ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 209
Yazar: Ali Osman Aydın
TUNÇ SOYER ASIL NE DEMEK İSTEDİ?

TUNÇ SOYER ASIL NE DEMEK İSTEDİ?"Gaflet, Dalâlet Ve Hıyanet!"

9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşunu kutlamak için büyük bir konser tertip etti İzmir Belediyesi. Konserde yaptığı konuşmada Belediye Başkanı Tunç Soyer, "100 yıl önceydi, bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi." dedi. “Dalâlet” demek istiyordu tabii. Yani sapkınlık...

Kalabalıklar tarafından coşkuyla alkışlandı. Sosyal medyada Osmanlı tarihinin tümünü mahkum edici, aşağılayıcı yığınla paylaşım yapılarak Soyer desteklendi. Kimse de tarihi hakikatlerden uzak bu klişe lafları, bu ilkokul ezberlerini, en olmayacak zamanda neden ettiğini sormadı Soyer’e.

İzmir’in kurutuluşuydu ve topraklarımızda katliam ve tecavüzlerle kanlı izler bırakan Yunan’a söylenecek zehir gibi sözler olmalıydı. Ama namlu Yunan’a değil Osmanlıya döndürülmüştü…

Bir CHP'linin Osmanlı ile ilgili müspet bir düşünce besliyor olmasını beklemiyoruz zaten. Bu, tenakuz olur. Kurucu paradigma ile çelişir. Bakmayın Soyer'in sonradan durumu toparlamak için "Osmanlı iyi, kötü olan vahdettin" diye ağız değiştirmesine…

Osmanlı daha en başta Mustafa Kemal tarafından "gasıp ve de işgalci" olarak suçlanarak mahkum edilmişti. Osmanlı işgalci olduğuna göre ona ve onun temsil ettiği her şeye karşı savaşmak da Kemalizm "inancının" bir gereği kabul edilmişti. Savaş Batı değerleri adına yapılacaktı! 1930’da Hamdullah Suphi: “Biz yenilseydik Avrupalılık mağlup olacaktı. Biz kazandık, şarkta garp fikirlerini, garp esaslarını muzaffer kıldık” demişti. Kemalizm eşittir Batı’ydı.

Batı'yı kültürü ile yaşayışı ile bir iman umdesi gibi görenler için Osmanlı ve onun temsil ettiği dünya elbette düşman bir dünyadır.

Batı'nın düşmanlarıyla Kemalizm'in düşmanları hemen hemen aynıdır. Onur Atalay'ın dediği gibi “Kemalizm Batı'yı Doğu'da yeniden üretmektir". Batı İslam'a ve siyasi idealiyle Osmanlıya düşman olduğu için Kemalizm de bu iki olguya karşı açıkça ve düşmanca mücadele etmiştir. Bu yüzden Kemalistler için asıl düşman daima “içeride”, Anadolu’da olmuştur. Saltanat ve Hilafetin ilgasıyla Osmanlı tarihe karışınca Venizelos’un sevince gark olması ve Mustafa Kemal’i “ortak düşmanlarını” mağlup ettiği için Nobel'e aday göstermesi, bu arka plandan dolayıdır.

Soyer neden “Emperyalistler” dedi de “Yunanlılar” demedi diye öfkelenenler haklılar. Fakat açıktan “Katil Yunanlılar! Hain İngilizler!” diyemezdi, çünkü ait olduğu gelenek tarihi misyonu icabı onların müttefikiydi!

Kemalizm’in uğruna dar ağaçları kurduğu devrimlerinin hiçbiri emperyalist Batı’nın aleyhine değildir. Aksine bunlar Batı’yı idari ve iktisadi anlamda son derece memnun eden, Türkiye’yi onlar için bir tehdit olmaktan çıkaran devrimlerdir.

Mesela 24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal yaptığı konuşmada: “Mücadelemizin birinci gayesi saltanat ve hilafeti ayrılmasını amaçlayan düşmanlarımıza milli iradenin buna uygun olmadığını göstermek ve bu kutsal makamları, yabancıların esaretinden kurtararak, padişahın yetkisini, düşmanın tehdit ve zorundan serbest kılmaktır.” der. (Doğu Perinçek, "Atatürk, Din ve Laiklik Üzerine", 1997, s. 26)

Buradan düşmanların temel gayesinin saltanat ve hilafeti ayırmak olduğu net olarak anlaşılıyor. Düşmanların ellerini sürmesine bile gerek olmadan bu gayeye ulaşılıyor. Peki nasıl? Tabii ki Kemalistlerin bu işe gönüllü olmasıyla…

Yunanistan’ın tacizlerinin arttığı, gözümüzün önünde adalara silah yığınağı yapıldığı ve namluların Türkiye’ye doğrultulduğu bir dönemde Tunç Soyer neden hiç “Yunan” demeden, Yunan işgalinden kurtuluşu kutladı? Bence Soyer, geçmişte olduğu gibi asıl tehdidin yine dışarıda değil, içeride olduğunu anlatmaya çalışıyor CHP seçmenine. 100 yıl önceki saray ile bugünün iktidarı arasında analoji kuruyor. “Gaflet dalâlet ve hıyanet”; "Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar.” derken aslında bir asır önceki iktidardan çok bugünkü iktidarla ilgili aktüel bir yorum yapıyor. Ve bu yorum izleyenlere kabul görüyor!

Vahdettin ile Erdoğan iktidarlarını aynı düzleme oturtuyor. Böylelikle “düşmanın” resmini tarih önünde daha belirgin hale getiriyor. Bu, şu demek aynı zamanda: “Erdoğan bu figürasyonda Vahdettin’e benziyor, biz de inkılapları yapan bürokratik elite, o halde bizden taraf olun…” İhtiyaç duyulan meşruiyet için tarihe uzanıyor Soyer. Bu onun kötü belediyeciliğiyle ilgili tartışmaları, CHP-HDP koalisyonunun oluşturduğu soru işaretlerini minimize ediyor. Tarihi bir düşman söz konusuyken bu tür problemler ehemmiyetini yitiriyor! Tarih, siyasi istismarın paravanı oluyor.

Bunun egemen güçlere vermek istediği mesaj ise basit; “100 yıl öncesinde olduğu gibi işbirliğine hazırız. Türkiye’de gerçekleştirmeyi amaçladığınız projelerde bizler için takdir edeceğiniz her türlü rolü kabule razıyız!”

İşte bu yüzden Osmanlı’ya karşı hoyratça konuşulurken, silahını bize çevirmiş Yunan iktidarına karşı “kahrolsun” denemiyor da ısrarla “barış” deniyor. Çünkü hesap çok büyük ve “gaflet, dalâlet ve hıyanet” içeriyor!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
13-09-22
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TUNÇ SOYER ASIL NE DEMEK İSTEDİ?
Online Kişi: 21
Bu Gün: 575 || Bu Ay: 9.798 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.608 || Toplam Tıklanma: 51.946.141