ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 476
Yazar: Sefa Saygılı
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı durmak, vatan nöbetidir!

İstanbul Sözleşmesi’ne karşı durmak, vatan nöbetidir!Batılı emperyalistler Çanakkale’ye gemileriyle, toplarıyla/tüfekleriyle saldırdılar, İstanbul’u ve Anadolu’yu işgal ettiler, yakıp yıktılar. Yüz binlerce insanımızı şehit verdik, ancak emellerine ulaşamadılar. Lawrence ile çöl kraliçesi Gertrude Bell ile Fosforlu İmam Yahya ile saldırdılar, yine de yok edemediler. Bu topraklar çiğnetilmedi.

Aynı şer odakları tarafından bu defa yeni senaryolar vizyona konularak, şu bizimkiler dediğimiz bizden görünümlü/kisveli oyuncular eliyle dinimize, milletimize, ailemize ve insanımıza bu defa İstanbul Sözleşmesi ile saldırmaktadırlar.

Dünya düzeni neyin, nerede ve kimin/kimlerin eliyle yapılacağını iyi hesap ediyor. Sözleşmenin ismi olarak mukaddes şehrimiz İstanbul’un seçilmesi tesadüf değildir. Yüce Peygamberimizin (s.a.v.) fetih müjdesi ile şereflenmiş belde olan İstanbul’da imzalanması ve adının İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konulması fethin intikamı olarak değerlendirilmelidir.

İstanbul Sözleşmesi, 3. dalga feminist ideolojinin manifestosudur. İstanbul Sözleşmesi “kültür, töre, din, gelenek ve namus” değerlerinin kökünün kazınması için hazırlanmıştır. İçimizdeki feministler ve LGBTİ sevicileri halen İstanbul Sözleşmesi’ni ve uzantı yasası 6284 Sayılı Kanun’u anlamıyor veya anlamak istemiyorlar. “Kadın hakları” ve/veya “Kadına şiddeti önleyen sözleşme” olduğunu zannediyorlar. Hâlbuki sözleşmenin amacı ve asıl hedefi, LGBTİ bireylerini meşrulaştırmak ve onlara sınırsız cinsel özgürlük sağlamaktır.

İstanbul Sözleşmesi; başta kadınların ve LGBTİQ+ bireylerinin cinsel özgürlüklerini sağlayan ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile eşcinselliği teminat altına alan, kadın hakları ve kadına karşı şiddet gerekçelerinin ambalaj olarak kullanılarak taraf ülkelerin sözleşmeye aykırı kültür, töre, din, gelenek ve namus kavramlarının kökünün kazınmasını emreden hükümler içermektedir.

Özellikle son 20 yılda yeni devrim yasaları yürürlüğe konulmuştur:

yılında yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun,

2005 yılında yürürlüğe giren Yeni Ceza Kanunu,

2010 yılında referandum ile kabul edilen (10. madde) pozitif ayrımcılık,

Yargıda “kadının beyanı esastır” kabulü ve uygulaması,

imzalanan İSTANBUL SÖZLEŞMESİ,

2012 yılında 6284 sayılı yasanın kabulü ve yürürlüğü.

Tüm bu yasa çalışmaları İstanbul Sözleşmesi’ne giden yolları döşemiştir. Yeni Ceza Kanun’u, İstanbul Sözleşmesi’nin alt yapısını oluşturmaktadır. Karşılaştırmalı bir örnek vermek gerekirse; 765 Sayılı Eski Ceza Kanunu’nda cinsel suçlarda korunan hukuki yarar; toplumun ahlak değerleri ve aile iken 5237 Sayılı Yeni Ceza Kanunu’nda ise korunan hukuki yarar; kişi/kimsenin (LGBTİ+ bireylerinin) cinsel dokunulmazlığı ve özgürlüğüdür.

Feminist ideolojinin dayatması sonucu imzalanan İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun, Medeni Kanun, Ceza kanunu ve uygulama sonuçları aileyi ve insanımızı tahrip etmiştir. Şiddet ve cinayetler artmıştır. Dağılan ailelerin ve desteksiz kalan çocukların feryatları vicdanları sızlatmaktadır. Evlilik sayısında ciddi oranda düşüşler, boşanmalarda ise yüksek artışlar görülmektedir. Evlilik yaşı ortalama olarak kadınlarda 27, erkeklerde 30 yaş seviyesine yükselmiştir. Nüfus artışı hızında ciddi azalma meydana gelmiştir.

İstanbul Sözleşmesi, 19.01.2021 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kararı ile fesih edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanının yetki ve iradesiyle feshi karşısında, başta HDP ve CHP ile feminist/ LGBTİ+ örgütleri koro halinde protestolara başlamışlardır. Yurt dışında ise Avrupa Konseyi ile Atlantik ötesinde Biden’dan kınama mesajları yayınlanmıştır. Kapitalist sermaye grupları da bu koroya katılmakta gecikmemişlerdir. Bu manzara, taleplerimizin ve fesih kararının ne denli doğru olduğunu göstermektedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için Danıştay’da açılan davada sol örgütlerin, baroların ve maalesef içimizdeki feminist ve LGTBİ sevicilerin gövde gösterilerine tanık olduk. Yargının adil ve doğru bir karar vereceğini umuyoruz. Aksi halde toplumumuz, ailemiz ve insanımız telafisi mümkün olmayan çöküntüye uğrayacaktır.

Toplumumuzu ve insanımızı ifsat eden İstanbul Sözleşmesi’yle mücadele, var olmak/yok olmak mücadelesidir. BEKA SORUNUMUZDUR!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sefa Saygılı
14-05-22
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı durmak, vatan nöbetidir!
Online Kişi: 20
Bu Gün: 204 || Bu Ay: 8.808 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.206 || Toplam Tıklanma: 51.931.989