ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 640
Yazar: Memiş Okuyucu
BİR DÖNÜŞTÜRME PROJESİ: KÖY ENSTİTÜLERİ

BİR DÖNÜŞTÜRME PROJESİ: KÖY ENSTİTÜLERİ17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri kuruldu. Kuruluşu, işleyişi, müfredatı, perspektifi, uygulamaları, mezunları ve ülkeye getirip/götürdükleri ile ‘Köy Enstitüleri’, maarif tarihimizin belki de en çok tartışılan eğitim/maarif projesi oldu.

11 yaşında köylerinden, ailelerinden alınan çocukların, Türkiye çapında kurulan 16 Köy Enstitüsünde 5 süreyle yetiştirildikten sonra tekrar köylerde/köylerinde görevlendirildiği sistemin adıdır Köy Enstitüleri.

Yetiştirildikleri dönem de hedef kitle, ülkenin yüzde sekseninin köylerde yaşadığı bir ortam ve yapıyı kapsamaktaydı. Bu okulların amacı, zamanın yöneticilerinin deyimi ile ‘uygarlık ışığı’ götürmek gibi müphem ve içeriği oldukça efsane bir niteliğe büründürüldü.

Köy Enstitülerinin psikolojik arka planında, yüz yıllık bir aydın halet-i ruhiyesinin hali pürmelalini görmek mümkün. Bu hali tasvir eden en iyi ifade sarsılma, savrulma ve panik halinde bir ‘aşağılık’ duygusudur. Geri kalmanın nedenini metotlarda, çabada, keşifde, çalışmada değil; kendinde ve kimliğinde aramak gibi nakıs bir halin tüm yansımalarını bu projede görmek mümkündür.

O nedenle Köy Enstitüleri projesi, çare ve çıkış değil, tıkanma getirdi.

Bu ‘dönüştürme’ projesinin dönem muadili eğitim ve uygulamalarını hayata geçiren isimlerde biri de Sıdıka Avar’dır. O dönemi sembolize eden isimlerden biridir Sıdıka Avar. Hikayesi İzmir kadınlar hapisanesinde başlar. Görevlendirildiği her koğuşu, güçlü eğitim ve insani ilişkileri ile sükunete kavuşturan eğitmen olarak tanınır, şöhret bulur. Keşfedilir. Hakkında misyonerlik iddiaları da ortaya çıkar. Bu iddialar bizzat yüzüne karşı söylenir. Ancak o cihetinden sarfınazar edilerek Elazığ’da bir tür ‘eğitim misyoneri’ olarak, bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından görevlendirilir.

Bingöl, Elazığ ve Tunceli’nin dağ köylerini bizzat gezerek ‘dağ çiçekleri’ olarak nitelelenen köy çocuklarını toplayıp yetiştirmek üzere Elazığ’da görevlendirilir. Kendisi tam da istenileni yapar. Elazığ Kız Enstitüsünde bölgeden topladığı çocukları ‘dönüştürerek’ yetiştirir. Kıyafetini, kültürünü, bakışını değiştirerek ‘batıcılaştırma’ misyonu ile yüklenenen bu köy kızları, tekrar bölgede görevlendirilir. Sıdıka Avar daha sonra yazacağı hatıratının adını da ‘dağ çiçeklerim’ olarak koyacaktır.

Köy Enstitülerinin mezunları da hakeza, geldikleri köylerden manevi, kültürel ve insani bağları büyük ölçüde koparılmış ve ‘dönüştürülmüş’ olarak tekrar bölgelerine, köylerine görevlendirilir. Bu ülke çocukları aldıkları eğitimin bir gereği olarak, hizmet vermek üzere döndükleri halkı kendileri gibi ‘dönüştürülesi ve değiştirilesi’ kesim olarak görmeye başlamışlardır. Bu bakış ikinci meşrutiyet tipi ‘batıcılaşma’ ideolojisinden gözü kamaşmış aydın tipi modellemesidir.

Bu okul mezunları böyle bir hareket noktası ihtiva eden bakış neticesi, halkla bağlantı ve münasebet kuramadılar/kurmakta zorlandılar.

‘Halk için’ yetiştirildiler ama ‘halka rağmen’ oldular! Halktan bu kopuş neticesi köy şartlarına uygun yetişme tarzları da, yeterli ölçüde verime ve performansa dönüştürülmedi.

Durum böyle olunca bir ‘dönüştürme’ projesi olarak başlayan sistem yürümedi ve tıkandı. Halka ulaşamadı.

Netice de Köy Enstitüleri bizzat sistemin kurucuları, proje müellifleri tarafından 1947 senesinde kapatıldı. Ancak üzerinden 73 yıl geçmiş olmasına rağmen Köy Enstitüleri üzerinde halen ‘romantik’ bir tartışma yürütülmektedir.

Bu okullardan yetişen öğretmenlerin dil, kültür ve mahalli imkanların harekete geçirilmesi üzerine olan hizmetlerini mahfuz tutalım. Muhtevası ve seküler karakteri hep tartışılarak bugünlere gelindi.

Ülkenin uzak dağ başlarında kurulan okullarla, nasıl bir şehirli toplum kurulabilirdi?

Şehirden, cemiyetten uzakta dağ başlarında tüm insan ilişkilerinden azade olarak kurulan bu okullarda hangi şehirli bir medeniyet projesi hayat geçirilebilirdi ?

Dünyanın neresinde ‘dönüştürme’ projeleri başarıya ulaşmıştır? Cevabını içinde saklayan bu sorular henüz millet vicdanında makes bullmamıştır.

Bugünlere gelirken bu okulun ‘uygarlık’, ‘medeniyet’ namına millet sinesinde rahneler açan bazı uygulamaları olmuştur. Getirisi ve götürüsü etraflıca ölçülmelidir.

Bütün bunlar ilm, insani ve ülke gerçekleri ile örtüşecek şekilde araştırılmalı. Bu alanlardaki veriler, bir bilgi ve tecrübe olarak araştırmalar ışığında ortaya konulmalı.

Bendeniz de bir öğretmen lisesi mezunuyum.(Pazarören 1982) Bu okulların gerçekçi ilmi neticelerinin ortaya çıkarılması samimi bir beklentimdir. Bir nebze düşünme alanımıza katkı umuduyla.

Sağlıcakla kalınız.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Memiş Okuyucu
23-04-20
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR DÖNÜŞTÜRME PROJESİ: KÖY ENSTİTÜLERİ
Online Kişi: 19
Bu Gün: 71 || Bu Ay: 6.583 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.068 || Toplam Tıklanma: 52.123.013