ve yanlış anlaşılmaya müsait laflar etti. (Ben böyle düşünüyor ve inanıyorum…)

Sonra gelen tepkiler üzerine biraz da sinirli ve öfkeli tavırla bir gün önceki sözlerini tevil etti. Fakat bu tevil maalesef açtığı derin yaraya ancak pansuman olarak kaldı.

Çünkü tedavi için gösterdiği adres yani ilahiyatlar ve diyanet maalesef bizim kanayan yaramız…

Keşke böyle olmasa… Keşke ilahiyatlar ve diyanet tam da bu anlamda hem birleştirici ve hem de Sultan Alpaslan’ın “Biz temiz Müslümanlarız…” samimiyetindeki tarife uygun bir mehabeti, inceliği, zarafeti ve derinliği sergileyebilse…

Ne var ki, Kur’an-ı Kerim’in yüzde kırkı atılmalıdır diyen Mehmet Aydın, horozdan kurban olur diyen Zekeriya Beyaz ve nihayetinde deist olduğunu ilan eden Yaşar Nuri Öztürk gibi dekanların yönettiği İlahiyatları ve FETÖ fitnesinin en etkili silahı “Dinlerarası Diyalog” bulaşığı diyanet işleri reislerini bu millet unutmadı…

Xxx

Şimdi bir kumpas sürecinde olduğumuzun yeterince farkındayız.

En sert ve net itirazlarımıza rağmen “Reis” deyip sevdiğimiz, samimiyetine hala inandığımız bir lideri bu tartışma sebebiyle silip atacak veya karşısında duracak değiliz.

Gönlümüz o kadar rahat ki, bunu şeksiz şüphesiz söyleyebiliyoruz.  

Kimileri “En küçük bir problemde gerçek yüzlerini gösterdiler” diye suçlasın…

Kimileri “Trol” diye yaftalasın… (Ne demekse…)

Kimileri de ne derse desin…

Övüp göklere çıkarırken “yalaka” diyenleri de umursamadık…

Bugün de söylenenleri umursamayız.

Hiçbir akçeli işin içine girmedik. Namusumuzla girebileceğimiz durumlarda da “namusumuz” ehli olduğumuz işlerde bile “iş” yapabilmemize mani oldu…

Penguen değiliz.

Omurgasız hiç değiliz…

Şu kritik süreçte de, sonrasında da, yerli, milli ve cesur bu adamı asla yalnız bırakmayız.

Ve fakat, sallabaş hiç değiliz…

Çizgiyi çektiğiniz zaman “bir oy”dan ibaretiz.

O oy da namusumuzdur.

2015'de yazdıklarım, bugün de geçerlidir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Murat Başaran
13-03-18
E mail: medyamit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
GÜNCELLİ-YORUM
Online Kişi: 18
Bu Gün: 122 || Bu Ay: 6.112 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.021 || Toplam Tıklanma: 52.115.903