ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 953
Yazar: İbrahim Tenekeci
YARIN

YARINBeklenen gün geldi. Türkiye’nin bundan sonra ne yapacağına, hangi yoldan gideceğine karar vereceğiz. Sadece bir lider seçmiyoruz. Milletin ve ümmetin kaderine tesir ediyoruz.

Yazıya başlamadan evvel son yıllarımızı tekrar düşündüm. Hangi badireleri atlattık? Neler yaşandı? Kimler aynı safta buluştu?

Bölücü terör örgütü, memleketimizin bazı beldelerine siper kazıp iç işgal girişiminde bulundu. Hiçbir devletin müsaade etmeyeceği ve emsali pek olmayan bir olayla karşılaştık. Sivil hassasiyeti nedeniyle, güvenlik kuvvetlerimizin fazla şehit verdiğine şahitlik ettik. Dünya üzerinde bu fedakârlığı yapacak başka bir ordu ve emniyet teşkilatı var mıdır? Müdahale esnasında, bazı kesimler, katillere söylenmesi gereken sözleri devlete karşı kullanmayı tercih etti. Gerçekten de inanılmaz.

Gezi olaylarını yaşadık. Tehdit ile tahrik bir araya gelince ne olur, onu gördük. İlk gününden itibaren olayları yerinde takip ettim. Aylar öncesinden hazırlığı yapılmış ve dış bağlantıları ayarlanmış bir girişim söz konusuydu. Parktaki birkaç ağacı korumak düşüncesiyle yola çıkanların vardığı yer, Türkiye çınarının gövdesini baltalamaya çalışmak olmuştu. Günün sonunda, eylemciler değil, Amerika, İngiltere, Almanya ve İsrail konuşuyor gibiydi: Üçüncü köprü inşaatı durdurulsun, yeni havaalanı yapılmasın, Kanal İstanbul projesi iptal edilsin. Olanda hayır vardır. Bu istekler, halkımızın gerçekleri görmesini sağladı. İşin aslı ve esası neymiş, kendiliğinden ortaya çıktı. İstekler, itiraf gibi oldu.

Dershaneler üzerinden milletin en hakikatli ve yetenekli evlatları başka bir şeye dönüştürülüyordu. Devlet tehlikeyi gördü ve önlem almak istedi. Sonrası malum. Paralel ihanet şebekesi kaynaklı kumpaslar, yargı oyunları ve kanlı darbe teşebbüsü. Devleti ele geçirdiklerini düşünenler, milletin sadık ve vefalı evlatlarını hesaba katmamıştı. Vatanı vatansızlara vermedik. O gece katilleri hangi zihniyet alkışladı, darbe girişimini kimler sulandırmaya çalıştı, elbette unutmadık.

Bitmedi ve bitmez. Ülkemizin güney sınırlarında oluşturulmak istenen terör koridoru, bizi beka sorunuyla, istikbal endişesiyle karşı karşıya getirdi. En kuvvetli tarafımız kuşatılıyordu. İslâm âlemiyle aramıza duvar inşa ediliyordu. Harcını, malzemesini Haçlıların, Siyonistlerin sağladığı bir duvar. Paralel yapıya mensup sözde komutanların kendilerini ele vermesinden sonra ordumuz aslına döndü. Gereğini yaptı, yapıyor, yapacak. Cumhurbaşkanı adaylarından biri, şimdi, bu başarının mimarlarından olan komutanı açıktan tehdit ediyor. Mesajı batı dünyası almıştır muhakkak.

Yazmamız gereken başka olaylar da var. Derdimizi anlatmak için bu kadar örnek herhalde yeterli olur.

Günlerdir cumhurbaşkanı adaylarının konuşmalarını takip ediyorum. Mümkün mertebe tarafsız olmaya, partizanlık yapmamaya çalışıyorum. Gelişmelere parti penceresinden değil, millet katından bakıyorum.

Sayın Erdoğan dışındaki adaylar, bütün bu olaylar olmamış, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyor ve konuşuyorlar. Oy kaygısı, seçmen gruplarını küstürmeme düşüncesi yahut başka bir durum. Nedenini bilemiyoruz. Hayati konularla ilgili garip ve adeta anlaşmalı bir sessizlik içindeler. Tek dertleri, gündemleri Erdoğan.

Ülkemizde demokrasi olmadığını iddia eden adaylardan biri, her fırsatta mevcut cumhurbaşkanına hakaret ederek konuşuyor. Öfke içinde. “Beni niye muhatap almıyorsun” diye çıkışıyor. Yanında yöresinde siyaset görgüsü ve devlet terbiyesi almış biri yok mudur? Böyle bir kimsenin cumhurbaşkanı olması ne anlama gelir? Asıl şaşırtıcı nokta; daha fazla demokrasi vaadinde bulunan partinin darbe yanlısı kitle tarafından yoğun bir şekilde destekleniyor olması.

Geride kalmanın acısıyla siyaset yapılmaz. Bu bizi haset ve husumete götürür. Yapmaya değil de yıkmaya yönlendirir. Sadece kusurları gören, meziyet ve hizmeti yok sayan biri olup çıkarız. Şimdi biz kimi anlatmış olduk?

Ülkemizde doktorlar, öğretmenler, hafızlar, uykudaki polisler, çarşı iznine çıkmış sivil kıyafetli askerler katledildi. Kurban eti dağıtan gencecik bir fidana kıydılar. Eşinin yanında yahut çocuklarının gözü önünde subaylarımız şehit edildi. Suçlular kimi suçluyor? Bu bize ne söylüyor?

İktidar partisiyle ilgili kırgın olduğumuz taraflar, eksik bulduğumuz konular var. Bunları yazdık, yazıyoruz. Fakat şimdi şikâyet gününde değiliz.

Yaşadıklarımız ile mevcut adayları yan yana getirdiğimiz vakit, manzara bize neyi gösteriyor?

Biz şahsiyat yapanı değil, şahsiyet olanı tercih edeceğiz. Millet hayatını tehlikeye atanlar ve onlarla saf tutanlar ilgi alanımızın dışındadır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İbrahim Tenekeci
23-06-18
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YARIN
Online Kişi: 19
Bu Gün: 308 || Bu Ay: 9.531 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.232 || Toplam Tıklanma: 51.942.713