ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 275
Yazar: Mahmut Bıyıklı
YAŞAR KAPLAN'IN SON RÖPORTAJI

YAŞAR KAPLAN'IN SON RÖPORTAJI

Yazar Yaşar Kaplan gurbet illerinde hayata veda etti. Onun vedasıyla camiamızdaki vefa kavramı bir kez daha sorgulandı.

 Yazılanlardan Merhum Akif’in 'Vefa semaya çekilmiş, cihanda namı gezer.’’ Sözünü haklı çıkaracak bir devirde olduğumuzu bir kez daha anlamış olduk.

Mahallemizin ileri gelenlerinin paylaşımlarına bakınca çoğunun yazarın varlığından haberi olmadığını yine kahir ekseriyetinin Almanya da sürgünde yaşadığından bihaber olduğunu gördük.

Vefa dersinden yine sınıfta kaldık.

Biz artık eski biz değiliz.

Biz olmamıza engel olan bir benlik büyüttük.

Sürgünde kim var hapishanede kim var hiçbirimizin haberi yok.

Şu anda hastanede yatan onurundan dolayı derdini kimseye açamayan kim var bilmiyoruz.

 Kirasını ödemeyen faturalarını yatıramayan var mı yok mu araştırmıyoruz.

Her birimiz kendi adalarımızda cumhuriyet kurmuş krallık yapıyoruz.

 Yanı başımızdaki ada yansa bir damla suyu çok görüyoruz.

Ancak kendi adamızda yangın çıkarsa orta yere çıkıp bağırmaya başlıyoruz. O zaman da iş işte geçmiş oluyor.

 Bireysel hırsların ortak dertlerin önüne geçtiği bir dönemde bu yazdıklarımızın konuştuklarımızın da anlamı olmayabilir.

Ama biz her zamanki gibi sussam gönül razı değil söylesem şikâyet olur kabilinden dertlenmeye devam ediyoruz.

Yeniden birlik ve kardeşlik hukukunu tesis etmeden geleceği kuramaz sert fırtınalara dayanamayız. Yaşar kaplan’ın şu sözündeki birlik vurgusu önemli. ‘’Türkiye’nin geleceği zor bir gelecektir. Geleceğimiz geçmişimizden de zor olacaktır. O nedenle her bireyin ülkeye kendi özel mülküne sahip çıkar gibi sahip çıkmaya, birlik şuuru ile davranmaya, işbaşındakilerin de kirlenmekten uzak durarak işlerini yapmaya dikkat etmeleri gerekmektedir.”

Yoksulluk zamanlarında ümmet savaş zamanlarında millet varlık döneminde birey oluyoruz.

İyi günde kötü günde varlıkta yoklukta kolaylıkta zorlukta her şartta bir ve beraber olmazsak halimiz harap olur.

Yaşar Kaplan’ın ardından anlık ah vah eden imkân ve makam sahipleri aradan biraz zaman geçince acaba başka yaşayan başka kaplanlar var mı?

Bu aslanları çağın çakallarına yem etmemek için ne yapabiliriz diye derin tefekküre dalıp kendilerince çözüm üretmişler midir? Hiç sanmıyorum.

Baki boşuna dememiş: ‘Kadrini sengi musallada bilüp ey Baki Durup el bağlayalar karşında yaran saf saf’’

Muhafazakârlar için mübarek olan musalladır.

Musallaya yatınca değerli olunur bizde. Kefene sarılana kadar yarasına merhem olmadıklarımız derdine deva olmaya çalışmadıklarımız telefonlarına çıkmadıklarımız hatta varlıklarından bile haberdar olmadıklarımız birden büyük mütefekkir büyük üstat olur.

Hep böyle olur. Bizde adet böyledir.

Son zamanlarında zorluk yaşayan çok sayıda yazar şair düşünür tanıdım.

Hepsi de kırgın ve dargın gittiler. Amansız hastalıklarının yanında unutulmuş olmanın vefasızlığa uğramanın acısını da çektiler. Bana anlattıklarını yazsam ortalık karışır.

 Dikkatimi çeken bir şey oldu. Sağlığında vefa görmedikleri Sitem ettikleri bütün kişileri öldüklerinde musallanın tam karşısında gördüm. Cenazeye ilk omuz veren onlar oldu.

O yüzden cenaze namazlarına gittiğimde ısrarla tabuta omuz vermek isteyen önde durup fotoğrafa çıkmak için gayret gösteren gereğinden fazla çırpınan birini gördüğümde eyvah diyorum yine bivefayla da daha karşı karşıyayız.

 Ölüyü severiz biz diriyken gömeriz sevdiklerimizi.

Öyle bir gömeriz ki o kişinin salası verildiğinde ahali yahu bu adam ölmemiş miydi diye sorar. Diriyken öldürmekte çok başarılıyızdır.

Bu hali daha önce de yaşadık. Muhtemelen bundan sonra da yaşayacağız.

Yaşar Kaplan gazetede yazdığı dönemlerde İslami camianın kıymet bilmezliğine değinmiş ihtida eden ve aşırı aşırı ilgi gören bir sanatçıyı örnek vererek sonradan Müslüman olmadığımız için mi kıymetimiz yok diye sormuştu.

Merhumu Almanya’ya gittiğimde ziyaret etmek istemiştim ama yoğun programlardan dolayı bir türlü denk gelememiştik. Tanıyanlara sorduğumda gençliğindeki radikal bazı fikirlerinden uzaklaştığını olgunluk döneminde kendi özeleştirisini yaptığını söylemişlerdi.

Soran ve sorgulayan bir ismin kendisini sorgulamaması zaten düşünülemez.

Yaban ellerde eli kalem tutan birisinin en büyük imtihanı maddeyle olur. Maddi imkânsızlıklar çoğu zaman yanlış atılımlar yaptırır.

Geçmişte sürgün dolayısıyla veya başka sebeplerle Avrupa’ya yerleşen adı davayla özdeşleşen bazı isimlerin gurbetçilerin paralarıyla ticaret macerasına girip iflas ettiklerine topladıkları paraları ödeyemediklerine dair çokça hikâye dinledim.

 Böyle kişileri o alandan uzak tutmak hayatını devam ettirecek kadar maddi imkânı sağlayacak bir sistem kurmamız gerekirdi.

Fikirle sanatla öne çıkmış kişilerin ticaret yapmaya mecbur bırakmamak lazım.

Binlerce vakfımız var. Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yardım faaliyeti yapacak kadar organize tecrübesine sahip olduk.

Fakat yanı başımızdaki gerçek ihtiyaç sahibini görme yetimiz bir türlü gelişmedi.

Her yazarın en büyük arzusu yazdıklarıyla ayakta kalmayı başarmaktır. Ama ülke ve dünya şartları her yazana bu imkânı maalesef tanımaz. 

Yaşar Kaplan’ın bir dostu kitaplarını yayınlamak istiyor ama yayınevi bulamıyor bundan çok muzdarip demişti.

Neyse ki son senelerde bu isteğine kavuştu. Kitaplarının tamamının okurla buluşması yazarın adının ve fikirlerinin yaşaması açısından çok anlamlı.

 En azından bu konuda duyarlık gösterilebilirse merhumun ruhu şad olur İnşallah.

Merhumla Ay Vakti Dergisi çok güzel bir röportaj yapmış. Son röportajı olarak değerlendirebileceğimiz konuşmada Kaplan Türkiye merkezli bir bakış açısıyla önemli noktalara temas etmiş.

 Mısır’dan dönen Akif’e Gazeteci özlediniz mi diye sorunca Üstad özlemek mi özlemek mi diye cevap verir. Yaşar Kaplan da son röportajında Türkiye’yi çok özlediğini söylüyor. Ve içinde hiç bitmeyen yeniden dergi çıkarma arzusunu dile getiriyor. Edebiyatımızın sessiz dervişi Şeref Akbaba’nın yaptığı röportajı mutlaka bulup okuyun.

Yaşar Kaplan çıkardığı dergiler yetiştirdiği gençler ufuk açıcı kitapları zor zamanlarda verdiği mücadeleyle hayırla anılmaya devam edecek. Mekânı cennet olsun İnşallah.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mahmut Bıyıklı
13-01-23
E mail: haber7.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YAŞAR KAPLAN'IN SON RÖPORTAJI
Online Kişi: 13
Bu Gün: 204 || Bu Ay: 6.194 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.158 || Toplam Tıklanma: 52.116.841