ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 691
Yazar: Ahmet Ay
OSMANLI'YI YIKAN TAYFA'NIN TORUNLARI

OSMANLI'YI YIKAN TAYFA'NIN TORUNLARI2000 yıllık devlet geleneğine sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’na 200-250 yıllık “Çöküş süreci” belirleyen İttihat ve Terakkici (İT) tarihçiler, siyasetçiler, siyaset bilimciler, hakketmedikleri halde bu ülkede aydın, tarihçi, bilim adamı payesi gördü. Titrine, etiketine bir söz söylediğimiz yok, sözümüz aydın olarak vasıflandırılışlarınadır. Zira akademisyen olan herkesin aynı zamanda aydın olacağına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır.

Aydın, ülkesinin yarınlarına dair isabetli sözü olandır, çağlar ötesini ön/görendir, aydın bilimle, irfanla çevresini aydınlatandır aynı zamanda. Ancak bu ülkede kimlerin aydın olacağına da yine İT’çiler karar veriyordu.

Evet, Osmanlı İmparatorluğunu Osmanlı Aydınlarının yıktığı artık aşikardır. Bu aydınlardan bazıları iyi niyetle muhalefet ederken, bazıları da farklı sebeplerden dolayı devletine ihanet ederek koca imparatorluğun yıkılmasına yol açtı.

Birinci kısım aydınları bir tarafa bırakalım, lakin hainlikleri iliklerine işlemiş olanların ne yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını, kimlerle iş tuttuklarını görmemiz lazım.

İttihat ve Terakki yanlısı yöneticiler, Osmanlı Padişahı Sultan Abdulhamid Han’ı tahta çıkar çıkmaz yenileceği belli olan 93 Harbine soktu ve bu savaş hüsranla neticelendi. Abdulhamid Han’ın bütün karşı çıkmalarına rağmen I. Meşrutiyet’ten aldıkları güçle Osmanlı’yı sonucu belli savaşa sürükleyenler bu Jön Türkler idi. Biz Jön Türk dediğimizde bunu İttihat ve Terakki (İT) olarak anlayın, zira ikisi de aynı örgütlerdir. İT’in içinde çok azı hariç, genelde devlete ihanet eden aydınlar ve yöneticiler yer alıyordu, bunlardan bazıları sonradan pişman olup dönmüşlerdi.

Rus Harbi’nin ağır yenilgisinden sonra Abdulhamid Han, 14 ay önce başlattığı meşrutiyete son verdi, amacı daha uygun zamanda yeniden meşrutiyete geçiş idi, lakin Jön Türklerin ihaneti buna imkan tanımadı.

İttihat Terakkiciler Sultan’ın zor durumda kalması için devletin savaş kaybetmesini, itibar kaybına uğramasını, dünya devletleri nezdinde mücrim sayılmasını istiyorlardı.

Osmanlı’yı kaybedileceği gün gibi aşikar olan Rus Harbi’ne sokan İT’çiler, Abdulhamid Han’a karşı Ermeni Taşnaksutyun terör örgütü ile iş birliği yaptılar. Paris’in şaşalı salonlarında ta 1897’lerde Osmanlı Devleti’nin Ermenilere katliam yaptıklarını anlattılar. Tabi, Fransa da bunlara, Halil Ganem’e verdiği gibi vatandaşlık veriyordu.

Fransa, Avrupa muhibbi İttihad Terakki elemanlarının Osmanlı-Türk-İslam düşmanı bütün odaklarla tertipledikleri kongreden;

Osmanlı idaresine karşı silahlı direniş,

Devlete vergi vermemek,

Polise-askere karşı silahsız direniş,

Ayaklanma çağrıları gibi devleti parçalayacak kararlar çıkardılar.

İşte, bunların adı aydındı. Bunlar, darbe ile Abdulhamid Han’ı devirip iktidara geldikten sonra Osmanlıdan ayrılan ayrılana. İT’çilerin sebep oldukları bu kopuşlar devletin yıkılmasını hızlandırdı.

Balkan Harbi’nde olduğu gibi İT hem ordunun savaşa çok geç hazırlanmasına yol açtı hem de ordunun içine fitne sokarak savaş kaybetmemize sebep oldu. Sonra dönüp, ”Sultan orduyu hazırlamadan savaşa soktu ve bu ağır yenilgiye uğradık” diye yalan propagandalara başvurdu.

Bir de I. Dünya Savaşı’nda taraf olmamız var ki akıllara ziyan! Almanların 1 haftada Fransa’yı işgal edeceğine inananların çoğu Saray’da görev almış ya da görev alanlara yakın duran kişilerdi.

Bugün durum farklı mı?

Korona salgınında daha çok insanımız ölsün diye (varlığına inanmadıkları halde) Allah’a el açıp dua eden ne çok hain var aramızda?

Deprem olur, “Keşke onbinlerce insanımız ölseydi de Erdoğan gitseydi” diyen vagonlar dolusu CHP’li yok mu?

Terörle mücadelemizde daha çok şehit vermemizi isteyen güruhu yok mu sayalım?

Dün ne idiyse bugün aynı:

O gün Prens Sabahattin’in yaptığını, bugün başka “prensler” yapmakta.

O gün Halil Ganem’in yaptığı ihaneti, bugün Can Dündar, Barış Atay, Ahmet Şık yapmakta.

O gün Mithat Paşa’nın yaptığı hainliği, bugün Canan Kaftancıoğlu yapmakta,

O gün İbrahim Temo’nun devletine yaptığı düşmanlığı, bugün Halk Tv, Cumhuriyet Gazetesi yapmakta.

O gün İtalyan terör örgütü olan Carbonari Örgütü ile iş birliği yapan İshak Sükûti, Çerkez Mehmed Reşat, Abdullah Cevdetlerin ihanetini bugün Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaşlar FETÖ ile PKK ile DHKP-C ile ortak çalışarak yapıyorlar.

O gün ile bugün arasında isimler dışında ne değişti?

Velhasıl;

İT’in takipçileri de aynı İT!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Ay
06-05-20
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OSMANLI'YI YIKAN TAYFA'NIN TORUNLARI
Online Kişi: 25
Bu Gün: 192 || Bu Ay: 8.796 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.193 || Toplam Tıklanma: 51.931.955