ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 239
Yazar: Ömer Lekesiz
GÜZEL GÜNÜN GÜZEL YOLCUSU

GÜZEL GÜNÜN GÜZEL YOLCUSUGün cumadır.

İşi, alışverişi tatil ederek Allah’ı anma davetine koşmanın günüdür.

Has kokular ve giysiler içinde mescitleri zikirle süsleyip, aynıyla o zikrin rahmetiyle, bereketiyle de süslenmenin günüdür.

Bugün kul, emir ve rahmet olarak Rabbinin yere indirdiklerine karşı, bunun şuurunda olduğunu arz sadedinde yerde fiil ile hâl ile Rabbine lâyık olan her ne bulursa O’nun için yukarıya yöneltir.

Böylece her cuma, Allah ile kul arasında değerli bir bağın adı olarak, müminlerle güzelleşir ve müminleri güzelleştirir.

Geçtiğimiz perşembe günü Rahmet-i Rahman’a kavuşan Nakşıbendî şeyhlerinden Mahmud Ustaosmanloğlu’nun (rahimehullah), güzel yolculuğu da böyle bir günde gerçekleşti.

Eski zamanlarını elbette bilemeyiz ama, tanıkları olarak yaşadığımız şu vakitte Fatih semtinde böylesi bir güzel cumaya ve böylesi güzel bir yolcunun yolculuğuna ilk kez tanık oluyoruz.

Günün, yolun ve yolcunun güzelliği, merhum Şeyh’e rahmet dilemek için gelenlerin çokluğuyla ayrı bir düzeye taşınıyordu. Ancak Allah’ın dilemesiyle, rahmete erenin değeriyle ve müminlerin yola-yolcuya duydukları muhabbetin büyüklüğüyle birlikte izah edilebilecek bir çokluk…

Edirnekapı-Balat-Şehzadebaşı-Aksaray arasındaki havzada namaz kılmaya müsait her yer işte o muhabbet ehli müminlerle doluydu.

Tasavvuf ehlinin kesrette vahdet, vahdette müştereklik dedikleri böyle bir şey olsa gerekti.

Merhum şeyhe intisap etmiş olanlar; ona intisap etmedikleri halde gönülden bağlı bulunanlar; tasavvufla, tarikatla bir bağları olmadığı halde salt Din-i Mübin’e hizmet edenlere selam vermede ve rahmet dilemede gayretkeş olanlar… Kısaca “bizim” dünyamızın insanları, mırıl mırıl dualarıyla, arşı sarsan tekbirleriyle, hayırlı tanıklıklarıyla, mümince şehadetleriyle… oradaydılar.

Ülkemizin geleceğini ellerine teslim ettiğimiz ve başarılarının duacısı olduğumuz yönetici hazirûnun ardında saf tuttu müminler… Allahekber dediler, selam aldılar, selam ilettiler, güzel yolcuya rahmet dilediler ve onu gönderdikleri yolun Rabbine hep birlikte şükrettiler.

Merhum Şeyh Mahmud Efendi (rahimehullah), mübarek şahsında Müslümanların birliğini, dayanışmasını, kardeşliğini yegâne yol olarak kendi naaşıyla bir daha göstermiş oldular.

Yaşarken, irşad ederken, hayrı tavsiye ederken de bu yolun güzel yolcularından biri değil miydi merhum!

Onun Allah’ın dininde hizmetini, Resulüne muhabbetini bilen, Müslümanların zor zamanlarında onlara kol kanat geren biri olduğundan değil miydi aynı zamanda bu söz konusu teveccüh.

Ve yine bundan değil miydi kâfirlerin, Bizans artıklarının, müstemlekecilerin onun vefatını vesile edinerek Müslümanların değerlerini küçümsemeye yeltenmeleri…

İslâm öyle büyük bir dindir ki, kendisine hizmet edenleri de büyütür. Allah’ın ve Peygamberinin sevgisine talip olarak kendilerini Müslümanların hizmetine adayanların layık oldukları ilgiye mazhar olmadıkları nerede görülmüş?

Nerede görülmüş, dildeki ayrılıkların varlığını silerek müminlere “kardeşim” diyenlerin kardeşsiz kaldıkları!

Merhum Şeyh Mahmud Efendi 95 yaşındaydı. Bu, aynı zamanda Cumhuriyetin tarihi demektir. Zulümlerle, yıkımlarla, yasaklamalarla, sorgulamalarla, tutuklamalarla, sürgünlere anılan bir tarih… Bu tarihin içinden bir ehl-i tasavvuf, ehl-i tarik olarak geçmenin bedelleri ise zikrettiklerimizden çok çok daha ağırdır. Bunca ağırlık altında Müslümanların hamisi olabilmek, onlara güvenli limanlar sunabilmek ise dünya değeri ile takdir edilecek bir şey değildir.

Bundandır ki, Müslümanlar takdiri mümkün olmayanın bir küçük şahidi olabilmek için doldurdular yukarıda zikrettiğim havzayı; Fatih semtinin kendisini tek bir mescide dönüştürler.

Uhuvvet dediler, büyüklerimiz dediler, emanet ehlinin emanetini sahiplendiler, şu şirk ve fitne devrine meydan okuyarak tekbir getirdiler, buradayız ve birlikteyiz, hepimiz Allah’a aitiz ve ondan başka hiçbir şeye boyun bükmeyiz dediler.

Şeyh Mahmut Ustaosmanoğlu’na (rahimehullah) rahmet diliyorum.

Bu güzel günün güzel yolcusuna, vefatıyla da sağladığı Müslümanlar nezdindeki diriliş nedeniyle manen selam ediyorum. Ailesine, dostlarına, öğrencilerine ve müridanına sabrı cemil niyaz ediyorum.

Her nefis ölümü tadacaktır.

Şeyh Mahmut Efendi gibi, dünya hayatını tamamladığı halde Müslümanlara olan hizmetleriyle varlıkları gönüllerde ve dillerde yaşayacak olanlara ne mutlu!

Müslümanların velisi olanlara ve onların her birini kendisinin velisi olarak bilenlere ne mutlu!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ömer Lekesiz
25-06-22
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
GÜZEL GÜNÜN GÜZEL YOLCUSU
Online Kişi: 15
Bu Gün: 321 || Bu Ay: 9.544 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.248 || Toplam Tıklanma: 51.942.798