ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 890
Yazar: Hüseyin Yağmur
12 EYLÜL DARBESİ’NDEN NOTLAR

12 EYLÜL DARBESİ’NDEN NOTLARBugün; bundan 39 yıl önce gerçekleştirilmiş 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası yaşanan bazı olayları sizlerle paylaşacağız.

Darbecilerin İlk İcraatları

12 Eylül'deki Darbe rejimini en güzel tanımlayanlardan biri dönemin sıkıyönetim savcılarından biri olan Faik Tarımcıoğlu'dur. Tarımcıoğlu bu dönemi ‘Asker Partisi'nin iktidarı' olarak niteler. Ona göre “Türkiye'de Asker Partisi zaten sürekli iktidardadır.”(Tarımcıoğlu,1990:99) Bu iktidarda devlet halkın değil, halk devletin emrindedir.

12 Eylül Darbesi'nin o kasvetli günlerinde kimi zaman komik, kimi zaman trajik, kimi zaman da dramatik olaylar gerçekleşir. Halkın can güvenliği sağlanmıştır ama bunun sağlanması karşılığında geri kalan bütün hakları ve güvenliği elinden alınmıştır.

Darbeciler askeri bir disiplin içerisinde toplumun her kesimini hizaya getirme gayretine girişirler o günlerde.“Düğünler önceden izin alınarak yapılmakta, yayaların hangi kaldırımda nasıl yürüyeceği talimatla gösterilmekte, ticari taksi şoförlerine her gün sakal tıraşı görevi verilmekte, Ankara'da E-5 karayolu üzerindeki bütün evlerin beyaza boyanması emredilmektedir.” (Birand,1999:212)

Daha sonra 3.000'e yakın siyasi şahıs gözaltına alınmıştır. Eski Başbakanlar Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel Hamzaköy'de göz hapsine alınmış, Erbakan ve Türkeş ise Dil Okulu'nda hapse atılmıştı.

Erbakan ve arkadaşlarının cezaevi serüveni 250 gün sürdü. Erbakan, laikliğe aykırı konuşmalardan dolayı ceza aldı, ancak bu ceza Yargıtay'ca bozuldu. Erbakan salıverildi.

587 sanıklı MHP davasında yargılanan Türkeş ise 11 yıl ceza aldı. MHP'li Agâh Oktay Güner'e göre MHP'lilerin ‘Fikirleri iktidarda kendileri hapisteydiler.'

Darbeciler bir süre sonra basına da el atmışlar, Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Tercüman gazetelerini sık sık kapatmaya başlamışlardı. “Bu dönemde gazeteler toplam 300 gün kapatılmış, 400 gazeteci hakkında dava açılmıştı.”

“Namlı gazeteciler Nezih Demirkent, Yalçın Doğan, Yavuz Donat ve Nazlı Ilıcak generaller karşısında azarlanıyorlar ‘Çık git' şeklinde rencide edici muamelelere maruz bırakılıyorlardı.”(Heyet,1984:216)

TRT'ye MGK'dan gönderilen emirler de ilginçti.Bir emre göre MGK bildirileri günde üç defa, sıkıyönetim bildirileri günde iki defa yayınlanacak, TRT kameramanları röportaj yaparken gençleri değil, orta yaşlı kişileri seçeceklerdi.

O günlerde 937 film ve 927 yayın, sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle yasaklanmıştı.“Gazetelerin Yazıişlerine Selimiye Kışlası'ndan ‘İntihar haberleri yayınlanmayacak' şeklinde telefonlar ediliyordu. Yarbay Orhan isimli şahıs ise gazetecilere haber dikte ettiriyordu”(Cemal,1986:493)

Darbeciler bir süre sonra Üniversite'ye de uğradılar. 1402 sayılı kanun kapsamında bazı öğretim üyeleri görevlerinden uzaklaştırıldılar. Bazılarına didon sakal da dahil olmak üzere sakal ve kıyafet yasağı getirildi.

1.253 üniversite hocası ve 3.584 öğretmenin görevlerine son verildi. Müteakiben üniversiteyi hizaya getirmek üzere YÖK kuruldu.Ülke çapında toplam 30 bin memurun görevine son verildi. 7.233 kişi bölge dışına sürüldü.

‘Darbeciler Harp Okulları'nın müfredatını değiştirdiler. Bu müfredattan 27 Mayıs Darbesi'ni meşru gösteren bölümü çıkarttılar.' 27 Mayıs'ın bayram günü olarak kutlanılmasına son verdiler.

Ülke içindeki askeri uygulamalara dayanamayan 30 bin kişi Avrupa ülkelerine sığınmak üzere başvurdu. Aynı dönemde 300 bin kişiye sakıncalı oldukları gerekçesiyle pasaport verilmedi. O kadar ki kanserli ozan Ruhi Su, pasaport alamadığı için yurt dışına tedaviye gidememişti. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

Bu dönemde toplam 1.683 kişi fişlenmiş, 650 bin kişi gözaltına alınmış, 230 bin kişi yargılanmıştı.12 Eylül hapishanelerinde işkence ise ayyuka çıkmış bir vaziyetteydi. İşkence sonucu cezaevlerinde 299 kişi hayatını kaybetmişti.Yargılamalar sonrası 7 bin kişi hakkında idam istendi. Mahkemelerde 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi.

12 Eylül Darbecilerinin İşkenceleri

12 Eylül idaresinin iki sembol hapishanesi vardı. Bunlardan biri Diyarbakır Cezaeviydi. Burada her düşünceden mahkûma her vesileyle işkence ediliyordu. Oruçlu mahkûma pislik yedirilmesi bunlardan sadece biriydi. Mahkûmların çırılçıplak soyularak coplanması bir başka uygulamaydı.

12 Eylül idaresinin diğer ünlü hapishanesi ise 31 bin kişinin gelip geçtiği Ankara Mamak Cezaeviydi. Bazı MHP'liler bu cezaevinde özellikle alıkonulmuştu. Cezaevindeki her mahkûma yapılan işkence bu şahıslara da yapılıyordu. Namık Kemal Zeybek, Taha Akyol ve Yaşar Okuyan bunların öne çıkanlarıydı.

Diyarbakır Cezaevinde“Mahkûmlara işkence yapan şahıslara Generaller tarafından ‘Alperen' şeklinde iltifat ediliyor”(Kahraman,1988:47) mahkûmlara İstiklal Marşı ve Atatürk ilkeleri zorla öğretiliyordu.

Mamak Cezaevinde yapılan psikolojik ve fiziki işkenceler karşısında “MHP Genel Sekreteri Yaşar Okuyan dayanamayıp ağlamış,”(Kahraman,1988:67)“Muhsin Yazıcıoğlu'na da çırılçıplak soyularak elektrik verilmişti.” (Birand,1999:244)

“Mahkûmlara Mustafa Kemal düşüncesini şey ettiğini”(Kahraman,1988:54)savunan Cezaevi Komutanı Albay Raci Tetik yapılan işkenceler üzerine cezaevi yönetimini protesto için dilekçe veren Taha Akyol'a “Seni burada astırırım. Sonra da intihar etti diye yazdırırım” (Birand,1999:245) şeklinde açık tehdit savurmuştu.Erlere ‘Komutanım' demenin zorunlu olduğu Mamak'ta günün her saatinde coplama ve dövme olayı vardı.

12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 397 subay, 176 astsubay ve 447 askeri öğrenci toplam 1020 askerin, 'yasa dışı görüş' iddiasıyla TSK ile ilişiği kesildi.

12 Eylül Darbesinin bilançosu kelimenin tam manasıyla korkunçtu:12 Eylül darbecileri TBMM'yi kapattı, siyasi parti ve liderlerini susturdu. 650 bin kişiyi gözaltına aldı. 230 bin kişiyi yargıladı.

7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Bunlardan 50'si asıldı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi. 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi "kaçarken" vuruldu. 95 kişi "çatışmada" öldü. 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi. 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi (ntv,2007)

12 Eylül Darbecilerinin ülkeyi nasıl yönettiğini işadamı Saffet Ulusoy çok manidar bir örnekle şöyle anlatır:Almanya'nın Münih şehri parlamenterleri 1982 yılında Ulusoy'un davetlisi olarak Türkiye'ye geldi. Antalya ve İstanbul'un turistik yerlerini gezdirdik. Memleketlerine yolcu etmeden de bir akşam yemeği verdik. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl Paşa, kendisine söz verilince "Bizleri ağırladınız, sizlere çok teşekkür ederiz. Ama bizim çok uykumuz geldi. Müsaade edin, otelimize gidip uyuyalım” dedi. Bu konuşma herkesin çok tuhafına gitmişti. (Ulusoy,2005:301)

Çok şükür artık bu ülkede düzenli olarak uyku saatine dikkat eden generallerin dönemi geride kaldı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Yağmur
13-09-19
E mail: yenisoz.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
12 EYLÜL DARBESİ’NDEN NOTLAR
Online Kişi: 24
Bu Gün: 536 || Bu Ay: 5.926 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.742 || Toplam Tıklanma: 52.113.846