ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / RAMAZAN- ORUÇ- İNSAN
Okunma Sayısı: 2522
Yazar: Cihat Zafer
ORUÇ SUSA'R MI?


Oruç susa'r!...

Çünkü yağmurlar bile susa'r...

Oruç bazen bir Nisan yağmurudur!

Bazen tomurcukların çatlayıp çiçek olduğu zaman... Bazen ekinlerin biçilip harman hasat olduğunda gelir Ramazan... Bazen kırda kuzu anasından doğarken, bazen çıralar soba tutuştururken veya güneş gökyüzünde kıpkırmızı yanarken gelir...

Her zaman, tam vaktinde gelir Ramazan!

Bir elçidir, semâ rengi rahmeti getirir... Küçücük avuçlara dolu dolu nimetler, müjdeli haberler, merhametlerle gelir!

Bazen Ramazan’da gelen, hiç gelmemişçesine, hiç gitmemecesine gelir... Furkan olur gelir, hak ile batılı ayırır... Kur’an diye gelir, açlık ile tokluğun birbirinden ayrıldığı vakti tayin eder!

Göklerin fermânını bekleyen, beklerken karanlık orucu tutan son Peygamber ümmetine, artık tutulacak aydınlık oruçlar getirir...

Oruç zamanı yiyen, kendini yer!

Kendini yemeye bir türlü doymaz insan!

Onun için, oruçlu olmayan Ramazan’da doyamaz! Yemeye acımaklı yasağın gözeticiliğiyle gelir her Ramazan. Oruç, kendimizi tüketmekten, yiyip bitirmekten korur bizi... Ancak onunla kurtuluruz, doymaz açlıktan, acıkmaz tokluktan... Yedirmeden, içirmeden doyurur, besler bizi oruç, Ramazan rûhumuzun sofrasına gelince...

Rûhun ayaksız adımlarına vurulmuş prangaları söker oruç... Rûhu açlık şölenine davet eder... Hislere geçirilmiş kelepçeleri kırar...

Bizi bizden alan, bizi kendimizden uzak kılan zehirli aşlara perhizdir oruç... Kendimizi öğrenme merakını kamçılayan öğretmen bir aydır Ramazan... Oruç sağlık işareti sızılar inceliğiyle vücudumuzu öğretir... Dişlerinin arasında iftarı beklettiğin şey dilindir der, o dile yalan değdirmez, o dille gıybet ettirmez! Bir yudum suyun yolunu gözleyen mahzen, miden olur. Artık miden helâl ve haramı seçer, günahlarla dolmaz olur... Bu elindir der, ağza lokma taşımaktan başka işleri olduğunu hatırlatır. Seccâde serer, yetim saçını okşar, tesbih çeker elin... Gözündür bakılmaza bakma, kulağındır duyulmazı duyma diye bir bir belletir hepsinin yerini ve vazifesini...

Oruç, oyalayıcı bütün işleri erteletir ve vicdanı insanla baş başa bıraktırır. Çetin hesaplaşmalar meydanıdır Ramazan günleri... Bu meydanların mağlûbu, gâlibiyete gider, gözünde yaşlarla, şehrinin, ülkesinin, çağının meydanlarına.

Oruçlu kişi, rûhunun kalesini geçilmezce yüksek, yıkılmazca sağlam burçlu kılar!

Keskin kılıçlar, kesin emirlerin kılıçlarıdır!

Oruç kesin emirdir, oruçlu keskin bir kılıç! İnsan oruç tutarken öğrenir söz tutmayı, emir tutmayı... Oruç, sabırsızlığın ilacıdır, tahammülsüz yaraların merhemidir!

Hiçbir ibâdet oruç kadar uzun değildir! Hiçbir ibâdetin tesiri oruç kadar uzun sürmez! Oruç her an secdedir, rükûdur... Aralıksız Allah’ı anmak ve anlamaktır oruç!

Kendi kendisine, ikrâm edilen nice nîmetin zekâtını verir insan, Ramazan ayında!

Aldıklarının karşılığını vermek arzusuyla yanar tutuşur oruç tutarken... Rab ismi, nefsin terbiye edilmesinin ismidir, oruçlu bu ismin manasını tastamam kavrar... Borcunu ödemenin yolunu arar insan, iftar ile imsak arası karşısına şükür çıkar!

Şükür, ödenilemeyenleri ödeyebilme şeklidir... İnsan, şükretmeyi acıka acıka öğrenir!

Oruç sadece açlık da değildir. Gücü yetmezdi kimsenin böyle bir açlığa... Oruç, acıkmak adı altında doymaktır!

Bunun için oruç tutmayız biz...

Biz, oruca tutunuruz!

Ve oruçla tutunuruz birbirimize... Bir zaman da olsa, yaşarız acısını her zaman aç uyuyan kardeşlerimizin. Sonra, oruç pişmanlık olur, ağlamak olur, ümit ve duâ olur... Çıkılmaz sanılan yüksekliklere çıkarır rûhu oruç... Oruç, gökyüzüne ruhça hurûç olur!

Oruçlu için, toprak bir başkadır, su bir başka... Yeşil, mavi ve yaşamak bir başkadır... Yeni yüzlerini tanıtır oruç, kışın ve baharın... Bir Kur’an harfine otuz bin sevap veren oruç gibi, bire dokuz veren başak bir başkadır...

Oruçlu için, O’na aşk bir başkadır!

Pırıl pırıl parıldayan parlak bir elmastır oruç... Nurdan akisleriyle en ücrâ yerlerimizi bile ışıklandıran bir elmas...

Oruç, tam on bir ay bekler gününün gelmesini... Acıkarak, susayarak, ama sabırla! Ramazan’da saklıdır orucun iftarı, sahuru...

Sırası gelince sabırlar getirir oruç... Açlığa, susuzluğa... Bu yüzdendir ki, “susamış” oruç “susatmaz...” Kendine susayan dilleri susatmaz oruç... Ramazan’a acıkan damakları, her sene değişmiş ve güzelleşmiş lezzetlerin en dil değmemişleriyle tatlandırır...

İnsanın orucundan hoşnuttur kâinat! Her Ramazan çeki düzen verir kendine dünya! Ağaçlar köklerini çeker sudan, kelebekler ve kuşlar minik lokmalarını saklı saklı yer, ilk orucunu tutan bir çocuk görüp de imrenir korkusuyla! Ve toprak, üstünde kar varsa eritmez... Toprak oruç tutmuyor demesinler diye!

Bunca bilmediğimiz ölçülerle gelir oruç... Akıl ermez sırlar, oruçlu akıllarla çözülür... Geçmiş senenin hazmedilemeyen hatâlarını öğütür Ramazan’ın mahzun günleri...

Oruçlunun boynu büküklüğü sessiz sakin durgunluğu, cehennemi ürküten bir isyandır!

Sebepsiz savaşlara, kıtlıklara, haksızlıklara... Arsızlıklara ve hırsızlıklara isyandır oruç...

Cennete acıkmaktadır oruçlu insan!

Oruç, bir hilâlin bir hilâle kavuşması sırası, hiç içe çekilmemiş râyihalar, hiç dile düşmemiş mutlu şarkılarla çalar kapımızı...

Açarsak, bereketli gündüzler, hareketli geceler getirecektir!

O gündüzlerde uyumak bile farklı olacaktır... Tıpkı o gecelerde yaşamak gibi... Sonsuz bir hayatı hatırlatırcasına, sonsuzluk nasıl olacak sorusunu cevaplarcasına, dakikalar, hüzünle sevinç kol kola uzayacaktır...

Her insan bir kapıdır!

Oruç, her kapıyı tıklatacaktır...

Annelerin, dedelerin, gençlerin kapısını... Babaların, halaların, çocukların... Şoförlerin, doktorların, öğretmenlerin kapısını...

Açacakların ve açmayacakların kapısını tıklatacaktır oruç... Kadehlere su dolduracaktır. Gözlere yaş dolduracaktır oruç... Gönüllere neşe, kalplere ferah bulduracaktır...

Oruç susmayacaktır. Hep konuşacaktır, başı dik, gönlü geniş kelimelerle...

Kaybettiklerinizi kazanınız, fırsatınız ben olayım diyecek... Ömürden bir Ramazan’ın daha eksildiğini söyleyecektir. Diyecektir ki eksiklerinizi tamamlayınız...

Oruç susmayacaktır, haykıracaktır!

Oruç susmaz!

Çünkü fermanlar susmaz...

Oruç Allâh’ın fermânıdır, buyruğudur!


NOT: Vurgular bize âittir. (Doğruluş)


 

Yazar: Cihat Zafer
17-08-09
E mail: ethem92@mynet.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ORUÇ SUSA'R MI?
Online Kişi: 20
Bu Gün: 216 || Bu Ay: 8.752 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.948 || Toplam Tıklanma: 52.157.292