ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 907
Yazar: Nuh Albayrak
KADIN VE CAMİ MESELESİ DİYE BİR ŞEY YOKTUR

Din simsarları yine sahnede, Haçlı projesi devrede…Din simsarları yine sahnede, Haçlı projesi devrede…

İslamiyet’in kıyamete kadar sağlam kalacağını dinin sahibi tekeffül ediyor.

Her zaman bu dini himaye eden bir kavim mutlaka bulunacaktır ki, bunu 14 asırdır gözlüyoruz.

İslam nimetinin insanlıkla buluştuğu beldelerin bugünkü sahipleri, bırakın muhafazayı; ifsad için çalışıyor.

Bu konuda en şanslı kavim ise Türklerdir.

9. asırda Mısır’daki Tolunoğulları ile başlayıp; Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlılarla devam eden bin yıllık sürede Türkler, Ehli Sünnet çizgisine özel hassasiyet göstererek İslamiyet’i orijinal haliyle muhafaza etti.

Bütün yöneticiler, her adımının İslamiyet’e uygun olup olmadığını sorgulamış, öldüğünde şeyh-ül İslamın verdiği fetvalarla birlikte defnedilmesini vasiyet eden padişahlar olmuştur.

Osmanlılarda bu “orijinal İslam’ın hayata geçirilmesiyle oluşan iklim”, özellikle Hristiyan zulmü altında inleyen insanları cezbetmiş, birçok belde savaşmadan fethedilmiştir.

Asıl hedef İslamiyet  

Nitekim, dünyayı sömürmek isteyen Haçlılar, tek “engel” olarak gördükleri İslamiyet’i ortadan kaldırmak (!) için asırlar sürecek bir imha planı hazırladı.

Yani İngiliz Krallığı’nın 17. yüzyılda başlattığı fitne hareketinin tek amacı Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak değildi.

Asıl hedef, İslamiyet’i yok etmekti.

(Bugün de durum aynı olup, Türkiye, İslam’ın bayraktarlığını yaptığı için hedef olmaktadır.)   

***

Osmanlı’yı yıkarak Türklerin, İslamiyet üzerindeki bin yıllık “devlet himayesi”ne son veren Batılılar, yerine kurulan devletin ilk işinin İslam’la mücadele olmasını da kurguladılar.

Tek parti döneminde CHP’nin yaptığı tahribatı, en azılı İslam düşmanı olan İngilizler bile yapamadı.

Şükür ki milletimiz onları, geri dönmemek üzere postaladı.

Yerli Lawrence’ler iş başında  

Ne var ki din düşmanları, her hezimetten sonra yeni bir yöntemle yeniden saldırıya geçiyor.

Nitekim, Osmanlı’dan kalan her parçayı, kendi kuklaları olan sinsi İslam düşmanlarına “emanet” ederek “mesele”yi çözdüklerini düşünen Haçlılar, Türkiye’de “aşı”nın tutmadığını, milletin yıllar sonra aslına rücu ettiğini görünce, İslamiyet’i bozma çabalarına yeni bir yöntemle devam ettiler.

Artık bu tahrifatı, Londra’da eğitip gönderdikleri casuslarla değil, içimizden dönüştürdükleri “yerli Lawrenceler”le yapıyorlar.

Nitekim 40 yıl emek verdikleri FETÖ’nün asıl görevi de buydu.

“Dinlerarası Diyalog” saçmalığının, Peygamber Efendimizi inkara kadar varan sapıklıkların tek amacı, İslamiyet’i de tahrif ederek Hristiyanlık mesabesine indirerek eşitlemekti.

FETÖ gitti ama içimizdeki tehdit bitmedi.

Özellikle “akademisyen, ilahiyatçı, din bilimci” gibi ambalajlara bürünmüş, kendisini İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani gibi önde gelen alimlerden bile üstün gören sapık bir güruh, her fırsatta ortaya çıkıp zehir saçıyor.

Her şeyi istismar ediyorlar  

Bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “güncelleme” ifadesini fırsat bilerek, Ehli Sünnetin kalesinde “dinde reform” propagandası yapmaya kalktılar.

Aynı istismarcılar, son günlerde de, “Kadınlar camiye gelmeli” ifadesini kalkan yaparak saldırıya geçti.

İlk dönemde, İslamiyet’in doğru öğrenilmesi için Peygamber Efendimiz (Sallalahü Aleyhi Vesellem), kadınların da camiye gelmesine izin vermiş, ancak arka bölümde ayrı saf tutturmuş, dinî bilgilerin yayılmasından sonra da “Kadınların evinde kılacağı namaz, mescitte kılacağından daha hayırlıdır” buyurmuşlardır.

Buna rağmen asırlardır, isteyen kadınlarımız camiye gitmekte, kendilerine mahsus bölümde ibadet etmektedir.

Durum böyle iken, “Kadın-erkek karışık saf tutabilir” yaygarasının amacı nedir?

Din, ciddi bir müessesedir, akla gelen yorumun yapılacağı bir alan değildir, nakil esastır.

İsteyen uygular, isteyen uymaz ama asla yozlaştıramaz.

Bunlara destek büyük vebaldir

Bu tür tahrifat teşebbüslerine mani olması gereken Diyanet ise “İlmihal”de, “…kadınların, erkeklerle aynı safta bulunup bulunmayacakları konusunun, dinî bir mesele olmayıp, doğal ve örfî nedenlere dayandığı…” gibi ifadelerle, reformculara cesaret vermektedir.

CHP döneminde başlatılan “masa-sandalye ile camileri kiliseleştirme” çabasını, FETÖ artıkları şimdi Avrupa’da kadın imamlı “kilisecami”lerle devam ettiriyor.

“Kadın erkek aynı safta namaz” CHP’nin bile yapamadığı bir Haçlı operasyonudur.

Dinimizi ifsad, camilerimizi kiliseleştirme peşinde koşan bu istismarcılara fırsat verilmemelidir.

Dinde reformculara; milletin parası ile sponsor olup, dine hakaret ettiren belediyeler, İslam’a “Bölücü”, Kur’an’a “Yetersiz” diyen sapıklara “İlahiyatçı” payesi veren kurumlar vebal altındadır.

Bu istismarcıların böyle bir dönemde mantar gibi çoğalması ve böylesine itibar görmesi şaşılacak bir durumdur.

Milletimiz her şeyi affeder ama dinine saldıranları asla…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Nuh Albayrak
13-10-18
E mail: star.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KADIN VE CAMİ MESELESİ DİYE BİR ŞEY YOKTUR
Online Kişi: 23
Bu Gün: 458 || Bu Ay: 9.062 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.535 || Toplam Tıklanma: 51.935.752