Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE | Okunma Sayısı: 206 |
Peygamber Efendimiz’e (sav) hakaret eden karikatürü protestolar hem sosyal medyadan hem de İstiklal Caddesi’nde devam etmekte. İslam dünyasının modern zamanlarda gördüğü “tek ve son Halife” olan Sultan II. Abdülhamid’in Avrupa’daki densizlere derslerini nasıl verdiğini hatırlamak bugüne ışık tutabilir.
Yıl: 1890. Fransız oyun yazarı Henri de Bornier, Muhammed (1888) adlı bir dram kaleme almıştır. Üstelik sahnede bir aktör Hz. Peygamber’i canlandıracaktır!
Oyunun Efendimiz’in manevî şahsiyetini, dolayısıyla İslam dinini ve Müslümanları küçük düşüren hakaretamiz bölümler ihtiva ettiği haberleri Sultan Abdülhamid’i “Halife-i Müslimîn” sorumluluğuyla derhal harekete geçirecek ve yalnız o tiyatroda değil, bütün Fransa’da sahnelenmesini engelleyecektir. Nasıl mı? Fransa Cumhurbaşkanı Sadi Carnot’ya Paris Büyükelçisi Salih Münir Paşa eliyle haber uçurarak.
Oyunun Bakanlar Kurulu’nun özel kararıyla yasaklanmasından sonra Carnot’ya şahsen teşekkür eden Sultan Hamid, “Müslüman tebanızın hislerini yaralamaktan başka bir işe yaramayacak bir oyunla ilgili aldıkları “akıllıca karar”ı kutlamış, hatta Cumhurbaşkanını bir adet İmtiyaz Nişanıyla ödüllendirmişti.
Ancak yazar inatçı çıkmıştı. Bu defa eserini Sultanın diş geçiremeyeceğini tahmin ettiği İngiltere’de oynatmak için kolları sıvar. Sultan Abdülhamid bu defa bizzat Dışişleri Bakanı Lord Salisbury’yi devreye sokarak, piyesin “bütün İngiltere’de” yasaklanmasını sağlamıştır..
Fransa’ya geçelim: 1900 yılında Paris’te oynanmak istenen Muhammed’in Cenneti adlı bir piyesin ancak ismi ve muhtevası tamamen değiştirilereksahneye konulur hale getirilmesi de Sultanın diplomatik girişimlerinin eseridir. Hatta 1894 yılında Amsterdam’da Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma operasının sahnelenmesine de engel olmuştur.
Roma’da oynatılmak istenen Fatih Sultan Mehmed hakkındaki hakaret içeren bir piyes de yasaklatılmıştır. İşin ilginç yanı, Sultan’ın kendigücünün yetmediği durumda Alman İmparatoru II. Wilhelm’i devreye sokarak bunu başarmasıdır.
ABD’ye gelirsek, 1893 yılında sahneye konulan ve İslam Peygamberi’nin hayatını olduğundan farklı yansıtan Muhammed adlı tiyatro oyununu Elçi Alexander W. Terrell ile yaptığı özel görüşmeden sonra bizzat ABD Başkanı Grover Cleveland’ın girişimleriyle sahneden kaldırtmayı başarmıştır.
Abdülhamid Han’ın sevgili Peygamberine, İslamiyete ve ecdâdına yönelik küçük düşürücü tavırlara karşı, güçlü Batılı devletleri karşısına alma pahasına müsamahasız, tavizsiz ve kararlı tutumu kısa sürede etkisini göstermiş ve tiyatrolar artık İslamiyetle ilgili eserleri repertuarlarına alırken daha bir titizlikle seçer olmuşlardır.
Sonuçta gerek Fransa’da, gerekse İngiltere ve İtalya’da, hatta o sırada İngiliz işgali altında bulunan Hindistan’da Peygamber Efendimiz ve Osmanlı padişahlarına yönelik hakaretâmiz ifadeler içeren eserlerin sahnelenmemesi yolunda bir gelenek oluşmuştur. Nitekim devrin Avrupalı bürokratlarının Osmanlı’nın hassasiyetini dikkate almak zorunda kaldıklarını ve basını zaman zaman uyardıklarını görüyoruz. Bu da Sultan Hamid’in Halifelikten gelen iktidar ve nüfuzunun sadece İslam âleminde değil, Avrupa’da da etkili olduğunu gösterir.
Maalesef Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra ne Halifelik silahını ateşlemeden kullanacak “beyaz diplomasi” ortada kalmıştır, ne de Osmanlılık ve Halifelikten gelen itibar ve nüfuzumuz.
Ancak uzun yıllar süren mücadeleler sonunda başarılan millet ve devlet kaynaşması sayesinde bugün meydan yine imanlı sineler tarafından doldurulmuş durumdadır elhamdülillah. Sultanımızın izindeyiz.
Yazar: Mustafa Armağan |
03-07-25 |
||
E mail: yeniakit.com | Tweet | ||