ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 513
Yazar: Sefa Saygılı
KORONADAN İSLÂM DÜŞMANLIĞI ÇIKARMAK

'ZORUNLU' DEĞİL MAAALESEF 'SORUNLU' EĞİTİMBiraz önce Avustralya’dan bir vatandaşımız rahatsızlığının süreci hakkında soru sormak ve bilgi vermek için aradı. Sohbet arasında kendisine orada durumun nasıl olduğunu sordum. “Çok kötü” dedi. Sokağa çıkma yasağı varmış ve hastalık giderek yayılıyormuş.

Sadece Çin, İran ve İtalya’da değil Fransa’da, İngiltere’de, İspanya’da, Hindistan’da kısacası bütün dünyada olağanüstü hal var. Benim yaşımdakiler “Biz böyle bir afatla karşılaşmadık” derken haklılar. Ülkemiz depremlerle, askeri ihtilallerle, hain 15 Temmuz darbe girişimi ile sıkıntılı durumlara düştü. Ancak Korona virüsün yayılması bütün dünyayı olduğu gibi ülkemizi de elbette çok etkiledi.

Şimdi bakıyorum bazı kötü niyetli kişiler bu salgını kendi ideolojik saplantıları lehine kullanmaya çalışıyorlar. Bunlardan biri, İran’ın molla şehri Kum’dan hastalığın yayılmasını ele almış ve mantık çarpıklığı içinde “Neden inandığınız Tanrı burayı korumadı?” diye soruyor.

Muhakemesi bozuk sorusuyla aklı sıra Müslümanları vuracak. Bir defa söyleyelim, korunma tedbirlerini uygulamak aklın ve bilimin gereğidir. Kum’daki çokbilmiş mollalar bunları uygulamadı iseler korona virüs onları es geçecek değil ya. İkincisi Suriye’deki masum insanların katline ses çıkarmayan, dahası cevaz veren, hatta teşvik eden utanılası mollalar neden korunsun ki? Bence o mollalar başlarına gelen bu felâketten sonra, “Biz nerede hata yaptık?” diye ders çıkarmalı ve ibret almalılar.

Bir diğer saldırı ‘bilim dünyası’ adına geliyor. Bilindiği gibi virüsler ve bakteriler gibi mikroorganizmalar milyarlarca yıldır yeryüzünde vardırlar. Nedense evrim geçirdikleri ve onlardan tonlarca ağırlığa sahip dinozorlar ve bilinç sahibi insanlar geliştiğini evrimciler iddia etseler de virüsler halen aynen o ilk zamanlardan beri vardırlar. Hatta her insanda 2 ila 3 kg gelen ve sayıları trilyonlara varan mikrop bulunur. Biz onlarsız onlar bizsiz yapamaz. Yani aramızda ortak yaşam söz konusudur.

Virüslerde ortamın zorluğunda bünyelerinde değişiklik yapma yeteneği yaratılışlarından vardır. Bu sayede antibiyotiklere direnç geliştirdiler. İşte bu yüzden her yıl değişik bir virüs salgını görülür. Yani tür içinde değişiklik olur. Darwincilerin iddia ettiği gibi başka türe dönüşmüş değillerdir. O zaman insanların da siyah, beyaz veya sarı ırka sahip olmaları da evrim geçirdiklerinden midir? Değildir. Başka bir tür ortaya çıkmamıştır ki…

Virüslerin dayanıklı hale gelmelerini evrimin zaferi diye yorumlayanlar ancak gerçeği saptırma ve yalan fiillerini işliyorlar.

Hâlbuki doğru olan şu: 21. yüzyılda gözle görülmeyen küçük bir yaratık gelişmiş tıbba ve teknolojiye rağmen insanı alt üst edebiliyor. Hani bilimin bütün sorunları halledeceğini, salgın hastalıkların artık bittiğini, insanoğlunun tabiata hükmeder duruma geldiğini söyleyen iddialı kişiler neredeler? Ders ve ibret alalım yeter ki...

AF ÇIKARKEN

Korona virüs sadece dışardakileri değil fazlasıyla kalabalık olan cezaevindeki insanları da tehdit ediyor. İktidar muhalefet partileri ile anlaşarak bir af yasası çıkarmak üzere. Ancak iki önemli teklifimiz olacak:

Birincisi elbet cinsel tecavüz suçları tasarıda olduğu gibi affedilmesin. Ancak cinsel saldırı diye tanımlanan ne olduğu şüpheli, atılan iftira ile veya yanlış yorumlama ile hayatı kararabilen mazlum insanlar var. Lütfen bu göz önüne alınsın. Bu yazıyı hazırlarken dünkü Yeni Şafak Gazetesi’nde ‘Kumpasın Belgeleri’ başlığıyla verilen iç sızlatan, vicdanları yaralayan bir haber gördüm. Haberde Eyüp Sultan’daki bir okulda FETÖ elebaşını kötüleyen ifadeler kullandığı için başına gelmeyen kalmayan müdür yardımcısından söz ediliyor. Uzun haberi buraya alacak değilim. Ancak bu şekilde haksızlığa uğrayan mahkûmlar var.

İkincisi de erken yaşta evlilik mağdurları. Evlenmiş, çoluk çocuğa karışmışlar. Bu ailelerin erkeğini küçük yaştaki çocuğa cinsel tecavüz suçlamasıyla 10 yıla varan cezalar vererek hapse atılmasının önüne geçmek lazım. Araştırmakla kolayca anlaşılır. Unutmayalım ki yeryüzünde zulüm olduğunda başımıza felâketlerin gelmesi kaçınılmazdır...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sefa Saygılı
28-03-20
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KORONADAN İSLÂM DÜŞMANLIĞI ÇIKARMAK
Online Kişi: 14
Bu Gün: 165 || Bu Ay: 8.701 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.855 || Toplam Tıklanma: 52.156.683