ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / YAZI VE YAZMAK ÜZERİNE
Okunma Sayısı: 2883
Yazar: Orhan Özekinci
BİR KİTAP: TÜFEKSİZ HAREKETLER

İbrahim Tenekeci’nin hareketleri!

Bir şair düz yazıda neler yapabilirin en güzel cevabı..

“Müslüman insanın dünyayla ilgili tek sermayesi, ekmeğe hürmet etmektir” Bu söz ilk etapta, bu zamanda tahayyül dahi edilemeyecekken, bu sözü söylemeye cesaret etmiş bir şair var: İbrahim Tenekeci.

Eylül ayında Profil yayınlarından çıkan Tüfeksiz Hareketler adlı kitapta, Müslüman gibi yaşamanın ve güzel ahlaklı olmanın tarifini vermiş. Milli Gazete’de yayınlanmış 50 köşe yazısından oluşan kitap, şairin yazılarını bütüncül olarak görmemize imkân sağlıyor. Dikkat geçen en önemli husus; yazıların günü birlik muhtevalardan oluşmadığını, kitabı okurken birbiri ardında gelen fikirlerin birbiriyle çelişkisiz bağlantısından anlıyoruz. Bu eser, bir şairin düz yolda neler yapabileceğinin en önemli kanıtıdır. Bunları yazarken İbrahim Tenekeci’ye yazar dememeye özen gösteriyorum. Çünkü gücünün son raddesine kadar şiir yazacak bir şair.  
 
Bir şairde var olması gereken mesuliyet duygusunu düzyazıya taşımış

Şairin ahlakını ve kişiliğini tanımaya çalışırken, onun sanat ışığına kaynak olan isimlerin sözlerine ne kadar ehemmiyet verdiğini görüyoruz. Hüseyin Kazım Kadri’nin “Dostluk kurduğun insanlardan bir vefasızlık görürsen, onları sakın kırma. Üslup ile geri çekil...” sözünü yıllarca edebiyat camiasında tahakkuk ettirdi. Bir şairin veya yazarın kitabı için eleştiri yazısı yazarken, kötü yönlerini söylemeden, sadece eksik gördüğü yerlere ufaktan dokundurarak yazısını bitirdi. Şimdi soracaksınız, eğer kitaplar çok kötüyse ne yapıyor? İşte o zamanda hiç bir şekilde yazısına başlamıyor. Bir şairde var olması gereken mesuliyet duygusunu düzyazıya taşıyor.  
 
Ahlak adına çöküşün gerçekleştiği dönemde olduğumuza beis yok. Şair ahlaki devrilişin uğultusunu, güven ve namus yıkılışı olarak ifade ediyor. Ona göre namus demek; ahlak demektir. İnsanlar ancak güzel ahlak ile namusun sahibi olabilirler. Namus, ancak ahlakla temizlenir, temiz kalır. Ve diğer önemli bir hadise olan, birçok kelime ve kavramın içinin boşaltılması. Bunu da şu örnekle belirtmiş: Namusu için cinayet işleyen biri, yukarıda saydığımız kötü şeyleri kusur olarak görmeyebiliyor.
 
Kaçan da Allah’ı yardıma çağırır, kovalayan da
 
Son dönemde köyden kente göçün yarattığı kaosun, insanları kişiliklerinden soyutlanmış hale getirtmesi, hayatı manasız bir hale sokuyor. Eski yeni çatışması ve modernize edilmeye çalışılan hayatlar üzerine çok önemli meseleler var. Şairin sözleriyle; “dün ajanslardan hayatınızı kurtaracak yedi besin başlığı adı altında bir haber geçti. Badem, kahve, tarçın, patates, zeytinyağı, çay ve sebze çotbası... Bunları düzenli olarak tüketirsek, hayatımız kurtuluyormuş” Bu durumu öylesine yadırgamış ki, şairin yüreği eskimeyen yeniliklerde. O da şu sözleriyle vuku buluyor. “ Ailemizden öğrendiğimiz hayat kurtarıcı yedi besin ise daha farklı. İşte hayatımızı kurtaracak yedi besin: Kul hakkı yememek, yalan söylememek, anaya-babaya asi olmamak, her daim şükretmek, ibadetleri aksatmamak, mazlumun yanında olmak, menfaat için şekilden şekle girmemek...”  
 

Daha dik durmalı; fakat bunu kibrimizle değil, şahsiyetimizle yapmalıyız
 
Cumhuriyeti kuranlar; sadece dinle devlet arasında değil dinle toplum arasında da bir mesafe olsun istemişlerdir. İsmail Kara'nın bu tespiti ve dinle de olmuyor dinsiz de olunmuyor sözü, ülkede anlamsız hale gelen, dinin varlığıyla yokluğunun aynı kurumlarda ne kadar sıkıntılı bir biçimde zuhur ettiğine değinilmiş. Ona göre kendi menfaatleri için, dini ve insanlığı buna alet edenler, genel bir ihtiyacın değil; İsmet Özel’in deyimiyle, “Türkiye’de insanlar insan olmayı değil, zengin olmayı seçtiler” sözünü haklı çıkarıyor. Tenekeci, kanayan bir yarayı doktoruna götürüyor.
 
Velhasıl bu kitapta anlatmaya çalıştığım, şairin edebiyatı bir dava olarak görmesi ve yazdığı yazıların boşlukta kalmayıp, bizzat kendisinde tezahür etmesidir. 90 kuşağının iki bin kuşağına geçişte ki yeniliklerin kasırgası, onu kendi yakınlığına alıp götürmüş. Yazılarından da anlaşılacağı gibi edebiyatı, yapması gereken ödev olarak görüyor. Ayrıca yanında yetişen birçok genç şair ve yazarın kitaplarının basılmasına vesile olarak, görevini layıkıyla yerine getirdiğini düşünüyor. Şair Tenekeci’ye kitap boyunca ışık olmuş isimleri de, karanlığı göstermiş isimleri de görüyoruz. Işık tutan isimlerin başında Mustafa Kutlu, Cemil Meriç, İsmet Özel, Ataullah İskenderi, Hüseyin Akın, Sezai Karakoç, Mehmet Akif Ersoy, Osman Toprak, Ahmet Haşim, Haydar Ergülen ve ismini yazamadığımız birçok önemli isim var. Bu isimlere öyle yerden işaret edilmiş ki, İbrahim Tenekeci’nin fikriyle okumaya kalkıyorsunuz bu isimleri. Karanlık isimlere gelince, susalım.

Yazımızı şairin -İsrail’den dost olmaz, fakat Siyonistlerden çok güzel post olur- sözüyle bitirelim. Hülasa Tüfeksiz Hareketler: İslam, güzel ahlak ve doğru yaşamak.  
 

Orhan Özekinci okudu, haber verdi

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Orhan Özekinci
18-12-10
E mail: dünyabizim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR KİTAP: TÜFEKSİZ HAREKETLER
Online Kişi: 24
Bu Gün: 551 || Bu Ay: 9.155 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.683 || Toplam Tıklanma: 51.938.043