ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 174
Yazar: Mustafa Çelik
MODERN DÜNYADA MÜSLÜMANIN DURUŞU

MODERN DÜNYADA MÜSLÜMANIN DURUŞUModern dünya; hazzın ve hızın dünyasıdır. Modern dünya, mide iktidarının mahkûmlarına zindan olmuş bir dünyadır. Modern dünya; üretenlerin zalim, tüketenlerin ise hep mazlum kaldıkları bir dünyadır.  Modern dünya, insandan daha çok eşya ile dolan bir dünyadır. Modern dünya; şehir hayatı, kalabalıklaşan nüfus, geçim derdi, seçim sıkıntısı, iletişim araçlarının çoğalmasıyla insani ilişkilerimizin azalması, insanoğlunu kendi kendine yeten bencil, egoist bir varlığa dönüştürmüştür. Modern dünya; insana ve insanlığa karşı kurulmuş bir tuzaktır. Modern dünya, bize gerginlik üzerine kurulu bir ruh halini dayatan bir dünyadır. Şehirleşme ile beraber koşturmaca şeklinde geçen bir ömür, hayatı statikleştiren, kalıplaştıran bürokratik bir zihniyeti oluşturmakta, bu da fıtri olan bir sükûnet ortamından bizi uzaklaştırmaktadır.  Dolaysıyla sükûnet zemininde kalmak, modern dünyaya başkaldırmaktır.

Modern dünya; bir güven ve güvenlik dünyası değil, bir gerginlikler dünyasıdır. Gerginlik, modern dünyanın sükûnetle, suhuletle hayattan haz alan insana dayattığı bir işkence türüdür.

Modernizm; ruhsal bozulmanın ve toplumsal çürümenin habercisidir. Modern zamanlar, tüketim çılgınlığıyla kölelik zincirine her gün yeni halkaların eklendiği zamanlardır. Modern dünya, insanlar yapmış oldukları aletlerin aleti oldukları bir dünyadır.

Modern dünyayı diğer zamanlardan ayıran şey, insanlar gerçekler üzerinden değil, algılar üzerinden yönetiliyor olmasıdır. Modern dünyayı diğer zamanlardan ayıran başka bir şey, tüm insanları yönlendirebilecek araçlara her zamankinden daha fazla sahip olmasıdır. Müslüman yaşadığı çağın, zamanın çocuğu değil, kendi imanının çocuğudur.

“O gençler mağaraya sığınmışlar ve ‘Rabbimiz, bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster.’ demişlerdi.” (Kehf Sûresi/ 10)

Modern dünya, karanlık bir mağaradır. Bugün modern dünyada yaşadığımız ve yaşamamız muhtemel sorunların Ashab-ı Kehf’in bu niyazını gerektirecek kadar yakıcı olduğunu kabul etmek zorundayız. Cizvit bir papazın, “Modernite her kapımızı çaldığında Hıristiyanlıktan ona bir parça verdik ve bir gün baktık ki bir şey kalmamış” şeklindeki acziyeti ifade eden itirafından, insanlık ailesinin bir ders çıkarması gerekir. Modern dünyanın karşısında dikilmezsek, modern dünyanın dikte ettiği her şeye boyun eğsek, akıbetimiz Hıristiyanların akıbeti gibi olacak. Bakınız Emevi döneminin şairlerinden birisi Abdülmelik b. Mervan’ı şöyle ikaz ediyordu: “Yamadık dünyamızı yırtarak dinimizden/ Din de gitti dünya da gitti elimizden.” (Makalatü’l Kevseri/M. Zahidü’l Kevserî, Sh: 123, Beyrut/ 1995) Modernizm; dünyanın yırtıklarını dinden parçalar keserek yama yapmamızı bizden istemektedir. Modern dünyanın amacı; Müslümanların eliyle Allah’ın dinini tüketmektir.

Modern dünya; şehveti ve şöhreti, hazzı ve hızı durmadan pompalıyor. Mürebbilerini kaybetmiş, mürşidlerini dışlamış Müslümanların modern dünyada ayakta kalmaları mümkün değildir. Değerlerini dinlerinden kaynaklanan değerlerden almayan Müslümanların değerleri olmaz. İslâm âlimlerinden Abdülhamîd Keşk şöyle der:

“Sahâbeden biri evine girdiğinde hanımı ona o gün (çarşı-pazarda ne olup bittiğini değil) şu iki suâli sorardı:

1) Bugün Kur’ân’dan kaç âyet nâzil oldu?

2) Allah Resûlü’nün hadislerinden ne kadar ezberledin?

Sahâbî evinden çıkacağı zaman da hanımı ona:

«–Allah’tan kork; haram kazanma! Zira biz dünyada açlığa sabrederiz, fakat kıyâmet gününde Cehennem azâbına sabredemeyiz» diye nasihatte bulunurdu.” (Abdülhamîd Keşk, Fî Rihâbi’t-Tefsîr, I, 26) Bu, bir sahâbe duruşudur. Bu duruş, modern dünyada Müslüman olarak ayakta kalmak isteyen her Müslümanın duruşu olmalıdır.

Modern dünya; hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bir dünyadır. Böyle bir dünyada Müslüman olarak var olmak ve ayakta kalmak, Allah yolunda istikamet ve istikrar üzere azimli olmakla mümkündür. Tarık b. Ziyad, yanındaki beş bin askerle, daha sonra kendi adının verildiği Cebeli Tarık Boğazını geçip doksan bin kişilik düşman ordusuyla karşılaşınca leventlerine şöyle seslenmişti: “Önünüzde deniz gibi bir düşman, arkanızda da düşman gibi bir deniz var. Ya şerefinizle düşmana saldırır ve erkekçesine ölür ya da zilletle kaçıp denizde boğulursunuz.” Aradan 5-6 saat geçmemişti ki karşısında kendi kendine hitaben, “Tarık! Sen dün bir köle idin, Allah seni hürriyete kavuşturdu. Bugün muzaffer bir kumandansın. Ama unutma, yarın toprağa gömülecek ve bütün yaptıklarından Allah’a hesap vereceksin!” diyebilmişti. Salih amelleri ve salih arkadaşları çoğaltmayan Müslümanlar, modern dünyada ayakta kalamazlar. Modern dünyada Müslüman kalmanın çaresi; Kelime-i Tevhid’in başındaki “Lâ” baltasıyla lâ dini rejimleri, izmleri yerle bir edip “İllâllah” hükmü ile İslâm nizamını tesis etmektir.

Modern dünya; zihinlerin, bilgilerin, tasavvurların, tavırların, kararların olağanüstü derecede kirlendiği ve kirletildiği bir dünyadır. Böyle bir dünyada Müslümanın duruşu; dilenmek değil direnmektir. Müslümanlar dilenerek değil, direnerek var olurlar. 

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
08-03-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MODERN DÜNYADA MÜSLÜMANIN DURUŞU
Online Kişi: 28
Bu Gün: 92 || Bu Ay: 6.604 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.125 || Toplam Tıklanma: 52.123.597