ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 377
Yazar: Mustafa Özcan
EĞİTİMDE TAM BAĞIMSIZLIK

EĞİTİMDE TAM BAĞIMSIZLIKSalgın günlerinde ve yıllarında sürekli tartışılan hususların başında sağlık, ikinci kademede ekonomi üçüncü kademede ise eğitim gelmektedir. Sıralamada takdim tehir olabilir. Bununla birlikte salgından birinci derecede etkilenen sektörler bunlar. Her üç sektör de insanın varlığını birinci dereceden ilgilendiriyor. Sağlık ile ekonomi insanın varlığı ve geleceğiyle ilgili ise, eğitim de kimyasıyla alakalıdır. Diğer alanlara ilgisi, tepkisi aldığı eğitim doğrultusunda olur. Kısaca bu sektörlerin tamamı birbiriyle irtibatlı ve ilintilidir. Eylül ayında yeni bir eğitim yılına girerken örgün eğitim yoluyla Covid-19 virüsünün öğrenciler arasında yayılıp yayılmayacağı ya da ne derecede yayılacağı merak konusu olmuştur. Veliler bu hususta kaygılı. Devletler de süresiz okulların kapatılmasından ve eğitimin gerilemesinden dolayı kaygılı. Evde kalan çocuklar disiplin altına alınamıyor. Çocuklar ebeveynlerini dinlemedikleri gibi zamanla serkeş hale gelebiliyorlar. Dolayısıyla korona salgını süresince okullar ve dolayısıyla devletler çaresiz olduğu gibi aynı zaman da aileler de çaresiz kalmaktadır. Mutlaka istisnalar vardır ama kahir-i ekseriyet böyle. Paralelde ise başka bir mücadele var. Bu da ideolojik mücadeledir. Laik-anti laik kesimler arasında çocukların kime emanet edileceğine dair tali kavgalar dinmiyor, hız kesmiyor. Tek yanlı olarak olumsuz kareler öne çıkartılıyor. Bazı cemaatlerin suistimalleri sürekli olarak hatırlatılıyor, öne çıkarılıyor. Halbuki bunun yanında bazı devlet barınma yurtlarında körpe öğrencilere kötü muamele hiç zikredilmiyor bile. Bunlar ferdi düzeyde kabul ediliyor. Devlet çatısı altında olunca önemsenmiyor. Devlet yapabilir ama cemaat yapamaz anlayışı empoze ediliyor. Keza bazı çocukların aldıkları telkinler sonucu okul önlerinde büstlere sarılmaları, önünde kapaklanmaları gibi kabul edilemez durumlar, kareler geçiştirilmektedir. Dolayısıyla eğitim adına birbirimizi çekiştirmekten öte bir şey yapmıyoruz. İdeolojik kavgalar enerjimizi alıp götürüyor. Bu bizim eğitimde henüz objektif kriterlere sahip olamadığımızı ve ideolojik aşk ve nefret ikilemini ve iklimini aşamadığımızı gösteriyor. Dolayısıyla ülke insanlarının yeni bir mutabakata ihtiyacı var.

Eğitim alanında dini etki üzerinde duruluyor ve bu, laik çevrelerce makbul görülmüyor. Lakin temel sorunlardan birisi hala eğitim üzerinde yabancı hegemonyası veya geriye kalan tortuları. Laik kesimler bu hususta hiç endişeli görünmüyorlar. İslam dünyası hala bu badireyi atlatabilmiş değil. Ülkeden ülkeye skala biçiminde bir yabancı etkisi göze çarpmaktadır. Tunus, Cezayir, Fas gibi ülkelerde hala Fransızca resmi eğitimin bir parçası. Elitler kendi aralarında Fransızca konuşuyorlar ve Fransızca yazıp çiziyorlar. Pakistan gibi ülkelerde ise İngilizcenin ağırlığı hissedilmektedir. Makus talih bir türlü yenilememektedir. Müspet ilimlerin yerel dillerde okutulması ve öğretilmesi uzunca bir süredir tartışılıyor. Bu yönde ancak arpa boyu yol alınabilmiş durumda. Öte yandan yerel dilde eğitim veren ülkelerde de sorunlar bitmiş değil. Burada ise ruh hala Batı’nın ruhudur. Yerel dillerde eğitim de, küresel atmosferin ekseninde seyrediyor. Bağımsız ve şahsiyetli bir eğitimin verildiğini söylemek mümkün görünmüyor.

Kısaca, eğitimde çok yönlü bir bağımlılıktan bahsedebiliriz. Dil barajını aştığınızda muhteva barajı ile karşılaşıyorsunuz. Alınacak çok mesafe olmasına rağmen 50/100 yıldan beri İslam alemi eğitim alanında debelenip duruyor, patinaj yapıyor.

Aşamalar farklı olsa da muhteva aynı. Sözgelimi Fas’ta seçimleri kaybeden ‘İslamcı kanattan sayılan’ Adalet ve Kalkınma Partisi son sıralarda eğitim alanında iki adım attı. Bunlardan birisi eğitimin paralı hale getirilmesi. İkincisi de Fransızcanın resmi müfredata dahil edilmesi. Bu, İsrail’i tanımak kadar vahim ve veballi bir adım olarak telakki edilmiştir. Fas’ta muhafazakar hükümetin gölgesinde Fransızca yeniden eğitim dili haline getirilmiştir. Bu sayede Fransızca yeniden Arapça ve yerel dillerin aleyhine bir genişleme imkanı bulmuştur. Eğitim konusunda 1956 yılında bağımsızlığına kavuşan Fas ile 1962 yılında bağımsızlığını elde eden Cezayir’de bir milim ilerleme kaydedilmemiştir. Tih çölündeki gibi bir ileri iki geri adım atıyorlar. Eğitimi Arapçalaştırma kampanyalarına rağmen fen ve teknik ilimlerinde tam olarak Arapçaya geçilememiş ve bu ilimler Fransızca okutulmaya devam etmiştir. Bu da hecin bir kültür meydana getirmiş ve halk şahsiyetini bulamamış ve kendine olan güvenini geri kazanamamıştır. Milli şahsiyeti kazanmak tam bağımsız eğitimden geçmektedir. Tortular eğik ve pısırık şahsiyetler ortaya çıkarmaktadır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Özcan
19-09-21
E mail: maarifinsesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EĞİTİMDE TAM BAĞIMSIZLIK
Online Kişi: 21
Bu Gün: 581 || Bu Ay: 9.804 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.619 || Toplam Tıklanma: 51.946.255