ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 1431
Yazar: Ahmet Ar
AK PARTİ İÇİN ASIL TEHLİKE

Ak Parti asabiyesini kaybediyor

Ak Parti ve öncüllerini var eden güç, Osmanlı yıkıldıktan sonra hep itilen, kakılan, değerleri aşağılanan, devlet imkânlarından uzak tutulan, zenci muâmelesi yapılan, ayağında pabucu yokken başına şapka giydirilen, darağaçlarında sallandırılan, Allah demesi yasaklanan… velhasıl bu topraklardan varlığı kazınmak istenen Müslüman Anadolu halkıydı.

Bu halk, her türlü aşağılanmayı, işkenceyi, yok sayılmayı hatta yok edilme gayretlerini sabırla karşıladı. Şeyh Said dışında ayaklanma olmadı, isyan etmedi bu millet. Çok partili hayâta geçtikten sonra iğneyle kuyu kazar gibi oylarını hep hayır yönünde kullanarak mesâfe almaya çalıştı. Bu meşrû çabaları bile her on yılda bir kemalist darbelerle sıfırlanmaya çalışıldı. Ama yılmadı millet, her dağılıştan sonra toparlandı, ısrarla ve aşkla yoluna devam etti. Bu ülke ve devlet bizimdi aslında ve bir gün asıl sâhipleri eliyle yönetilecekti. Bu anlayışla çıkarılan nice dergi-gazete kapatıldı, sâhipleri hapislere atıldı. Nice dernekler-partiler kapatıldı. Yine de pes edilmedi. Çünkü kendini bu topraklardan kazımayı kafaya koyanlara karşı bu topraklarda var olma asabiyesi capcanlıydı. İBNİ HALDUN’un çok ehemmiyet verdiği bu ASABİYE olmadan bir topluluk ayakta duramaz. Tarih, asabiyesini kaybetmiş devletlerin enkazları ile doludur.

İşte bu asabiye, birçok bâdireleri atlattıktan sonra son lideri Recep Tayyip Erdoğan ve son siyâsî teşekkülü Ak Parti’yi üretti. Karşı tarafın Erdoğan’ı doğmadan boğmak için neler yaptığını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Çünkü karşı taraf da Tayyib’i üreten asabiyeyi çok iyi tanıyordu ve boğmak istediği asıl bu asabiye idi. Bu asabiye Müslüman Anadolu’nun var olma irâdesiydi. Karşı tarafa verilen vazîfe, bu asabiyeyi, yani irâdeyi yok etmekti. Tayyib’i boğma hedefinin bir çılgınlık hâlini alması bu sebeptendi. Netîce olarak Müslüman Anadolu halkının asabiyesi gâlip geldi ve Tayyib ve partisi ilk seçimde iktidar oldu. (Ak Parti iktidar yıllarında dostu sevindiren düşmanı üzen birçok başarılara imza attı. Dikkat çekmek istediğim husus başka olduğundan buraya girmeyeceğim.)

Bundan sonra karşı taraf yeniden bir durum değerlendirmesi yapmış olmalıdır. Tayyib’in iktidarının ilk yıllarında (ki 28 Şubat sonrasıdır) kemalist zinde güçler hâlâ canlıdır ve vaziyete hâkimdirler. Bilhassa cumhurbaşkanı, emniyet-asker ve yargı tam olarak Tayyib’i yok etmek istemektedir. Parti, kapanmaktan kıl payı kurtulur. Bahsi uzatmayalım. Tayyip, Ak Parti ve onları var eden halk, büyük bir mücâdele verir. Yılmak yoktur, yola devamdır. Gıdım gıdım mesâfeler kat edilir ve başörtüsünün bütün kurumlarda serbest kılındığı günleri görür bu memleket. Kemalist vesâyet sindikçe sinmiştir.

Bu arada FETÖ yapılanmasının bir virüs gibi devletin hücrelerine yayıldığını kaydetmeliyiz. FETÖ, bir ideal sâhibi olduğundan değil, ortak istemediğinden ve kendine verilen vazîfeyi daha rahat yapabilmek için devlet -bilhassa askeriye- içindeki kemalist yapıyı bertaraf etmeye kalkışır. Ergenekon falan işte… Bu bahsi de uzatmak istemiyorum.

Erdoğan, FETÖ’nün asıl niyetini görüp tedbir almaya kalkışınca ortalık karışır. FETÖ, suçüstü yakalanınca o zamana kadar biriktirdiği bütün güçleriyle saldırıya geçer. Emniyet, askeriye ve yargı… Kılıçlar sıyrılmıştır ve mücâdele ölümünedir. Erdoğan, bu mücâdelede daha önce hoşlanmadığı bir kısım çevrelerle bir şekilde ittifak yapmak zorunda kalmış mıdır, bir tarafa kaydedelim.

Ölümüne savaş, gide gide 15 Temmuz 2016 darbesine ulaşır. Artık darbeler devrini kapattık zanneden Türkiye halkı o gece yeni ve acı bir darbe ile karşı karşıya kalır. Ama darbeciler bir şeyi gözden kaçırmışlardır: MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ… Kendine karşı yapıldığını kat’i olarak bildiği kaç darbeye karşı boynu bükük, eli koynunda kalmış, sevdiklerinin ipe götürülüşünü göz yaşları ile seyretmiş ama ses çıkaramamış, ses çıkaracak olsa devlet mekanizmasından uzak tutulduğu için yine ezileceğini çok iyi bilen millet, bunca yılın ezikliğine de isyan ederek ayağa kalkacaktır. 15 TEMMUZ DARBESİ KARŞISINDAKİ KIYÂM, MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİNİN ZİRVESİDİR. 15 Temmuz kıyâmı, dövüle dövüle çelikleşmiş millî vicdânın fışkırışıdır. Bu asabiyenin üzerine titrenilmesi, Kaşıkçı elması gibi muhâfaza edilmesi gerekirdi. YENİKAPI mitingi çok güzel bir fikirdi. Hâlâ ona atıfta bulunabiliyoruz. Bu asabiye korunabildi mi?

Kemalistlerin 15 Temmuz darbesini büyük bir ümitle karşıladıkları kimsenin meçhûlü değil. Onlar bu darbenin Tayyip Erdoğan’ı süpürebileceğini zannettikleri için sevinçliydiler. Ama bekledikleri olmadı. Millet, Erdoğan’ı yalnız bırakmadı. Asabiye zirvedeydi çünkü.

Sonra hayat devam etti. Zaman içinde bir de gördük ki bir kısım kemalistler de 15 Temmuz darbesi karşısındaki kıyâma sızmaya çalışıyor. Adamlar resmen 15 Temmuz direnişi bizimdir demeye getiriyor. 15 Temmuz kıyâmını Müslüman Anadolu asabiyesi gerçekleştiriyor ve şimdi bu asabiyeyi yok etmeye yeminli kemalistler bu kıyâmı sahiplerinden çalmaya kalkışıyor. Vaziyet tam da bu…

Erdoğan, belki de FETÖ karşısındaki cepheyi geniş tutma kaygısı sebebiyle kemalistlerin 15 Temmuz direnişine sızma çabalarına karşı sessiz kaldı. Müslüman Anadolu halkı öz yavrusu olan 15 TEMMUZ KIYAMININ KEMALİSTLERLE PAYLAŞILMASI karşısında önce şaşırdı, sonra hayal kırıklığı yaşadı, âdetâ yıkıldı. Ama her zamanki gibi sesi çıkmadı ve reklâm işlerini çok iyi bilen karşı cephe 15 Temmuz’un ortaklarından biri oluverdi. “Baba kâtiliyle baban bir safta/Bir de geri adam, boynunda yafta…

Hayâl kırıklığı bununla kalmadı. Hükümetin eğitim meselesinde hasretle beklenen millî-mânevî köklerimize dayanan zihniyet inkılâbını bir türlü yapamaması, AB normlarına uyacağız diye millî-mânevî yapımıza ters yönetmeliklerin çıkarılması, Aile Bakanlığı’nın bir kadın bakanlığına dönüşmesi ve Müslüman Türk ailesini neredeyse yok olma noktasına getirecek çalışmaları, KADEM adlı hükümetle irtibatı açık bir kadın derneğinin feminizmi devlet politikası yapma gayretleri, kadın diyânet işleri başkan yardımcısı, kadın müftü yardımcıları, İslam’ın güncellenmesi gerekir gibi çıkışlar, IMF’den kurtulduk diye sevinirken McKinsey gibi ne idüğü belirsiz ABD şirketleriyle anlaşmalar (şükür ki son anda vazgeçildi), partide idealist kişilerin gittikçe azalması, eli para tutanların çoğalması, mücâhidlerin mütayitleşmesi, devlet kadrolarında dost ve akraba kayırmacılığı…vs. Bunlar bir kezzap gibi MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİni eritmektedir.

İlle de kemalizmin gittikçe yükselen bir değer kılınması… Okullara gönderilen “Milli bayramlarda Atatürk’ü daha öne çıkaran programlar yapılsın.” tamimleri… Bu sonradan ortaya çıkan kemalizm sevdâsı karşısında MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ şaşkındır. Bu muhabbetin sebebi MHP ile mecbûren yapılan ittifak mıdır yoksa başka saikler mi vardır, bilmemekteyiz. Bildiğimiz bir şey varsa MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ şaşkındır. Bunca mücâdelenin, bunca çilenin, bunca fedâkârlığın sonu bu mu olacaktı?

Netice… Olabilecek en kötü sona doğru gidiyoruz: MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ YOK OLMAK ÜZEREDİR. Her türlü işkence, her türlü iktisadî problem, her türlü iç-dış saldırı atlatılır. Ama bu asabiye kaybedilirse mikroplara karşı direncini kaybetmiş bir beden gibi yıkılırız. Müslüman Anadolu asabiyesinin ürünü ve büyük dâvânın son temsilcisi Ak Parti kendini var eden asabiyeyi kaybetmek üzeredir. Asıl tehlike budur.

Şöyle diyeyim: Yeni bir 15 Temmuz olsa millet yine aynı derin heyecan ve coşkuyla ölümüne sokaklara dökülür mü?

“Dökülür.” diyenlere cevabım tek kelimedir:

İNŞAALLAH!!!

Her darbe, her kapanış ve dağılıştan sonra BU ASABİYE yeni partiler ve liderler üreterek ayağa kalkmayı başarmış ve menzil taşını hep ileriye taşımayı bilmiştir. Ama MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ SÖNERSE dâvâyı daha ileri götürecek yeni partiler ve liderler üretemeyeceğiz demektir. Bu hem Türkiye hem İslâm âlemi, hatta dünyâ için bir felâkettir. MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ YAŞAMALIDIR. Bunun şartı da onu yüreğinde sönmeyen bir kor gibi taşıyan kişilerin kibrit-i ahmer gibi aranıp bulunarak kadrolara dâhil, hatta hâkim (yönetici) kılınmasıdır.

Kalbinde bu asabiyeden bir kıvılcım olduğunu hisseden herkes aklını başına toplamalı ve bundan böyle en büyük meselemiz ve meşgalemiz bu asabiyeyi muhâfaza ve yaşatmak olmalıdır.

Yol pek de yakın değilken… 

MÜSLÜMAN ANADOLU ASABİYESİ

Üstad Kadir Mısıroğlu'nun cenâzesinden... (06. 05. 2019)

Yazar: Ahmet Ar
20-04-19
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 1
Yolcu
Can Damarı
Tarih : 07-05-19

Allahualem; ihlâsla çarpan kalplerin endişe, heyecan ve ümitlerine tercüman olmuşsunuz. İnşaallah alakalı merciler lazım gelen ihtimam ve tedbirleri icra ederler. Rabbim evlâdi iyalimizi Rahmetinden rızasından hıfz'indan afiyetten ayırmasın. Ümmeti Muhammed'i payidar kılsın.

 
AK PARTİ İÇİN ASIL TEHLİKE
Online Kişi: 24
Bu Gün: 278 || Bu Ay: 9.501 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.194 || Toplam Tıklanma: 51.942.460