ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 265
Yazar: Yusuf Kaplan
Öncü kuşaklar ve geleceği kuracak tarih bilinci olmadan aslâ

Öncü kuşaklar ve geleceği kuracak tarih bilinci olmadan aslâTürkiye’nin önündeki en büyük takoz, en büyük engel, hatta en büyük tehdit, entelektüel cehâlet, epistemik körleşmedir!

Entelektüel cehâletle hem kendini, kendi dünyasını hem de çağı, çağa hâkim olan çağrıyı ve dünyasını tanıyamama hâl-i pürmelâlini kastediyorum, özlü bir şekilde tarif edecek olursak…

TARİH BİLİNCİ, GELECEĞİN SİGORTASIDIR

Bir ülke düşünün… Ülkenin önünü açması gereken aydınları, entelijansiyası, ülkenin başına ne geldiğinden zırnık kadar haberi olmasın! Bu yetmiyormuş gibi, bir de kendisini tarihten uzaklaştıran celladına âşık olsun!

Tarihte olmak, bir tarihi olmak, tarihe çeki düzen vermek demek, zamana hâkim olmak, çağı ve çağın ruhunu şekillendiren bir konumda bulunmak demektir.

Tarihten uzaklaşmak, zamana ve mekâna hâkim değil mahkûm olmaktır. Tarih, çağrı sahibi olmak ve çağrısı çağını kurmak demektir.

Tarih, geçmişle ilgili değildir, tarih geçmeyecek olan yaratıcı ruha, geleceği şekillendirecek kurucu iradeye sahip olmak demektir. Bu anlamda tarih yaşanmışlıklar repertuarıdır ama olmuş bitmiş, donmuş, mumyalanmış nesneler müzesi değildir. Tarihi, müze olarak görenlerin kendilerinin beyinlerinin müzelik olduğunu söyleyeceğim.

Tarih, biten bir şey değil, hem süren, hem de hayatı sürdürmemizi sağlayan kaynaktır. O kaynağın gürül gürül akan ırmağa dönüştürülmesi gerekir, bu da tarih bilincine sahip olmakla, bunun için de yaşayan ve yaşatan güçlü ve köklü bir çağrıya sahip olmakla mümkün olabilecek bir şeydir.

TARİH BİLİNCİNİN YİTİRİLMESİ, ÖZGÜRLÜĞÜN YİTİRİLMESİYLE SONUÇLANIR

Türkiye, tarihini, tarih bilincini yitirdiği için, kendilik bilincini, öz bilincini, kısacası özünü de yitirmiş bir ülkedir. Bir ülke özünü yitirmişse, özgürlüğü tehlikede demektir. Özünüz ne kadar gürse o kadar özgürsünüz›dür.

Türkiye, özünü yitirdiği için kolaylıkla celladına âşık hâle gelmiş, Türkiye’nin entelşjansiyası kolaylıkla tasmalı çekirgelere dönüşebilmiştir tam da bu yüzden!

Tarih yapan bir ülkenin tarihten uzaklaşması, tarihte tatil yapmaya mahkûm olması, özgürleşmesi değil, özünü ve özgürlüğünü yitirmesi anlamına gelir.

Oysa tarih yapmış, yaklaşık bin yıl dünya tarihinin kaderini şekillendirmiş bir ülkenin bugün, iki asırdır tarihten uzaklaşmış olması, tarihte tatil yapması ama bunun farkında bile olmaması, ürperticidir bir ülkenin geleceği açısından.

İnanılır gibi değil gerçekten! Ama Türkiye, böyle bir ülke. Türkiye’nin en temel sorunu aydın sorunu! Aydın sorunu öncü kuşak sorunudur.

Öncü kuşakları olmayan toplumların, bırakınız ön açacak, öncülük yapacak büyük işlere imza atabilmelerini, önlerini görebilmeleri bile zordur. Öncü kuşakları olmayan toplumların gelecekleri de yoktur, karanlıktır gelecekleri!

Bir toplum, kendi kavramlarıyla, kendi medeniyetinin kavramsal haritasından yola çıkarak bir dünya kurabilir ancak. Başkalarının kavramlarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız. Türkiye’de yaşanan ama henüz farkına varılamayan asıl yıkıcı sorunların başında geliyor bu sorun.

Sizin kendi dünyanızı kurmanızı sağlayacak kendi kurucu ve temel koyucu kavramlarımızın olması gerekir. Kurucu kavramları olmayan toplumlar, bir gelecek kuramazlar ve insanlığa bir gelecek sunamazlar.

Kurucu kavramları geliştirecek insanlar, öncü kuşaklardır. Hem kendi medeniyet dünyasının anlam haritalarını ve anlamlandırma pratiklerini hem de içinde yaşadığımız dünyanın dünyasını çok iyi bilen öncü kuşaklarınız yoksa kendi geleceğinizi bile siz belirleyemezsiniz, başkalarının belirlediği ve önüne katıp sürüklediği tarihin önünde sürüklenir durursunuz bir çöp gibi!

Onun için öncü kuşaklar olmadan parlak ve emin gelecek olmaz.

Geleceği bizim yeniden şekillendirebilmemiz ya da en azından kendi geleceğimizi kendi ellerimize alabilmemiz için aynı anda hem dikey hem de yatay eksenlerde zülcenaheyn olacak güçlü ve köklü öncü kuşaklara ihtiyacımız var.

Aynı anda hem dikey hem de yatay düzlemlerde zülcenaheyn olan insanlar önümüzü açacak muazzam bir performans ortaya koyabilirler ancak. Öncü kuşakları olmayan toplumlar çağı tanıyamaz konumda oldukları ve tarih dışına düştükleri için geleceği kuramazlar ve geleceğe güven adımlarla bakamaz ve yürüyemezler.

O yüzden öncü kuşaklar ve geleceği kuracak tarih bilinci olmadan aslâ, diyorum.

Vesselâm.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
16-05-22
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Öncü kuşaklar ve geleceği kuracak tarih bilinci olmadan aslâ
Online Kişi: 22
Bu Gün: 78 || Bu Ay: 9.301 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.953 || Toplam Tıklanma: 51.941.156