ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 301
Yazar: Hüseyin Öztürk
YAŞAR KAPLAN

YAŞAR KAPLAN

Rabbim rahmetiyle kuşatsın. İnsan bedeni ile ruhu arasındaki adil dengenin hâkimliği adına fikir, düşünce ve sözlerini esirgemeden yazar ve konuşurdu.

Ömrünün en kıymetli zamanları; demokrasi tabusu üzerinden ruhlarını öteleyip, bedenlerinin hazlarını önceleyen ve “demokrasiyi” halka karşı “silahlı güç tehdidi” olarak kullanan çıkar amaçlı sistemin savunucuları tarafından hercümerç edildi.

“Demokrasi Risalesi” kitabı yüzünden üç yıl ceza aldı. Oysa kitapta zerre suç unsuru yoktu ama karanlık güçlerin odaklarına çomak sokmuştu.

Tek istediği, demokrasi denilen bu kavramın tarifinin doğru yapılması ve içeriğinin; vesayet, imtiyaz ve mafyaya değil, halka hizmet etmesiydi.

Yaşar Kaplan’ı bizim ve bizden önceki milli şuur sahibi nesiller tanıdığı gibi; fikrinde, düşüncesinde, sözünde bu topraklara ve millete aidiyet hisseden hemen her kesimden namuslu kalem ve söz sahipleri de tanır, sever ve takdir ederlerdi.

Yaşar Kaplan, yerli ve milli düşünce insanımızdı. Ankara’da edebiyat çevrelerine adım attığım ilk yıl tanıştığım münevverlerden birisi Yaşar Kaplan olmuştu.

Yenişehir’deki Zafer Çarşısı; Anadolu’dan gelmiş, -anaları-babaları Müslüman-  ama kandırılmaya müsait fakir solcu erkeklerle kızların, uyuşturucu ve silah tüccarı sol zenginler tarafından istedikleri gibi yönettikleri anarşi doğuran istasyon gibiydi.

Sol kesimde yönetilenler fakirdir, yönetenler kapitalistlerdir. Kapitalistler akşamları Papazın bağında kafa çekerken, yönettikleri gariban Anadolu çocukları sokaklara yazı yazarak, anlayamadıkları ideolojinin köleliğini yapmaktaydılar.

Allah rahmet eylesin Yaşar Kaplan, bunların hallerini göstermek, kitap okumak, yazı yazmak, öğrenmek ve öğretmek amacıyla Zafer Çarşısı’na götürür ve:

- “Şu gençlere bakın, bunlar sepet ile ırmaktan su taşıyarak karanlık güçlere hizmet ediyorlar” derdi.

Yaşar ağabey, çok iyi bir hatip ve kalemdi. “Malcolm X”i Türkiye’ye tanıtan ilk odur. İlk tercüme eden odur. Sert mizacının altındaki merhameti dağlar gibiydi.

Yaşar ağabey ile zaman zaman nasip ve kısmet yolculuğumuz belli kavşaklarda buluşmuştur ve yola devam etmişizdir.

İlk buluşmamız meslek hayatının ilk günüdür mesela. Mila Haber Ajansı’nda olmuştu. Çiçeği burnunda bir muhabir olarak ilk editörüm kendisiydi. Haberi önce müsvedde kâğıda yazdırır, daktilo edileceği zaman temize çektirirdi.

Asla bir uğraşla yetinmez. “Okumanın, yazmanın, düşünmenin” insanı her türlü kötülükten koruyan yegâne ilaç olduğunu söyler. Bakkal da olsanız; okumalı, tefekkür etmeli, düşünmeli ve kese kâğıdına da olsa yazmalısınız” derdi.

Bizim gazetenin yayın hayatına başladığı gün de Aksaray Langa’daki mütevazı binada buluşmuş, ikinci yolculuğumuz da orada başlamıştı.

Yaşar ağabey ne zaman aklıma düşse, Necip Fazıl üstadın şu şiiri gelir dilime:

Kader, beyaz kâğıda sütle yazılmış yazı,

Elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı. İzahı zor bir kaderi yaşadı.

İnancının şahidiyim. Ruhu için el-Fatiha. Daha söyleyeceklerimiz var.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Öztürk
11-01-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YAŞAR KAPLAN
Online Kişi: 7
Bu Gün: 41 || Bu Ay: 7.858 || Toplam Ziyaretçi: 2.218.660 || Toplam Tıklanma: 52.151.023