ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 1039
Yazar: Adem Duran
KIYMETİ BİLİNMEYEN DEĞERLER

Eğitimde eski binayı tamiri bırakıp tamâmen yeni bir inşâya girişmeliyizÜretimden uzak bir toplum olmaya başladık. Zaman geçtikçe üretme duygumuz köreliyor. Köyler boşaldıkça boşalıyor. Anadolu coğrafyamız mahsun ve üzgün. Dağlarında koyun sesleri yok. Çoban sesi yok, köpek havlamaları yok. Sanayilerimiz çıraksız, usta yok, kalifiye eleman yok.

Viran olmuş köyler yas tutuyor.  Sanayilerimizin gözleri yaşlı matem havası var. Yıllardır yüzü gülmüyor. Gelen yok giden yok. Bağlar üzümlere, tarlalar altın başaklara, bahçeler meyvelere hasret. Tarlalar çiftçinin ayak izlerine hasret kaldı.

Üretimden uzak olunca tembellik sarıyoruz her yanımızı.  Atalete düşmemiz kendimize olan güven duygumuzu da parçalıyor. Ayağa kalkma, silkinme enerjimiz kalmıyor.  Kandilleri yakmak için ümidimiz  yok .

Üretimi ancak teknik eğitimle sağlayabiliriz. Eğitim bir milletin küllerinden yeniden doğuşun mimarıdır. Küllerinden doğan Anka Kuşu gibi yeniden küllerimizden doğmak zorundayız. Bu ruhu, bu aşkı, bu bitmez tükenmez sevgiyi bize ancak milli ve yerli bir eğitim sistemi verebilir.

Milli ve yerli eğitim sistemimizin özü; bireyin fıtratını esas alan, bireysel farklılığı dikkate alan  sistem oluşturmalıyız. Fıtrat yaratılış demektir; insanın yaratılıştan gelen tabii özellikleri,  vasıfları, ihtiyaçları, arzuları… vardır. İslam irfanına göre insan eşref-i mahluktur (yaratılmışların en değerli ve üstün olanıdır).

Kur’an-ı Kerimde "Biz onların bazısını bazısına iş yaptırsınlar diye üstün kıldık.”(Az-Zuhruf 32) Demek ki  her ferde aynı eğitimi vermek ne kadar fıtrata uygun? Ne kadar adil? Verilen bu eğitimin sonucunda her fertten aynı başarıyı beklemek hayal olur. Çünkü her ferdin fıtratı her şeyi yapmaya müsait değildir.

Öğrencilerimizin % 61,17’ si bütünü gören. Yaparak yaşayarak, dokunarak, deney yaparak, usta çırak ilişkisine göre öğreniyor. Bu öğrencilerimiz sınıfta yaramaz, ders çalışmaz, öğretmenleri dinlemez, dikkati dağınık olarak yaftalanıyorlar.

Halbuki durum hiçte öğle değil. Bu grup öğrencilerimiz atölye çalışmalarında, laboratuarlarda başarılı olan öğrencidir. Yani ülkemizin teknik gücü, geleceğin teknisyenleri, teknikerleri, mühendisleri. İnevasyonu  sağlayacak altın değerinde bir nesil.

Bunların fıtratı sökme, takma, parçalama, bir araya getirme, talimatları izleyerek, parçadan bütüne, bütünden parçaya giden mekanik ve teknik zekalardır. Bu altın nesil dört duvar arasında olmaktan, tek düze anlatılan derslerden çabuk sıkılır ve bıkar. Duygularına ve fıtratına uygun olmayan  bir  sistemin mazlum ve günahsız çocukları. Sistemin   günah keçileri. Öğretmenler bu çocukları erken yaşta keşfedemedikleri için ise damgalanan, yaramaz diye tanımlanan günahsız yavrularımız.

Madem böyle bir, %61,17 ‘lik bir harika altın neslimiz var neden bu yavrularımızı kıyma makinesine atarak, tüm özelliklerini yok ediyoruz? Bu altın değerinde olan çocuklarımız endüstri meslek liselerini ayağa kaldıracak, üretime direk katkı sağlayacak, sanayi, tarımı, inevasyonu canlandıracak bir öğrenci grubu. Bu öğrenciler düz liselerde nasıl heba edilir? Nasıl kıyma yapılır?  Akıl almıyor.  Bu öğrencilerin dört yıllık liselerde ne işi var? Yüzme bilen balığa, köstebek gibi toprak kazmayı öğretmekle zaman kaybetmek doğru değil. Bu bize zaman israfı, maddi kayıp en önemlisi de  bir neslin kaybı olarak  dönecektir. Alandan aldığımız  yankıların feryadı kulaklarımızı tırmalıyor. Aileler, öğrenciler, öğretmenler, okulların feryadı kulaklarımızda. Bu sesler neden duyulmuyor?

Herkesi memur etmek bir lükstür. Devletimizin istihdamı bellidir.  Öğrencilerimizi özellikle bu %61,17’lik grubu, tüccarlar, sanatkârlar, zanaatkar vb. üretimi arttıracak ara elemanlar ve teknik personeller olarak eğitip, üretim alanını sürmek zorundayız. Bu çocuklarımızda bu potansiyel var. Bu çocukları daha fazla küstürmeden, üretim sahasına çekecek bilgi beceri ve tecrübeye de sahibiz. Yeter ki isteyelim!

Göreceksiniz çok şeyler değişecek…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Adem Duran
02-10-18
E mail: dirilispostasi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KIYMETİ BİLİNMEYEN DEĞERLER
Online Kişi: 14
Bu Gün: 565 || Bu Ay: 9.169 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.712 || Toplam Tıklanma: 51.938.802