ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 251
Yazar: Mustafa Akgün
YİĞİT ÖLÜR, ŞAN KALIR

YİĞİT ÖLÜR, ŞAN KALIR

Tertemiz bir mümin daha Allah’a vardı. Yiğit bir mücahid daha Hakk’a yürüdü.

Rahmete kavuşan Mustafa Karahasanoğlu hakkında bazı bilgileri tekrarlamakta fayda var.

Fetih suresinin son âyetinin baş tarafının meali şöyledir:

“O, Allah’ın elçisi Muhammed’dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler.”

Bir Müslüman olarak Mustafa Karahasanoğlu’nda bu hususiyeti çok gördük. O haliyle görmekle mesud olduk, gurur duyduk. Kafirlere karşı sertti, tavizsizdi.

Müslümanlara karşı da çok merhametli, şefkatli, alçak gönüllü idi.

Bugün ne yazık bu mânâlar yer değiştirmiş sanki. Düşmana karşı ezilen, yamulan, teneke gibi bükülen sözüm ona Müslümanlar var. Yine Müslümanlara karşı aslanlar gibi kükreyen öylesine Müslümanlar var.

Hasan Karakaya merhumun taziyesi için Mustafa Karahasanoğlu Hocamızı ziyaret etmiştik. Tevazu içindeydi. Acısını yüreğine gömmüştü. Sanki İslâm düşmanlarına karşı kükreyen o değildi.

Müslümanlar olarak taşımamız gereken temel duygular var. İmanın efdalinin şu olduğu kaydediliyor kitaplarımızda:

“Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek”

Kalplerin bu temel duyguların röntgeninden geçirilmesi gerekir. Yoksa yanlış sevgilerle kalbimiz tarumar olur.

Habil ve Kabil’le başlayıp kıyamete kadar sürecek olan bir ‘Hak – Batıl’ mücadelesi vardır.

Nemrutlar, Firavunlar, Hamanlar, Şeddatlar, Ebucehiller tarihte ‘Hak – Batıl’ mücadelesinde nice zulümler yapıp gittiler.

Peygamberler bu zalimlerle mücadele ettiler. Her devrin mücahidleri, müminleri vardır. Mücahidler, müminler peygamberlerin yolunda devam ettiler.

Bugün Peygamberlerin, mücahidlerin, müminlerin yolunu devam ettirenler var. Kıyamete kadar da olacak.

Nemrutların bugünkü ahfadıyla mücadele edenlere ne mutlu.

Firavunların ve hamanların bugünkü halefleriyle mücadele edenler ne mutlu.

Ebucehillerin bugünkü mirasçılarıyla mücadele edenlere ne mutlu.

Mustafa Karahasanoğlu Hocamız da bu mücadelede bayrak tutanlardır.

Bu zalimlerin her biri bir çeşit putun esiriydi.

Servet yani zenginlik en büyük putlardandır. Karun gibi nice zenginler servet putlarının altında ezildiler. Hak ile yeksan olup gittiler. Servetlerinin, mallarının yerinde yeller esiyor şimdi. Haman, Hazreti Musa (a.s.) zamanında yaşamıştı. Hattâ onun akrabası olduğuna dair kayıtlar var. Yerin dibini boyladı.

En büyük putlardan biri de şöhrettir. Şöhret putu kendine tapanları öyle ezdi ki kimse onların adını anmıyor bile. Nice artistler, nice sözüm ona şarkıcılar, nice sözüm ona hatipler büyük şöhretler sahip olmuşlardı. Şimdi ölüp gittiler.

Makam sevgisi ve makam öyle bir puttur ki kölesine neler yaptırır neler. Güç sahiplerinden bazı makam sahibi paşalar vakti zamanında ‘milleti bellediklerini’ söylüyorlardı. Yeni Akit gazetesi ‘asıl bellenenin paşanın kendisinin olduğunu’ haykırmıştı. Bunu ancak Mustafa Karahasanoğlu gibi imanının iktizasınca yaşayanlar haykırabilirdi. O sözü o zaman için büyük bir cesaret işiydi. Bunun gibi cesaret isteyen pek çok işi yapmış, pek çok sözü söylemişti Mustafa Karahasanoğlu.

Şimdi, o sözüm ona paşa da, Mustafa Karahasanoğlu Hocamız da bu dünyadan göçüp gittiler. Hesap günü bu dünyada yaptıkları karşılarına çıkacak elbet.

Merhum Mustafa Karahasanoğlu Hocamız basın ve medyanın ehemmiyetini çok iyi kavrayanlardan, bilenlerdendi. İşin ta başından beri bunu kavrayanlardandı.

Cuma dergisinden başlayarak Akit Medya grubunu bugünkü seviyeye çıkarmıştır. Âdetâ tırnağıyla kuyu kazmıştır. Onun için sesi gür çıkıyordu. Hazır sermayeyle kurulan medya kuruluşlarının sesi cılızdır. İnandırıcı değildir. Çoğu zaman kaypaktır. Yemlendikleri kadar öterler.

Her fani gibi Hocamıza da ölüm gelmişti.

Hocamız da “İrciî” yani “Dön” ilâhî emrine uydu ve Rabbine döndü. Fecr Suresinin sonunda Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:

“Ey imanın huzuruna kavuşmuş nefs! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabb’ine dön. Böylece has kullarımın arasına sen de katıl. Cennetime gir!”

Mustafa Karahasanoğlu Hocamız has kulların arasına katılıp gitmiştir. O Anadolu insanının tabiriyle essah dünyaya gitti. Onun hayrı için dualar ediyoruz. Affa, mağfirete, rahmete ermesi için dualar ediyoruz.

Bazı temennilerde bulunuyoruz.

Hadis-i Şerifte Peygamberimiz sallallahü ve sellem şöyle buyuruyorlar:

“Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.”

Umarız, dua ederiz, temenni ederiz ki merhum Hocamızın kabri de cennet bahçelerinden bir bahçe olur.

Yahya Kemal Beyatlı şairimizin çok güzel bir şiirinden bir dörtlük şöyledir:

Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Yine dua ve temenni ederiz ki Hocamız da serin selviler altında, güllerle, bülbüllerle mahşeri bekler.

Şu dörtlükle Mustafa Karahasanoğlu Hocamız gibileri ne güzel anlatılmaya çalışılmış:

Ömrü boşa geçenden geriye ne kalır ki?

Erlerden, yiğitlerden nice bir nişan kalır.

Güzel atalarımız sözü de güzel demiş

“At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır...”

Akit Medya grubunun bütün mensuplarına ve bütün sevenlerine sabr-ı cemiller niyaz ediyoruz.

Allah hocamıza gani gani rahmet eylesin.

Âmin.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Akgün
16-08-22
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YİĞİT ÖLÜR, ŞAN KALIR
Online Kişi: 12
Bu Gün: 401 || Bu Ay: 8.214 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.268 || Toplam Tıklanma: 52.154.614