ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 619
Yazar: Gökhan Özcan
YER SARSILDIĞINDA İNSAN SARSILIR; HİKÂYE BİR AN KOPAR

YER SARSILDIĞINDA İNSAN SARSILIR; HİKÂYE BİR AN KOPARYer sarsıldığında, insan sarsılır. Hikaye bir an için kopar, devam eden her şey fay hatlarıyla birlikte kırılır. Bilinenler unutulur, elimizde olduğu vehmine kapıldığımız her şeyden şüpheye düşülür.

Hikayenin iki ucu zamanla koptuğu yerden yeniden düğümlenip bağlansa da o düğüm yeri unutulmaz, hikayenin hafızasından silinmez. Kaldı ki, koptuğu yerden yeniden bağlanamayan hikayeler de vardır, bazı hayatların dünyadaki ışıkları söner, son cümleleri yazılır. Kafalardaki iyi kötü hesaplar bu derin kırılmanın etkisiyle anlamını yitirir. Her şeyin, söylendiği anda havaya karışan kelimeler kadar ömrü olduğu, dünyanın gerçeğinin fanilikten gayrı bir şey olmadığı anlaşılır. İnsanlar soğuğun, karanlığın, yıkımın ortasında çaresizliğin içinden bir çare çıkarmak için didinir. Feryatlar hem kalplere saplanan bir hançer gibi acı verir işitenlere hem bir umut olur, uçuşur acıyan kalplerde. Yerin sarsıldığı o gün her şeyin farklı hissedildiği, hayatın keskinliklerinin unutulduğu, insanın bir süre için de olsa kendine döndüğü bir gündür. Bir önceki güne, ondan öncekine ve öncekilere benzemediği bir gündür. Herkesin beraberce yaşadığı bir acıdır bu, ortak bir insanlık halidir, kendiliğinden, tabii, dolayısıyla insancadır. Toplasanız ortak bir duygudur bunların hepsi, adını koymakta zorlanacağınız. Bütün insanlara sarılmak, bütün acıları dindirmek, bütün yitikleri bulmak, bütün kanayan yaraları kapatmak istersiniz. Bu, artık yaşamaya yaşamaya unutmaya yüz tutmuş insanlığımızın evine mecburi geri dönüşüdür. Hakikat, söyleyeceğini o kadar açık seçik söylemiştir ki, yalanlarımızın hiç biri yetmez üstünü örtmeye. Eğer sadece ona inandıysak, dünya bir vehimdir. İnsan, dünyanın hakimi değildir, hayatın sahibi değildir, eli her şeyin üstünde olan bir kader vardır. Didinip durmamız, didişip durmamız, itişip durmamız ne kadar nafile, ne kadar acınasıdır. Esen bir rüzgar, kırılan bir fay, bendini aşan hoyrat sular, hayat diye biriktirdiğimiz her şeyi tarumar edip geçer. Artık hiçbir şey eskisi olmayacak deriz, yekinir devam etmeye çalışırız yaşamaya. Sonra her şey eskisi gibi olur ya da hiç eskisi gibi olmaz. Aslında her sarsıntının fay hattı uzanır insanın içine kadar. Her kırılma, kırar bir uçtan bir uca, kırılmaz sandığı ne varsa insanın. Günler geçtikçe, gerçeğin ağırlığı artar, insanı ezer. Bu yükü taşımaya gönülsüz olanlar panik içinde yalanlarını aramaya çıkar. Kırılganlığını unutmaya çalışır hayatın, insanın, insan insan büyüyen asıl hikayenin. Yalanlar yeniden büyük, gerçeğin üstünü örtmeye yetecek kadar... Didinmeye, didişmeye, itişmeye kakışmaya döneriz bıraktığımız yerden. Yer sarsıldığında hiç sarsılmayan, gerçekliğimiz orta yerinden kırıldığında hiç oralı olmayan, sıcak zihinlerinden çaresizliğin kol gezdiği ayazlara hiç çıkmayan çirkin türediler yeniden kalabalıklardan şöhret dilenmeye çıkar. Onların hesapları hiç kesintiye uğramamıştır. Onlar kırılmazlar, çünkü kalpleri kırılamayacak kadar katılaşmıştır. Onlar bilmeden bilenlerdir, araştırmadan söyleyenlerdir, aşağılayan ve yargılayanlardır, kendini bir kıyıya çekip başkalarına azap sopası gösterenlerdir, insanlıktan çıkmış dalgacılardır, onlar kendi kibrinden zehirlenenlerdir. Onlar her fikrin içinde bir miktar vardır, bir türlü insan olamazlar, kimse de olmasın isterler. İçinde yaşadıkları konfor balonları gafletlerini sürekli tazeler, daim kılar. Battıkça batarlar yalanlarında. Bir fikirleri yoktur, bir davaları yoktur, bir yere ait değildirler, sahip oldukları dünyalıkların şımarığıdır sadece onlar. Onlara bakar ibret almak, onlara acımak ve olabilecekse hâlâ, hesapsızca hisseden bir kalp sahibi kılınmaları için dua etmek düşer, kalbinden hissetme kabiliyeti alınmamış olanlara. Yer sarsıldığında insan sarsılır çünkü, sarsılmalıdır. Gecenin ayazında, felaketin karanlığında, dayanıksızlığı bir enkaz olarak görünür hale gelmiş hayatıyla yüzleşerek ve dünyanın üstüne yığdığı ağır molozları kaldırıp atarak kendini aramaya çıkmalıdır. Yer sarsıldığında hayatı nihayete erenler mazlumdur, rahmete erişirler. O enkazın altından insanlığını bulup çıkaranlar içinse yaşanacak şeyler vardır daha. Yalanlara karşı hakikatin yanında...

***

Depremde hayatını kaybeden bütün kardeşlerimize rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. Gecesini gündüzüne katarak kurtarma çalışmalarına katılan her insanımıza tek tek gönülden şükranlarımı ifade ediyorum, Allah hepsinden razı olsun.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Gökhan Özcan
27-01-20
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YER SARSILDIĞINDA İNSAN SARSILIR; HİKÂYE BİR AN KOPAR
Online Kişi: 19
Bu Gün: 156 || Bu Ay: 6.146 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.075 || Toplam Tıklanma: 52.116.216