DANIŞTAY'IN ANDI SİYASETE MUHTIRADIR

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : / AKTÜALİTE

Okunma Sayısı: 1015

Yazar: Hüsamettin Aslan

DANIŞTAY'IN ANDI SİYASETE MUHTIRADIR

DANIŞTAY'IN ANDI SİYASETE MUHTIRADIR Danıştay’ın ANDI; Erdoğan’a muhtıradır

Türkiye ve Dünya, Cemal Kaşıkçı olayına kilitlenmişken Danıştay’da sessiz sedasız giden bir karar, gündeme oturdu. 5 yıl önce kaldırılan Andımız, zamanlaması oldukça manidar bir şekilde skandal bir karar alındı. MHP-AK Parti’nin yerel seçim ve ‘İttifak’ ile ilgili görüşmeler/tartışmalar yaptığı AF, Brunson ve Erken Emeklilik gibi görüş ayrılığı yaşanan konular üzerine, pimi çekilmiş bir bombayı da ittifakın kucağına Danıştay bıraktı.

Önce şu zamanlamaya dikkat çekmek istiyorum. Anlaşılan bir kimlik sorunu, hükümetin önüne bırakılarak sosyolojik bir gerilim tırmandırılmak isteniyor. MHP ve HDP bu işten kârlı çıktığına göre, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta Kürt sosyolojinin yoğun olduğu bölgelere olası bir müdahalesi engellenmek mi isteniyor? Sorusu sorulmadan edilmiyor. Somut bir bilgim yok ama bu ihtimali göz ardı etmeyeceğiz.

Gelelim, Danıştay meselesinin Türkiye iç gündemine. Şimdi Türkiye’de bir kanun çıksa, bu kanunlar yürütme tarafından uygulansa ve aradan bilmem kaç yıl geçse; ortalıkta ses-seda veya kamuoyu dahi oluşmadan bir Danıştay üyesi çıkıp ‘Bize göre hata yaptınız’ mı diyecek? Bu ne cüret, ne hadsizlik? O zaman demezler mi “sizin yürütmeyle bir alıp veremediğiniz mi var.’’ Hukuk marifetiyle İktidara sopa göstermek, parmak sallamak ve hizaya getirilmek isteniyor. Çok net, Danıştay ‘aba altından sopa bile’ değil; açıktan hükümete ‘ayar’ veriyor. Diğer bir ifadeyle hükümetin başı olan Erdoğan’ı tehdit ediyor. Muhtıra veriyor. Cübbeli askerler, postal giymiş askerlerden daha tehlikeli; bir şekilde aldıkları emri ve yemin ettikleri ‘antlarını’ yerine getiriyorlar.

Mesele andımız değil, Danıştay’ın hukuk marifetiyle siyasete müdahale etmesidir. Asla kabul edilemez. Tartışılması gereken ilk konu, siyaseti mi savunacağız ya da hukukçuların siyasete müdahalesini mi? Güya Danıştay’ın, 5 yıl sonra aklına gelmiş ve konuyu bilimsel olarak karar almış! Bilimsel! O kadar bilimsel bir karar almışlar ki kamuoyu iki bölünmüş, HDP ve PKK’ya avantaj sağlamış, bitmek tükenmek bilmeyen ‘Milliyetçilik’ mikrobu, salgın bir hastalık gibi tüm yurda yayılmıştır. Acaba Danıştay’ın çekmesinde, kaç tane daha AK Parti’nin çıkardığı kararlara karşı bilimsel çalışma var!!

Şunu unutmamak lazım. Etnik Milliyetçilik pis bir mikroptur. Bulunduğu zihniyeti ele geçirdiği an, devlet ve millet sevgisi, vatanseverlik ve cehaletle fanatizmle vücut buluyor. Ondan sonra ayrılıklar başlıyor. Milliyetçiliği, yurtseverlikle ve devlet-millet sevgisiyle karıştırmamak gerekli. Bu mikrop koskoca 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nu kasıp kavurdu; yedi bitirdi. Balkanlar, millet-i sadıka Ermeniler, aynı kıbleye baktığımız Araplar bile bu kahrolası mikroptan etkilendi; yani etnik Milliyetçilikten ötürü ayrılıp gitti veya kopartıldı. İvedilikle Türk Milleti ve Ümmet düşüncesine göre hareket etmek gerekir. Bu tip aşırılıkların önene geçilmesi gereklidir. Aksi durumda toplumsal huzur, yıkıcı bir hal alabilir.

Danıştay meselesinin diğer bir boyutu ise; iktidara yönelik bir eleştiridir. 16 yılda bir sürü başarı ve sorun yaşandı. FETÖ ve Ergenekon süreçleri, Türkiye’ye çok zarar verdi. Türkiye, şuan Başkanlık sitemiyle yönetiliyor. Ancak 16 yıllık birikimin üstüne, başkanlık istemindeki yönetişim kolaylığını da eklediğimizde halen atamalarda kriz yaşanıyor. İktidar, çok net bir eleştiriyi hak ediyor. Yargı içersindeki ilgili Danıştay’ın dairesine bu atamalarda kimin dahili varsa, hesabı sorulmalı. Zaten AK Parti çevrelerinde ve Muhafazakar tabanda büyük bir homurdanma şehir milliyetçiliği (Başta Trabzon-Rize), ahbap-çavuş ve akraba ilişkileri yüzünden AK Parti ve iktidara yönelik bir eleştiri ve kızgınlık var; bu eleştirilerin üstüne bir de bürokraside kabiliyet/performans düşüklüğü ve sadakat liyakatla bütünleşemiyorsa, teşekkür etmek, yolları ayırmak gereklidir. Nitekim kötü örnek oluyor. AK Parti bürokrasisi, Danıştay meselesinde sınıfta kalmıştır. Nöbet mahallinde ‘uyuya kalan asker’ gibi suçüstü yakalanmıştır. Bu karar, basit bir hata veya masum bir hukuk tekniğiyle açıklanamaz. Çok açık bir AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılmış bir muhtıradır. Kararın Asker üniforması yerine Hâkim Cübbesiyle alınması meseleyi yumuşatmaz. Bilakis çok daha ağırlaştırır. Bu kararın anlamı, “Biz senin Başkanlık sistemini de, aldığın siyasi kararları da, Erdoğan’ın liderliğini de tanımıyoruz; ve 3-5 hakimle her şeyi al aşağı ederizdir’’ hem de AK Parti iktidarı döneminde.

Ez cümle yalnız lider Erdoğan, beklemediği bir tehdit daha aldı. Kararın hukuk tekniği ve toplumsal taleple alakası olmadığı açık. Bu muhtıra, AK Parti ve Erdoğan’ı hedef alıyor. Anlaşılan bir şeyler Erdoğan’a dayatılmak isteniyor. Karşı çıkılınca tehdit ediliyor. Eğer bu kararı alanlar hakkında gerekli işlemler yapılmazsa veya görmezden gelinirse; muhafazakâr görünümlü bir zümre veya klik; AK Parti kadrolarını, yerel seçim öncesi yoğun bir eleştiri ve değişim talebin odağındayken ‘bir el’ araya girip, mevcut durumu kabul etmezseniz; bir-iki mahkeme kararıyla 28 Şubat günlerine dönersiniz, diyor resmen ve hukuken!!

Bu kararın güvenlik ve Türkiye’nin bölge coğrafyası açısından hedeflerini aksatacağından, yine ağır bir yaptırım gelmelidir. Hiç kimse Türk Milletinin ve devletinin kadim kazanımlarını sekteye uğratma haddini kendisinde veya sosyal gruplarında göremez; aksi durumda FETÖ gibi bertaraf edilmesi kaçınılmazdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.